Kocaman bir kentte yaşarken beni özleyip merak edip arayan ve yediği bir lokmadan bile paylaşan birkaç dostum var. Binlerce teşekkür, onları verene sonsuz şükür. Kıymetlerini biliyorum.
Bu ara Ankara’da sular kesiliyor bu günlerde, hiç mağdur olmadık su kesintilerinde çünkü su deposu olan bir evde oturuyoruz, çok şükür.
Kıymetini biliyorum. Ya eve su (içme suyu değil, günlük kullanımlık su) taşımak zorunda olsaydım bu yaşta. Savaş olan ülkelerdeki insanları da düşünerek depoyu akledip yaptıranlara çok teşekkür, Allah’ıma da milyonlarca şükür.
Çeşitli sağlık sorunlarımla canıgönülden ilgilenip hastane işlerimde arabasıyla bir anneye yapar gibi bir ihtimamla beni hastaneye götürüp getiren ilgilenen iki kız kardeşim var, biri gerçek kız kardeşim, diğeri hem komşum, hem meslektaşım, şimdi ikinci kız kardeşim de oldu, onlara bin teşekkür onları verene de sonsuz şükür.
Telefon, internet, bilgisayar kullanımında teknik bilgileri bilmediğim yerlerde; elim, kolum, gözüm olan iki değerli genç komşum daha var, sağolsunlar, bin yaşasınlar. Onlara da çok çok teşekkür, yaradana milyon şükür.
E Şükran sana daha ne var?
İşinin adı ne?
Gir oyna çık oyna.
Neşeli türküler söyle.
Niye mi yazdım?
Yaşadıkça gördüm ki;
İnsanlara teşekkür etmeyen ve Allah’a şükretmeyenlerden pek hayır gelmiyor kimseye de ondan.
İki maddelik bir anayasam var.
Dünyadaki insan ayracım artık şöyle; ırk, dil, din milllet ayrımım yok, iyi insan, kötü insan var sadece dünyada. İyilere rast gelesiniz.
Sizinkilerin ayracı nasıl?
Önce teşekkür et.
Sonra Şükret.
Sonra yine yine şükret.
Başka dertlerini tir et.
Ülkenin dertleri için de dua et.
Sadece dua yetmez, onları da hep birlik olursak çözeceğiz inşallah.
Şükran Uçkaç Yargı Sazsızozan
28 Ekim Ankara























