Cahillerin en belirgin özelliği aklı başında olan insanların fabrika ayarlarıyla dengesizci oynamalarıdır. 3 yaşındaki bir çocuğun yeni alınmış bir oyuncağının altını üstünü karıştırıp 2 günde o oyuncağı parça pinçik etmeleri gibi bu cahil kişiler ile muhatap olmak zorunda kalanların beyinleri laçkalaşır hatta tüm fabrika ayarları bozulur. Öğrenme isteği olmayan ve akıllı kişilere öğrenmek amaçlı sorular değil de karşısındaki kişiyi sinir etme niyetiyle abuk subuk saçma sapan sorularla zihin bulandıran bu zavallı cahillere karşı fabrika ayarlarınızı nasıl koruyabilirsiniz ? Bu sorunun cevabını bu makalemizde bulmaya çalışalım.
İşe yeryüzündeki en doğru kitap olan Kur’an ile başlayalım. Kur’an da cahil ve cahillik nasıl tarif edilmiş ona bakıp oradan hararetle yola devam edelim.
Kasas suresi
55-) Ve iza semiullağve a’redu anhü ve kalu lena a’malüna ve leküm a’malüküm* selâmün aleyküm* la nebteğıl cahiliyn;
Lağv (boş söz, batıl-fani şey) işittikleri vakit ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: “Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz de sizindir… Selamun aleyküm!… Cahilleri istemeyiz (işin gerçeği ile ilgilenmeyip rüyada yaşayanlarla dostluk arzumuz yoktur)”.
Bu ayette görüldüğü gibi cahillerin boş söz ürettikleri, lakırtı yaptıkları açıkça belirtilmiştir. Lakırtı yapmak dedikodu, gıybet ve düşünmeden konuşmak olarak da anlaşılabilir. Günümüz tabiriyle ben buna laf salatası diyorum. Ruha hitap etmeyen devamlı kafa şişiren ve beyin dengesini dşünme sisteminizi bozan konuşmalar üreten kişi cahil kişidir diyebiliriz.
Hud suresi
46-) Kale ya Nuhu innehu leyse min ehlik* innehu amelün ğayru salih* fela tes’elni ma leyse leke Bihi ‘ılm* inniy eızuke en tekûne minel cahiliyn;
Buyurdu ki: “Ey Nuh!.. Muhakkak ki o senin ehlinden değildir… Muhakkak ki o ğayr-i salih bir ameldir… Senin için (B sırrınca) bir ilim (ilmin, bilgin) olmayan şeyi benden isteme… Muhakkak ki Ben sana cahillerden olmamanı öğütlerim”.
Bu ayette de cahilliğin mahiyeti var. Hakkında bir bilgin bir ilmin olmayan şeyi Allah’tan dilemek bir cahillik olarak belirtiliyor. Bir işin mahiyetini, etki ve tepkisinin ne olacağını, sonucunu görmeden bir şeyin peşine düşmek fayda dan çok zarar getirebilir.
Yusuf suresi
33-) Kale Rabbissicnü ehabbu ileyye mimma yed’uneniy ileyh* ve illâ tasrif anniy keydehünne asbü ileyhinne ve ekün minel cahiliyn;
(Yusuf) dedi ki: “Rabbim!.. Zindan, (bu kadınların) beni kendisine da’vet ettikleri şeyden daha sevimlidir bana… Eğer sen onların tuzaklarını benden savmazsan, onlara meyleder ve cahillerden olurum”.
Bu ayette de cahilliğin şehvet bağlantısı belirtiliyor. Cahilliğin şehvet esareti boyutunda akıllı ve imanlı kişilerin kadınların zina teklifine karşı zindanın tercih edilmesi yoluyla cahilliğin asla istenmemesi gerektiği vurgulanıyor.
Zaten şehvetin esiri olmuş, aklı fikri cinsellikte olan bir kişinin aklının gelişmesinin mümkünatı yoktur. Şehvet azgını kişilerin en basit tuzakları dahi fark edemeyeceği de açıktır. Şehvetin şu kısacık dünya hayatında başına ne belalar açtığı her gece televizyon haberlerinde izlenmektedir. İnternette sohbet odalarında tanışıp sonrada buluşan ve birbirlerini gördüklerinde hiçte tanıttıkları gibi çıkmayan kişilerin arasında çıkan ve cinayetle biten kavgaları. Veya geçenlerde Manisa da işlenen cinayet mesela. Çalıştığı marketin sahibinin 17 yaşındaki kızına tecavüz etmeye kalkışıp sonra kızı bıçaklayıp hunharca öldüren katilin söyledikleri. 7 aylık hamile karısına cinsel yönden yaklaşamadığından market sahibinin kızına tecavüzü düşünen bu şehvet azgını zavallıyı hatırlarsak bu ayeti daha iyi anlarız.
Cahilin karşısında kitap gibi sessiz ol diyor Mevlana hazretleri. Cahil ile sakın latife etme. Dili zehirli olduğundan gönlünü yaralar. Hz.Ali r.a İnsanların en cahili, ahiretini başkasının dünyası için satandır. Hz.Ömer r.a
Cahil harfleri görür fakat yazının manasını kavrayamaz. Bir fıkra okusa içinde saklı olan ana fikri o fıkradan çıkartamaz. Cahil düz mantıkla çalışan bir beyine sahiptir. Gördüğünü yapar, dayak yese dayak atar, parasını çaldırsa o da başkasından çalar. Gördüğü zararlardan sadece zarar vermeyi öğrenir. Cahil kişi kendini bilmez. Enini boyunu düşünmeden dangalak dangalak konuşmayı marifet zanneder. Aslında dünyanın en zor işlerindendir cahile tahammül etmek. Tahammül edemeyenler içinde yaşadıkları o cahil toplumdan kaçarlar inzivalara çekilirler. Belirli bir tahammül gücüne erişmeden de asla o cahil topluluğun içine girmezler. Cahillik okuma-yazma bilip bilmemekle alakalı bir şey değildir KENDİNİ BİLMEK ile alakalıdır. Günümüz okullarından alınan bu diplomalar cahil olup olmadığımızı değil o okulda okuma-yazma öğrendiğimizi gösterir sadece. Ama diplomalı cahiller diplomasız cahillerden bin kat daha tehlikeli, bin kat daha zararlıdır. Çünkü diplomalı cahiller makam sahibi olurlarsa o toplumu mahvedebilirler, felakete sürükleyebilirler.
Cahil korkak olur. Korkak olduğu içinde zorba olur. Zorbalık taslayamayacağı, korkutamayacağı birine rastladığında ise zavallılaşır, sinsileşir, mağdur hallere bürünür, ağlar sızlar, yalvarır. Bir anlık gaflete düşürebilirse hemen Bürütüs’leşir, hançeri elindedir. Yalan ve nankörlük cahilin sığındığı iki bataklığıdır. BATAKLIKTA YETİŞEN GÜL BİLE OLSA YAKANA TAKMA diyor Hz Mevlana. Bataklık gülleri her ne kadar gül görünse de bataklıktan beslenmiş ve bataklık kokusuna bürünmüşlerdir. Cahillerden kaçmak en akıllıca iştir. Fabrika ayarlarınızı cahillere bozdurtmayın lütfen.
03 Eylül 2010 Cuma
UĞUR ÖZALTIN
