Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Anibal GÜLEROĞLU

Duy Beni: Gençlerin Zorbalıkla Sınavı

Anibal GÜLEROĞLU Yazar Anibal GÜLEROĞLU
22 Temmuz 2022
Anibal GÜLEROĞLU, Genel Eğitim
0
408
Paylaşma
5.1k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Sürekli ekranda olmanın ve tahrik edici zorbalığın ekmeğini ikinci bölümde yemeye başlayan ‘Duy Beni’ şu an için rahat görünüyor. İstemem yan cebime koy’ misali izleyici hem şikâyet ediyor hem izliyor…

‘Zorbalık’… Her devrin baş belası. Kötülüğün iyiliğe galip geldiği yaşam düzeninde kendi haline, kurallara uygun olarak yaşam sürmek isteyenlere musallat olan zorbalardan dünyayı arındırmak imkânsız maalesef.

Lakin günümüzde dozunu ve pervasızlığını daha artırarak varlık gösteren zorbalık her ortamda her yaşta yaygınlaşmış halde. Hani ‘Asıl trajedi buydu. Tabut örtüleri, toprak ve kefen değil… Çocuklara zorbalık edilmesi, ruhların baskı altına alınmasıydı’ demiş ya eleştirmen-yazar Virginia Woolf… Halihazırda rastlanılan ve çoluk çocuk dinlemeyen zorbalık tablosu tam da bu şekilde.
Nitekim eğitim sıralarında başlayan ve güçlü olanın eziciliğini neredeyse hak sayan böylesi kötücül tavırlara kurgularda da rastlıyoruz bolca. Zorbalık çeşnisi her şekilde sergileniyor. Hatta kimi zaman ‘Artık okul ortamında bu kadarı da olmamalı’ isyanını yaşatan yapımlar çıkıyor ortaya. Yaşamla paralel olarak son dönemlerin yükselen değerine dönüşen şiddet karşıtı mesajcılığa soyunan ve bunu yaparken zorbalıktan yararlanan pek çok iş var kısacası. Nasıl ki ‘Gençlerin zorbalıkla sınavı’ diyebileceğimiz yaz dizileri ‘Tozluyaka’ ile ‘Duy Beni’ de akran zorbalığına odaklı işler olarak karşımızdalar.
Hal böyleyken ‘Tozluyaka’nın analizini bir başka yazıya bakıp ‘Duy Beni’deki gençlerin zorbalıkla sınavını değerlendirelim istedik biz de. Bakalım bu sınav layıkıyla veriliyor mu yoksa zorbalık ağır mı basıyor?

‘DUY BENİ’ DEMEK GÜZEL AMA…

Herkesin kendi havasında takıldığı, kimsenin kimseyi dinlemediği, taciz ve kavgacılığın alabildiğine hüküm sürdüğü bir okul ortamında… Öğretmen ve arkadaşlarına sesini duyurmaya çalışıp bu gayretinde başarılı olamayarak yıkılan bir genç kızın çaresizliğiyle ilk tanıtımını yapan ‘Duy Beni’, yazın beklediğim yapımlarındandı. Zira ‘Tozluyaka’ ile benzer yolda ilerlerken elini hangi özgünlüklerle güçlendireceğini merak ediyordum. Fakat maalesef merakım boşaymış. Ekrana çıktığında daha en baştan gördüm ki, sayısız ‘ama’yı beraberinde getiren ‘Duy Beni’nin yegâne özgün kozu, şok edici ve sınır tanımayan şiddet tabloları sunmakmış!

Duygularıma tercüman olan ‘Sebepsiz uçtu hayaller gökyüzüne’ nağmelerinin ardından bize sunulan neydi? Hedef, caydırıcı olmak mıydı yoksa özendirici mi? ‘Aç yüzünü aç’ zorbalığıyla silkelenen, yerde tekmelenen bir genç kızın görüntülerini kaydedip paylaşanların zorbalığı mı daha kızdırıcıydı, bir insanın dövülmesini kahkahalarla izleyen gençlerin gaddarlığı mı? Bilemedim.
Hiçbir şey yapmadan seyirci kalanların gizli zorbalığı alabildiğine kaba bir dille aktarılmak istenmişti bu anlarda. Tamam. Olayımız, nihayetinde reytinge odaklı dizi yaratmaktı ama… Hayli etkileyici biçimde yansıtılan ve ‘Eğlendiniz mi peki’ sorgusuyla vurgulanmaya çalışılan bu koyu kötülüğün gerçekleştiği ultra serbest kolej atmosferinin toplum gerçeklerine hiç uygun düşmediği de ortadaydı.
Bir kolej düşünün… Herkes bahçedeyken uluorta bir öğrencinin gözleri bağlanacak… Sırtından tekmelenip yere düşürülecek… Garip makyajları-saç modelleriyle ve elden düşmeyen cep telefonlarıyla öğrenciden çok başka şeye benzeyen kraliçeyle soytarıları uçuk tipleriyle öğrencinin yanında dikilirken sınıfın penceresinden bir sandalye fırlatılacak… Ve tüm bunlar yaşanırken tek bir eğitmen-görevli ortalıkta görünmeyecek, müdahale etmeyecek. Mümkün müydü? Değildi, olmamalıydı da! Lakin izlediklerimiz tam da bunlardı.

Şimdi bu noktada ‘kurgu’ mazereti ileri sürülebilir kuşkusuz… Ki, zaten biz de bu yaklaşımla izledik başlangıcı. Gel gör ki, bize dayatılan yüksek tondan zorbalık bu kadarla bitmedi. Görsel yönüyle etkili olan, içeriğin derdini anlatmak açısından hedefi yakalayan girişle sınırlı kalmadı. Öğrenim görmek yerine okulda istedikleri gibi at koşturan zengin bebeleri sayesinde zorbalık merkezi haline gelen ‘Duy Beni’nin kolej modelinde yaşanan başıboşluk ve şiddet eylemlerinin devamında estirilen hava daha da sert oldu.
Berk Hakman’ın canlandırdığı edebiyat hocası Selim’in halim selim kişiliğiyle böyle bir koleje nasıl alındığını anlayamadığım dizide, yapıcı mesaj gücü kimde diye düşündüğümde… Kimseyi bulamadım doğrusu. Kukla müdürden, sesini ancak Selim Hoca’ya yükseltip öğrencilerine saflaşan rehberlik öğretmenine… Ve dahi cümlesi ayrı bir cins olarak karşımıza çıkartılan eğitim kurumundaki öğrenci profiline… Topyekûn psikopata bağlanmıştı. Böylece okul ortamıyla bağdaşmayan zorbalık tam gaz yol alırken mantık da geri vitese taktı.

Neden, nasıl derken akıştan doğan sorular cevapsız kalıyordu çoğunlukla. Kanat ve ekibi Dağhan’ı niye o denli öfkeyle dövüyordu mesela? Sırf grubun gücünü gösterecek zorbalık olsun diye mi? Müdürün üstünde durmadığı bu yüzeysel dayak olayında onca sopayı yiyen Dağhan nasıl dipdiri ayaktaydı? Nasıl ki, başlangıçta karın-kasık bölgesine peş peşe tekmeler alan kız da sağlam kalmıştı! Bu mantıksızlıklara ‘Kurgu bu’ mu diyelim? Neyse, geçelim.

Öğrencilerin sürekli podyumdaymışçasına ortalıkta salındığı kolej dünyasında kendisine ters yapanlara ve edebiyat öğretmenlerine had bildirmekten başka şey düşünmeyen Kraliçe Melisa’nın ‘Kanat’ takıntısı deseniz… Uçmuştu. Maksadını aşan bir zorbalık kaynağına dönüştürülmüştü. Erkek kıtlığı vardı ya…
Ekim’in evine gidip annesine rol kesen Melisa’nın dışında bir diğer Kanat takıntılı karakter, mağdur görünümlü gizli zorba Leyla’ydı… Ki, onun koleje neden gitmediğini de anlamış değilim. Tekerlekli sandalyeyle koleje gidilemiyor mu? Nitekim Ekim, Kanat’ı polise ihbar ettiğini söylediği halde tek bir resme bakıp suni kıskançlık krizine kapılan Leyla evden çıkmakta hiç zorlanmadı. Onun için Bekir’i sürücü yapıp abartılı haykırışlarla Ekim’e kafa tutabilen Leyla tez vakitte koleje gitmeli derim. Hatta birden ayaklanıp Melisa’nın ekürisi olursa daha iyi zorbalık sergiler. Bu oyuncunun payına düşen her rolde aynı şey zaten.
Palyaço maskesiyle kullanılan arabanın Leyla’ya çarpma olayının perde arkasıyla gizem yaratılmasına gelince… Bu da soru işaretleriyle dolu. Leyla’nın Kanat ile yakınlığına bakıp ‘Hedef Meltem ise o sırada yolda olacağı nasıl kestirildi’ diye düşünüyoruz. Artık bu bir yere bağlanır mı yoksa havada mı kalır? Göreceğiz.

‘Duy Beni’nin güzelliğini örseleyen bir diğer ama… Abartılı zorbalık. Murat Daltaban’ın canlandırdığı Rıza’nın aile içi şiddeti tam gaz. Yabancılara karşı şeker gibi davranan Rıza’nın maskesi aile ortamında düşüyor. ‘Alev Alev’in Çelebi’si misali böylesi tiplere alışkınız da… Rıza’nın her durumda Aziz’e girişmesindeki öfkeli zorbalık nedir böyle? Bir babanın psikopatlığını sergilemek için anne-oğul seçeneği sunarak keyifle oğlunu dövmesi zorbalığın ötesinde sadistlik değil mi? Kolejin karanlık yüzündekilerden olan Rıza’nın bu sahnelerinin prim yaptığı muhakkak. Lakin bu yaşananların salt kötülük olmanın ötesine geçip kurgusal kabul görmesi için havada bırakılmaması da şart. Yoksa izleyici böylesi derin kötülükleri mi seviyor? Bak… Bilemedim şimdi.

Sergilenen her zorbalıkla birlikte yeni sorular yaratan ‘Duy Beni’de ‘Pes’ dedirten asıl zorbalık abartısına gelince… Aziz’le aynı sınıfta olup olmadığını çözemediğimiz, evde kuzu dışarıda aslan Kanat ve ekibinin tetiklediği zorbalık! Ekim’in araştırmacılığından çekinen sözde öğrenci tayfası (Ki, fiziki görüntüleri lise öğrenciliğine hiç uymamış) Ozan ile Melisa’nın liderliğinde coşuyor. Bir yanda Bekir’i, diğer yanda Ekim’i soyup çekim yapıyorlar. Bu da yetmiyor. İkisini yarı çıplak biçimde yangın söndürücünün altına oturtup ıslatıyorlar. Fanteziye gel. Okul değil porno stüdyosu sanki! Ekran başındakiler bu sahnelerden ne mesaj aldı, ne hissetti bilemem ama… İzlenenler alenen taciz örneği olurken ‘Kolejlerde bu denli rahat zorbalık mı sergileniyor’ sorusu akıllara düşmedi mi?

Açıkçası ‘Duy Beni’nin bu ölçüsüzlüğünden aldığım en net mesaj, burslu ya da kıt kanaat parayla koleje gidenlerin zengin tayfası karşısında tutunabilmesi için ya onların kölesi olması gerektiği ya da türlü zorbalığa maruz kalacağı… Kolej yönetimlerinin parasız öğrencileri kesinlikle kollamayacağı… Zengin ailelerin kolejdeki olaylara rahatlıkla müdahale edeceği yönünde. Yani fakire kolej ‘Tu kaka’. Hoş zenginler de daha zengin olanın karşısında kul köle… O da ayrı.

Velhasıl; ‘Élite’e öykünüp yabancı gençlik dizilerinde rastlayabileceğimiz bir okul-öğrenci tablosuyla karşımıza çıkarken gerçekçiliği arka plana atan… Zorbalığı, hiçbir müdahaleyle karşılaşmayan suç özgürlüğüne dönüştüren ‘Duy Beni’ abartıdan beslenme isteğine fazlaca abanmış. Tamam… Parayı veren düdüğü çalar; kötülüğünü güçle birleştirenler garibana zorbalık yapar da… Söz konusu olan, eğitim sistemindeki akran zorbalıklarına yönelik mesajcılıksa, bu kadarı fazla. Dizi bu performansla nereye gider, zorbalık çıtası nerede ‘çıt’ der?

Sürekli ekranda olmanın ve tahrik edici zorbalığın ekmeğini ikinci bölümde yemeye başlayan ‘Duy Beni’ şu an için rahat görünüyor. İstemem yan cebime koy’ misali izleyici hem şikâyet ediyor hem izliyor malumunuz. Ancak zorbalık abartısı da bir yere kadar nihayetinde. Şayet senaryo gizemli yönlerinden ilerlemek yerine tüm enerjisini, kötülükten başka hiçbir dayanağı olmayan zorbalık sergilemeye verirse… Bir süre sonra soluğu tükenir bu böyle biline.

SONUÇTA; ‘Zorbalık’, işlenmesi hayli riskli bir konu. Hele de fiziksel ve psikolojik şiddeti harmanlayarak bunu liseli gençler üstünden yansıtmak daha da riskli. Zorbalık uyarısı yaparken zorbalığı özendirici hale getirmek çok kolay zira. Dolayısıyla kaş yapayım derken göz çıkartmamak için dozu iyi ayarlamak şart. ‘Duy Beni’ demek güzel ama bunu diyenler ayarı tutturamamış.

Suskun kaldıkça daha cesaretlenen zorbalığın kesinlikle kabul edilemez olduğu vurgusunu tekrarlayıp yazımızı noktalarken konuya ilişkin son söz televizyon sunucusu, komedyen yazar David Walliams’tan gelsin…

‘Bir zorba ancak sen izin verirsen kendini kötü hissetmeni sağlayabilir’.

Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal

Paylaş
Etiketler: gençlerSınavıZorbalık
Önceki Yazı

Hastane Koridoru

Sonraki Yazı

İnsan ve Kardeş Olmak Yaşantımızın ve Hayatın Özüdür!

Anibal GÜLEROĞLU

Anibal GÜLEROĞLU

İlişkili Yazılar

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor
Din ve Ahlak

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
5k
İbadetler Günahları Siler mi?..
Din ve Ahlak

İbadetler Günahları Siler mi?..

28 Kasım 2025
5k
Derin Acı
Genel Eğitim

Derin Acı

22 Kasım 2025
5k
Azerbaycan’ın Geldiği Nokta (l)
Genel Eğitim

Azerbaycan’ın Geldiği Nokta (l)

19 Kasım 2025
5k
Sonraki Yazı

İnsan ve Kardeş Olmak Yaşantımızın ve Hayatın Özüdür!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap