Parkta dalgalarla batıp çıkıyordu. Buruk bir gülümseme yayılmıştı, dudaklarına. Nihat, buruk olduğu kadar içtendi de…
Nihat; uzun boylu ve sarışındı. Mavi gözleri denize ait gibiydi. Nihat arkadaşa Bosnalı diyorduk. Kafamızda atletik yapısıyla Mostar köprüsü den atlıyordu. Sakin konuşur acele etmezdi. Ona çabuk konuş daralıyorum, derdim.
İçimden gelen duygular çabuk konuşmamı gerektirmiyor. Hatta hiç konuşmak istemiyorum. Ben zamanında konuşmadım, kaçırdım sevgiyi ve sevenleri, dedi.
Hikâyesi belki klasikti ama acı sonlanmıştı. Aşkıyla da yüksek okulda beraberlermiş. Konuyu Nihat’a bırakıyorum. Nihat kendini toparladı ve irkildi.
Bosna’da okuyorduk. Çok çalışıp Türkiye’ye nakil yaptırmak istiyorduk. Başarılı olunca, gerekli evraklarımızı tamamladık. Ona Türkiye’de okuma garantisini verdim. Ailesi de kabul etti. Günler çabuk geçiyordu. Bu şartlarda Türkiye’ye geldim. Peşimden komşusu avukatla Türkiye’ye gelmiş.
Nihat’a üzgünsen konuşmayalım konuyu kapatalım, dedim. Nihat acı bilgiyi sonunda verdi. Avukatla nişanlanıp gelmişler. Canını sıkma, herkes yaptığıyla kalır, dedim.
İstanbul’a gelmemin neşesini zehretti. Yeni kayıt için yarın okula gideceğim. Okul açılıyor, zamanında gelmişim. Evimi yakınlarım düzenleyecekler. Derslerimi ilk gününden itibaren takip edeceğim. Konulara odaklanıp çalışacağım, dedi.
Nihat geri dönme düşüncesini kafasından silmişti. Burada iş kuracağım ve başaracağım. İleride ailemi de yanıma alırım, dedi. Dersler arasında yine de onu düşünürsün, dedik. Kesinlikle öyle bir şeyin olması mümkün değil, dedi. Nihat kararlıydı, derslere çalışacak ve dikkat edeceksin. Ama anılar geçiyor gözümün önünden, istemeyerek de olsa.
İç dünyasında bir çöküş yaşadığı açıktı. Çünkü sevdiği kızdan haber bile yoktu. Bir tür yönlenmeye kızıyordu. Dersten başka bir şey düşünmeyeceğine söz veriyordu. Böyle mi ayrılmalıydı. Bir cümle bana yeterdi, dedi. Kederlenmek istemiyordu. Nihat’ta buruk bir gülümseme hiç eksik olmuyordu.
Nihat derslerine sığınmış, onlara sarılmıştı. Hayatının yolunu onlar aydınlatacaktı. Arada yalan haberler de alıyordu. Yalnız haberin peşine sürüklenmiyordu. Dedikodular ayağımı yerden kesemez, diyordu. Onun için kimseyi, evine davet etmiyor ve görmek de istemiyordu.
Okula çok iyi uyum sağlamıştı. Dışarıdan gelen uyarılara kafayı takmıyordu. Bu devirde çalışana ihtiyaç olduğunu biliyordu.
Öğretim yılı bittiğinde, sınıfını başarıyla geçmişti. Memleketine gideceği yerde sahaflarda çalışmayı tercih etti. Geride bıraktığı tortularla uğraşmak istemiyordu.
Yıllar çabuk geçmişti. Mezuniyetine ailesi de gelmişti. Hepsi göz yaşları dökmüştü.
Nihat ilk yıllarına gülüyordu.
Hasan TANRIVERDİ























