Kör gözü iyileştirecek dermanınız yoksa sağlam olanı kör edecek davranışlarda bulunmayın bari…
Kur’an’a göre: kişi(ler) zarara uğradıklarında sabretmez, hukuk ve ahlâkın sınırlarını aşarlarsa “iyi insan” sayılmaz(lar).
Araştırma raporlarına göre bu yılın (2023) ilk altı ayında 1938 kişi silahlı saldırıya uğramış bunların 1200ü ölümle sonuçlanmış.
OHAK-DER’in kurulmasıyla 2014 yılından beri fiili olarak barış ve benzeri faaliyetlerin içinde bulunmaktayım.
Hatta İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığıyla ortaklaşa yürüttüğümüz ve kesintisiz bir yıl alanda olmak kaydıyla devam edegelen “Kendini öldürmek” adlı proje ile Mardin merkez ve tüm ilçelerinde konunun uzmanlarıyla iki gün süren bir çalıştay ve birçok ve seminerler de düzenlemiştik. Bu sayede birçok veri, bilgi ve bulgu edindik ama müşahede ettiğim iki önemli husus vardır ki kanımca bunlar hayati önem taşımaktadır.
1 – Bazı kişilerin ifade ve yaklaşım biçimleri ile samimiyetsizlikleri çözüm yerine sorunları uzlaşıdan uzaklaştırıyor.
Şeyh Sadi Şirazi’nin de dediği gibi “yanlış üslup hakikatin/doğru sözün celladıdır” sözü burada çokça hatırlanmalıdır diye düşünüyor ve girişim yapanlara tekrardan hatırlatmayı bir görev olarak görüyorum.
2 – Bazı sulhların oluşmamasının temelinde: sulh komisyonunda bulunan bazı kişilerin “benim hatırım tutulmadı yok benim lafım havada kaldı gibi ihtiras ve kibir kokan davranış ve” egoları başat etken olmaktadır.
Bunlar, neticeyi kestirdiklerine rağmen, egolarının perdelemesinden ötürü tabiri caizse seyirci kalabiliyorlar.
Sonra da nedenini bilmiyormuş gibi davranarak, neden yapıldı, niçin bu raddeye geldi diye sorguluyorlar. Bunlar, Yapabilecekleri şeyleri yapmadıklarından dolayı; meydana gelecek yeni nahoş ve gayrı meşru fiillerden rûzî mahşerde mahkeme-i kübrada Allah katında sorumlu tutulabilecekleri ihtimalini gözden kaçırıyor ve/veya göremiyorlar maalesef.
Yazık, egomuzu kurban etmedikçe daha nice maddi ve manevi kurbanlar vereceğiz... Sonra da kalkıp zamana veya sadece o gayrı meşru işi yapanlara suçu atacağız.
Korkarım ki bu (suçu başkasına atma): nefsimizi tatmin edecektir ama Allah katındaki sorumluluktan kurtarmayacaktır.























