Sevgili okurlarım, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 29 Ekim 1923 tarihinde cumhuriyetimizin ilanını bütün dünyaya duyurmasıyla birlikte, dünya devletleri tarihte Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak yerini almış bulundu.
Bugün cumhuriyetimizin kuruluşunun100.yılını kutlamaktayız. Cumhuriyetin sayesinde birçok haklara kavuşmamıza rağmen, ne var ki bazı kendini bilmez meczuplar cumhuriyet kutlamalarına karşı tavır içine girmişlerdir. Hâlbuki 100 yıl önce yaşananları bir gözden geçirip ve dönüp geçmişimize baksalar, nereden nereye geldiğimizi görmüş olurlar. Ne yazık ki bu gibiler ne Osmanlı Devlet yönetimini, nede Türkiye Cumhuriyeti Devleti yönetiminden bey haberdirler. O nedenledir ki Türkiye Cumhuriyetin varlığından rahatsızlık duymaktadırlar.
Sevgili okurlarım bilinmesi gerekir ki, cumhuriyetimizi kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e şükran ve minnet duyarak, rahmetle anmalıyız. Çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk cumhuriyeti kurduktan sonra, ülkemizin mensur medeniyetin seviyesine ulaştırmayı hedef göstermişti. Hedeflediği ve işaret ettiği batı uygarlığı çerçevesinde, medeni milletler seviyesine ulaşmamızı sağlamaktı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yapmış olduğu bütün devrimlerinin amacı buydu. Kendi yaşadığı dönemde yaptıklarının yanında, yapılması gerekenlerin de devleti yönetme süreci içinde yapılacağına inanmıştı. Sıfır noktasından alınan Misak-i Milli sınırları içinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu amaçları taşımaktaydı. Devlette devamlılık esas olduğunu düşünerek, daima ileri düzeyde modernleşerek gelişme sağlanacağına inanmaktaydı. Yaşadığı dönem içinde ekonominin el verdiği süreçte, büyük işler başarıldı. 17 milyon olan nüfusun, yaşam koşullarını düzeltmeye çalışmıştı. Şimdi hep birlikte düşünelim, bizlere gösterilen bu hedefin neresindeyiz. Başımızı iki elimizin arasına alarak, düşünmemiz gerekir ki, yaşadığımız dünyada çağdaşlığa ulaşmış olan ülkelerin neresindeyiz.
Sevgili okurlarım şimdi 85 milyonuz, ne yazık ki yoksullarımız az sayıda varlıklı olanlara muhtaç duruma gelmiştir. Devlette devamlılık vardır ilkesinden baktığımızda, meydana gelen bu yoksulluğu cumhuriyet sistemimi yarattı? Ne yazık ki cumhuriyetin altı oyulduğu gibi, halk cahilleştiriliyor ve kandırılıyor. Bu şekilde düşünenlere sormak istiyorum, dedelerimizin kemiklerini sızlatmayın? Bu vatan milyonlarca şehitlerimizin kanıyla yoğruldu. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşu ve kurtuluşu için akıtılan kanların toprağı üzerine inşa edildi. Elimizi göğsümüze koyup, vicdanımıza seslenelim. Birinci Dünya Savaşı sonrası işgal ve yıkıntıları gözden geçirdikten sonra, vicdani muhasebe yapıp, sözümüzü öyle söyleyip ve kararımızı öyle verelim.
Sevgili okurlarım, ne hazindir ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu cumhuriyetin aşındırılması sonucunda, 29 Ekim de kutlanacak olan Cumhuriyet Bayramı etkinliklerine savaş bahaneleriyle kısmı iptaller getirilerek, izin verilmediğini görmekteyim. Böyle önemli bir günde cumhuriyetin 100. kuruluş yıl dönümünü kutlamamak ne demektir. Kaldı ki kutlamak isteyen vatandaşları engellemek, hem haksızlık hem de hukuksuzluktur. Cumhuriyet bayrağı altında, özgür yaşamanın tadını çıkaranlara bunu çok görmenin ne anlama geldiğini anlamış değilim. Bence bu soruların cevabı vatandaşa verilmelidir. Sonrada, cumhuriyetin kuruluş kutlanması ve ona bağlı eğlencesinden ne gibi tehlike gördüklerini açık bir yüreklilik için de anlatılmalıdır. Bizde vatandaş olarak bilgilenmiş oluruz. Bu açıklamalardan sonra ne gerekirse yapılır.
Sevgili okurlarım, kimse kusura bakmasın böyle anlamsız yasaklamalar bizi çağ dışılığına iter. O nedenle, cumhuriyetle hesapları olanların çağdaşlıkla hiçbir ilgisi olmayanlardır. Onların yaşadığı dünya, bizim yaşadığımız dünyadan çok farklıdır. Türk halkının mücadelesi, çağdaş yaşam mücadelesidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İşaret ettiği gibi, medeniyet bizim toplumsal çıkarımızdır. Bu çıkarımız ulusumuzun geleceğidir. Kutlamalara koyulan yasaklar, hem insan haklarına ve onun ilkelerine, hem de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı haklarına aykırıdır. Bizler, doğduğumuz cumhuriyetin vatandaşlarıyız. Doğduğumuz cumhuriyetin bayrağı altında hür yaşayıp hür ölmek istiyoruz. Cumhuriyetimiz 100 değil, ebedi al bayrağımız gönlerden inmeyecektir. Dünya var oldukça, cumhuriyetimiz de yaşayacaktır. Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlu olsun.
Saygılarımla.
Mürsel Adıgüzel
Eğitimci Yazar ve Halk Şairi