Kasabanın bekçi kadrosuna iki kişi için ilan vermişlerdi. Askerden yeni gelen Selim, babasının baskısıyla müracaatını yapmaya hazırlanıyordu. Selim son geçirdiği olaylardan dolayı psikolojisi bozulmuştu. Babasıyla gerekli evrakları hazırlamış ve ilgililere verilmişti. Bu olaylar sırasında Selim, heyecandan soluksuz kalmış ve baygınlık geçirmişti.
Asker Selim, heyecanını bir türlü yenemiyor ve titriyordu. Titreyen birinin Kasabanın hükümet konağına bekçi alınması normal değildi. Selim’i bu konuda doktora dahi götürmüşlerdi. Heyecanını yenememesi durumunda mülakatta, başarılı olması mümkün görünmüyordu.
Ana ve babası tarlada çalışırdı. Ağabeyi de büyüklerden ayrılmazdı. Felaket geliyorum demiş ve yağmur dağları dövüyordu. Tarlada çalışanlar, heyelana kapıldı ve ağabeyi kayboldu. Babanın bir ayağı koptu. Askerden döndüğünde, Selimin eve sahip çıkması gerekirdi. Çünkü Selimin eline bakıyorlardı. Alacağı maaşla geçimlerini sağlayacaklardı.
Bekçi kadrosuna alınacak iki kişi için Selim’in babasına haber iletildi. Selim ortalıkta yoktu. Heyecan onu dere yatağına itmiş, balık tutmak için oyalanıyordu. Akşam eve geliyor ve bekçi konusunu açmıyorlardı. İkinci gün babası Selime; Oğlum seni çağıran müdür değil, hükümetin temsilcisidir. Temsilci seninle konuşacak ama görev verme adına hiçbir yetkisi olmayacak. Onun için hükümet yetkilisiyle, bizimle konuşur gibi davran, seni esas müdüre gönderecekler o zaman dikkatli olursun. Şeklinde konuştu. Babası, oğlunu yeterli görmedi ve doktora götürdü.
Temsilcinin yanına giderken, karşılaştığın herkesle güler yüzlü, hâl hatır sormalısın. Sert bakma, rahat davran. Onlar komutanın hizmetlisidir. Sonuçta konağın başkanına ulaşabilesin. Heyecanını ona sakla, çekeceğin zorluğu o zaman düşünürüz.
Sevdiğin kıyafetleri giyin. Başkanın yanına çıkacağında kravat takarsın. Konaktan içeriye girdiğinde evine girmiş gibi serbest hareket etmelisin. Selim bir hikayedir gidiyordu. Çarşı Pazara belki ilk defa gidecekti.
Selim babasından dersini almıştı. Hükümet konağına girecek, kapıcıdan başlayacak ve temizlikçi teyzeye de nasılsınız, diyecekti. Güler yüzlü ve karşılaştığına, hoş davranacaktı. İlaçlarını düzenli kullanıyordu. Baba hükümet bekçisiz kalmaz. Kendini kim daha iyi anlatırsa, göreve onu getirirler, dedi.
Selim başkan temsilcisini ağabeyi yerine koyacak ve samimi duygularını anlatacaktı. Başka çıkış yolu görünmüyordu. Yemeklerde masa başında baba derin bir sohbete girişiyordu.
Selim babasının dediklerini aynen uyguladı. Kapıcıya selam verdi, temizlikçiye kolay gelsin, dedi. Temsilcinin kapısını çaldı ve içeriye girdi. Ön görüşmeyi konakta aşmalıydı. Bunun için içeride herkese güler yüzlü davranıyordu.
Selim heyecanını ve sıkılmasını müdüre bırakmıştı. Aklına getirmiyordu. İçeride başkanın sorusu üzerine; ailemi çok severim, Çalışacağım kurumu da onların yerine koyacağım. Kurumun çalışanı, yeni ailem olacaklarına inanırım, dedi.
Başkanın dikkatini çekti. Her zaman böyle mi giyinirsin, dedi. Selim, sıcağı sevmen, onun için ceket giymem. Kar yağdığında ancak, soğuğa karşı önlem alırım, dedi.
Başkan neden çalışmak istiyorsun? Diye sordu.
Selim, hiçbir gelirimiz yok. Çalışmak zorundayım. Babam yaşlı ve sakat çalışamıyor. Sizleri de samimi gördüğüm için ailemle beraber gibi olacağın, dedi.
Selim, başkanın temsilcisi, hükümet konağında söz sahibi nasıl oluyor diye de aklından geçiriyordu. Başkanın yanından ayrılırken, mutluydu, sizleri sevdim, büyüğümsünüz, dedi. Konakta herkesle, arkadaş gibi sohbet etti. Müdürü aklına getirmedi. Yoksa heyecandan bayılırdı.
Aile ortamında yapılan konuşmaları aratmayan sohbet, asker Selim’e yakışmıştı.
Başkan Selimi yan odaya gönderdi ve hangi evrakları hazırlayacağını söylesin, yarın gel, dedi. Selim teşekkür etti. Dışarı çıktı. Yan odaya geçti. İstenilen evrakları içeren kâğıdı aldı ve karşılaştığı herkese iyi günler diledi ve gülümseyerek ayrıldı.
Selim, Başkana gitmeye herhalde hak kazandım, diye düşündü. Konaktan dışarı adımını attığında, köyün öğretmenine rastladı. Öğretmen, Selim’i aldı ve parkta çay içtiler, “gözün aydın bekçiliğe kabul oldun,” dedi. Asker Selim göz yaşlarına boğuldu. Nasıl olduğuna inanamadı. Demek ki babamın yönlendirmesi, dedi.
Selim samimi davranışının karşılığını görmüş ve bekçi olmuştu.
Hasan TANRIVERDİ























