Anamın kırmızı çantasını genç yaşımdan beridir kullanıyorum. Onun için” kırmızı Nine,” diye anılırım. Pazar yerine kırmızı çantayla gidiyorum. Yiyeceğin dışındakileri ise sepete yerleştiriyorum.
Nine çantanın sorulmasına kızardı. Özellikle alay ederek, soranları yanına yaklaştırmazdı. Nine’ye göre, kırmızı çantalı diye bir kavram yoktu. Bu konuda başına gelen olaydan dolayı, talihin tokadını yedim. Düştüğüm çukurdan, güçlükle kurtuldum. Aynı çukura sizlerde düşersiniz. Aklınızı başınıza alın. Sıra size de gelir, diyordu.
Nine’nin babası, kurtuluş mücadelesi subaylarındandı. İstiklal savaşında cepheden cepheye aç ve susuz koşmuş bir subayın kızıyım, diyordu.
Nineye ulaşmak için muhtara gitmek gerekirdi. Muhtarın önce olayı kabullenmesi önemliydi. Eğer muhtarın aklına yatmamışsa, Nineye bilgi verilirdi. Köye yolunun onarımını gibi. Olay muhtara bildirilir ve Nine evet derse işe başlanırdı.
Yolun genişletilmesine başlanmıştı. Çakıl kamyonları gidip geliyordu. Nine çalışmadan çok memnundu. Muhtar işin başında olduğu nasıl belli, diyordu. Yol kenarlarının temelleri yapıldı ve öyle üzerine taş ve çakıl döküldü.
Yetkililer yolun genişletilmesini kontrol ediyorlardı. Engebeli yerlerde fazla oyalanıyorlardı. Asfalt dökmeyi de düşünüyorlardı. Nine asfalt olursa, ziyafet vereceğim, diyordu. Heyelandan korkuluyordu. Onun için sağlam temeller atılıyordu.
Nine evin önünde oturur gelen gidenle konuşurdu.
Havanın bozması Nineyi moral olarak çöktürmüştü. Çünkü yolun yeni yapılmaya başlayan bölümünde heyelan olabilirdi.
Yol yapımının zorluğunu muhtar biliyordu. Yeter ki yapılan yolun çökme durumu olmasın. Son düzenlemeler yapıldı ve yol açıldı. Yolun açılması en çok Nineyi sevindirdi. Artık rahatlıkla köye araba problemsiz gelebilecekti.
Nine yolun yapılması benim için büyük bir imkân oldu. Böylece her zaman şehre gidebileceğim, dedi.
Hasan TANRIVERDİ























