Ne fizik, ne kimya, hayatın kökenine indiğimizde her şeyin manyetizmadan / titreşimden enerjiden ibaret olduğu açıktır. Enerji ve çekimi ile, moleküller bir arada tutularak fiziksel varlıklar oluşmakta. Manyetizmanın potansiyel enerjisinin fiziksel varlıkları oluşturmasıyla ilgilenen kimya arada kalan bir bilimdir bir anlamda.
AURA VE ÇAKRA RENKLERİNDE KIZIL ÖTESİ, FROİDYAN DÜŞÜN SİSTEMİNE GÖRE “İD“E DENK GELİRKEN, MOR ÖTESİ İSE, Hint Felsefesinde Atartvaç, Tasavvuta, Hakkalyakîn, Bektaşilikte, Hakikat düzeyindeki sülûke / inisiyasyona tekabül etmekte. Ancak şunu da göz ardı etmemek gerekir ki, Froid’in idi, tasavvufun ‘nefs-i emmâresi’ kızıl renk ile bilinçaltında bulunurken, bunu kontrol eden üst benlik veya nefs-i mardiye birbirinin komşularıdır. Yani kızılötesinin ötesi, morötesinin ötesi, sonuçta aynı noktada buluşmakta. O zaman “iyilik” ve “kötülük” kavramları da birbirine komşu olmakta. Bu nedenledir ki, “iyi” kime göre ve hangi şartlarda, “kötü” kime göre ve hangi şartlarda olgusal varlığını ortaya koymaktadır?
Mikroda bir insanda enerji bedende bulunan çakralar, beden üzerindeki enerji (giriş çıkış) noktaları neyse, makroda’da dünya üzerinde enerji çakraları anlamına gelen, literatürde adına “ley lines” denilen, ekvatora paralel enerji noktaları bulunmaktadır.
Pek doğal olarak bu noktalar, güneş enerjisinden en çok etkilenen 30 derece kuzey ve 30 derece güney paralelleri arasında bulunan aralıkta seyreden, ekvatora göre 30 derecelik paralel aralıklarla seyreden sinüs eğrilerinin kesişim noktalarıdır. Meksika Körfezi, Peru, Şili, Bolivya sahanlığı, Pramitlerin de bulunduğu Kuzey Mısır bölgesi, Çin Sian Bölgesi, Afrika ile Avusturya kıtası arasında bulunan Hint Okyanusu açıklarındaki, eski (Kadim) Lemurya kıtasına denk gelen bölge, Kuzey doğu Avusturalya’nın Queensland Bölgeleri ana keşişim noktalarıdır. Bu noktalarda da kadim medeniyetlerden kalan yıldız geçitleri bulunmakta, bu yıldız geçitleri aynı zamanda, dünya gezegeni dışındaki gezegen ve galaksilere düzenli enerji göndermektedir.
Bu bağlamda, stonehange, nazca çizgileri, mısır pramitleri, göbeklitepe, Kailash dağı ve bu gibi yerler önemli enerji döngü ve transfer noktaları olmuştur kadim tarihlerde. Nasıl ki, insanların enerji yoğun kara noktaları (ruhu) ve bunun bir seyir defteri olduğu gibi, bu enerji yoğun noktacıkların bir araya gelmesiyle, dünyanın kara kutusu diye tabir edeceğimiz, esirî cevher, (levh-i mahfuz) veya akaşa kayıtları bulunmakta. Kimi teozofi kuramcıları bu kayıtların Nepal’in kuzeyinde, Çin’in Güneybatısında, Kailash dağlarında olduğu iddia edilse de, yerkürenin enerji yoğun akıllı noktasının diğer dörtlü lay çizgilerinin odaklandığı kesimlerde olabileceğini de göz önünde bulundurmak gerek.
Dünyanın her neresinde olursa olsun bu kara kutu geçmişten geleceğe dünyanın enerji yoğun bileşimini örmektedir. Şunu da unutmamak gerekir ki, bireyin kara kutusu (ruhu) nasıl ki varsa, dünyanın kara kutusu (akaşik kayıtlar / dünya levh-i mahfuzu) ise, evrenin kara kutusu da kim bilir evrenin neresinde hangi galaksisinde veya galaksi kümesinde veya nebulasındadır.
Sonuç:
Bir hiçiz, varlığı ve yokluğu keşfetmeye çalışan yoldaki yolcuyuz o kadar.
Yoldaki yolcudan akıl sahibi ve merak sahibi canlara selamlar.
