Okullar açılalı iki ayı geçmişti. Sessiz ve çalışan bir sınıftık. Öğretmenlerimiz ile çok iyi anlaşır ve derslerde başarılıydık. Konuları hazırlar, soruları çözerek sınıfa gelirdik.
Haftanın ilk günü sınıfımızda yabancı öğrenciyi görünce şaşırdık. Arkadaş, bir öğretmenin yeğeniymiş, dediler. Ferhat ilk günden itibaren, sınıfa sıkıntı vermeye başladı. Davranışları ve konuşması bozuktu. İkinci derste, öğretmene karşı gelmişti. Teneffüste; sizinkisi nasıl öğrencilik, öğretmene karşı gelmelisiniz, dedi.
Konulara çalışmaz, öğretmenlerin dediğini yapmazdı. Yapmadığı gibi haftaya getiririm, bile demiyordu. Yapmacık hareketleriyle kendini kabul ettirmeye çalışıyordu. Sınıf olarak Ferhat için baskı uygulamaya başladık. Öncelikle onunla, ilgilenmedik. Birkaç gün içerisinde sözlerine cevap vermedik. Onu yalnız bıraktık. Fakat sınıfı gargaraya getirmesine de izin vermedik.
Derste istediğim gibi konuşurum, kimse engel olamaz, diyordu. Öğretmenlerimizle tartışmasına dahi izin vermiyorduk. Böyle bir öğrencinin bizi geri bırakacağının farkındaydık. Sınıf öğretmenine topluca şikâyet ettik. Müdüre de dilekçe verdik.
Dilekçemiz meyvesini verdi, onu sınıfımızdan aldılar ve diğer şubeye verdiler. Şubede olaylara neden olunca, öğrenciler onu dövmüşler. Sonuçta okuldan atıldı.
Ferhat, derste fizik öğretmeninin güneş, dünya ve ay ile ilgili bilgiler için, bunlar saçmalık uyduruyorsunuz. Öğretmen kitapta yazıyor, sözüne kitap yanlış yazıyor. Matematik öğretmenini bir problemin çözümü için sorduklarına; ilk defa duyuyorum, demişti. Sınıf olarak gülmüştük.
Öğretmenler de onu ilk günler olduğu halde duymamaya başlamıştı. Soruları çözebilsem, burada ne işim olur, diyordu.
Sonuçta böyle bir öğrenciden kurtardık ve sınıfımız eski haline döndü.
Bu sene yüksek okulu kazanmalıyız. Çok çalışmanın gerektiğini biliyorduk. Onun için teneffüste bile çalışıyorduk. Çözdüğümüz soruları öğretmen ile tartışıyorduk. Zamanın önemi büyüktü. Üniversite hazırlık kitaplarımızı ve soru bankalarımızı bitirmeyi başarmalıydık.
Sınav günü geldi çattı. İyi hazırlanmıştık. Kendimize güveniyorduk. Sınavda bir anormallik olmazsa iyi geçeceğine inanıyorduk.
Sınav sorularını tartıştığımızda sonuçların çoğu doğru çıkıyordu. Böylece kazanacağımızı anlamıştık. Sonuçlar açıklandığında sınıfta iki arkadaş kazanamamıştı. Onlar da istedikleri yer olmayacağını anlayınca tercih yapmamışlardı.
Sınıfta birlikte çalışmanın, yararını görmüştük.
Hasan TANRIVERDİ























