Sanatçı, halkın gözdesiydi. Sesi ve sözüyle dinleyenleri mest ediyordu. Sahnede gençliğinde yapılan yağlı boya tablosunu, arka fona asıyordu. Sesimi dinleyin ve gençliğimi görün demek istiyordu. Dediği kadar vardı. Sesini duyan adeta olduğu yere çakılıyordu.
Yalnız yıllar, sanatçıya düşmandı.
Yıllar akıp giderken, sanatçının yetenekleri de bir şekilde akıyordu. Çoğu zaman esprili konuşmalarını sürdüremiyordu. Buna rağmen, dinleyeni geçmişine bakarak, aynı sevgiyi gösteriyordu.
İleri yaşına karşılık, giyimi mükemmeldi. Vücudunun deforme olan bölgelerini kapatmasını biliyordu. “İkinci baharımı yaşıyorum,” diye kanat takmış uçuyordu.
Saçları ve yüz hatları, insanlara gençliğinin düşünü kurmaya gerek bırakmıyordu. “Gençliğimin sanatçısı” diyorlardı. O da sahnede “Gençliğim” diye başlıyordu.
Sahne performansı olarak çok şey kaybetmişti. Ses düzeni ve arada okuduğu dörtlükler kalmamıştı. Dörtlüklerden arada örnek verse de “Tembellik hüküm sürmeye başladı,” diyordu.
“Hayatın bir kesitinde gençtim ve güzeldim. Espriler yapar, hayatı bahar bilirdim. Yıllar aldattı, bedenim yanıltı. Gençliğimi koruyacağımı zannettim. Yanıldığımı geç de olsa anladım. Çünkü zaman acımasız, çok şeyler alıp götürüyor da farkında olmuyorsun.” Bu ifade izleyeninden büyük alkış aldı. Sözleri gazetelere manşet oldu.
Ciddi ve düzenli olan yaşantısı, onu zinde olarak bugünlere taşımıştı. Haftanın bir günü, çok istek alırsa, iki günü de sahnede geçiyordu.
Sahnelere kış aylarında ara veriyordu. Çünkü soğuğu sevmiyordu. Normal aylarda, sahnede espriler yapamasa da sözünü kabul ettiriyordu. Sahne ışıkları belli ki onu rahatsız ediyordu. Çünkü sahneden sonra başı ağrıyordu. “Alışkanlıklarımı bırakamıyorum, hâlâ aynı pastaneden, pasta alıyorum,” diyordu.
Ses ve söz onun gençliğinin programıydı. Kültürel konularda konuşmasına özen gösterir, vurgulara dikkat ederdi. Böylece akıcı sözleri dinleyeni muma çevirirdi. Sahnede “Formda” olduğunu ispat ederdi. Kelime oyunlarının en bildiklerine baş vururdu. Ses ve sözün en geniş manada üstadıydı.
Yılların eskitemediği sanatçı, yaşantısına ve konuyla ilgili çalışmasına çok dikkat ederdi. Olumsuzluk içeren konulara girmezdi.” Düzenli okumanın yararını bizzat yaşıyorum,” diyordu. Anılarını yazmaya başladığını söylemişti.
Dostları gördüğümde, çok memnun oluyorum. Bu hissiyatımı da yaşlanmaya bağlıyorum.
Hasan TAN





















