Kır çiçeği bu sabah da dikkat çekiciydi. Tüm tomurcuklar açmış, güzelliği ve kokusuyla, güne damgasını vurmuştu.
Yalnız kır çiçeği bir şeylere kırgın gibiydi, acaba keyfini kim kaçırmış olabilirdi?
Laf atan mı oldu, yoksa fiziki bir problemle mi karşılaşmıştı?
Kır çiçeği biraz doğrulur gibi yaptı. Moral bozucu sorularıma, acı da olsa cevap verdi. Güneş yeni ısıtmaya başlamıştı. Yoldan geçen bir vasıta, hızla seyrediyordu. Çiçeğimi açmaya başlamıştım ki, toza karıştım. Tozdan kurtarmak için yağmuru beklemeliyim.
İnsanların güzelliğimin farkında olmaması, maalesef üzücü. Çiçeğe eğildim ve insan hem yapar hem bozar ve hem de kırabilir bir anlayıştadır. Bu konuda insanı anlamak çok zor olsa gerek. Çünkü çiçekle çiçek gibi olmak, bir kültürdür. Böyle bir kültürün insana verdiği hazzı, çok az şey verir.
Çiçeğim güzel koku vermiyormuş, diyen kadına, insanlar gibi bizim de kendimize has genlerimiz vardır. Genlerimize uygun, kokulara sahibiz. Bu koku sayesinde tanınırız, dedi.
Bu sayede arılar bizi tanır. Uzaklara ulaşan kokumuz arıları çeker ve bal yaparlar. Bu olay dünyada canlılığın temeli sayılır.
Toz içerisindeyken, yağmur beklemek, sıkıntı verici, başaramayacağımız belli. Yağmur sağanak olarak dökülürse kesin olan bir şey var ki boynumuz kırılır.
Kır çiçeğine seni seven çıkmadı mı? diye sordum.
Seven insan attığı adımdan belli oluyor. Yaklaşıp kokluyor ve içine çekiyor. Bir çiçek bu kadar mı güzel kokar ve parlak taçlara sahip olur, dedi. Kuruda kaldığımı gördü ve suyunu çıkarttı. İyice ıslattı. Suyu köklerime kadar emdirdi. Böylece güneş yakmadı ve tomurcuklarımı rahatlıkla açmamı sağladı.
Benimle bu kadar nazik ve özverili ilgilenen de insan, bu noktada insanları anlamıyorum. Kişilik bozukluğu, şahsiyetin olgunlaşmaması desem ağır mı kaçar acaba, dedi. Bu tür yaşantılarını güçlükle sürdüren insanlarda, yok değil. Onlar “batan kayık yan gider,” misali, doğanın güzelliğine dikkat etmezlerdi.
Kültürel boşlukları o hale gelmiştir ki, kabukla sarılmışlardır. Kabuk görünümlü ve içleri boş insanlar. Bitki örtüsünü ve çiçekleri sevmezler. Bu tür insanlar, toplumda yer bulamaz ve bir süre sonra da yok olup giderler.
Doğada ana ve baba, çevrelerine uyum sağlamışsa, çocuklarına da örnek olacaklardır. Çocuklar bu sayede, gelişir ve örnek olurlar. Doğal varlıkları korumak için ellerinden geleni yaparlar.
Kır çiçeğine yakından baktım. Biraz daha büyümüş, yalnız çiçekleri solmuş. Bu olay doğaldır, dedim. Çünkü bu durum tohum oluşumuna giden yoldur. Tohum oluşacak ve çiçek dölünü devam ettirecektir. Kır çiçeği, seneye de yavrumu aynı güzellikte göreceksiniz, dedi.
Kır çiçeğine seni koparıp kapısına dikmek isteyen oldu mu? diye sordum. Geçen de biri yaklaştı, koparmaya niyeti vardı. Fakat arkadaşı kopartma, çiçek yerinde güzel, dedi. Bu davranış hoşuma gitti.
Kır çiçeği dölünü verdi ve kalıcı özelliğini korudu.
Hasan TANRIVERDİ























