Karşımızda dünün tablosunu günümüzdeki aynaya yansıması duruyor. Dünün tablosuna hiçbir şekilde iyi veya kötü diyen, tenkit eden ve beğenmeyen çıkmıyor.
Dünün tablosuyla öyle bir manzara sunuluyor ki, şurası ve bu tarafı diye bir düzeltmede yapılmıyor. Herkes aldım, kabul ettim misali… Yani kusursuzluğu kabulleniyor.
Böyle kusursuz bir tablo, aynen kendisine yansıtılıyor. Yansıtılan manzarayı, aynen algılayan ise aynadır. Ayna dürüst olarak, görüntüyü aynen karşıya aksettirir.
Ayna dün vardı, bugün de var ve de yarınlarda da olacaktır.
Ayna dünün olaylarını, algılayıp belleğinde depolayabilseydi, dünden bahsedenlere gerekli bilgi veya tablo bellekten çıkarılıp gösterilebilseydi. Bugünkü manzarayı görüp de anlamayanlara, görebilesi için seçenek sunsaydı.
Günümüzde ahlâk ve adaletten bahsedenler, acaba ayna karşısına bırakıldığında, boylarına bakarlar mıydı? Sundukları gayrı ahlaki manzaralarını aynada izleyip boylarının ölçüsünü alırlar mıydı?
Her dönemde halkı soyanlar, kaderiniz deyip çukura sürükleyenler, yaptıkları korku dolu yağlı boya manzarayı acaba aynada izlemeye cesaret edebilirler mi? Çünkü aynanın milyonda bir hatası olmayacak, aynen yansıtacaktır.
Haksızlığa destek çıkıp halkı soyduranlar acaba aynaya bakabilecekler mi?
Bırakın dünü ve bugünü, yarınlarda bakabilecekler mi?
Toplumun inandığı yolda değil de “Küreselcilerin” açtığı yolda onların eylemlerini taklit ederek, yürüyenler Ülkeyi getirdikleri uçurum başında acaba aynaya bakabilirler mi?
Gencin, çiçeğin taç yaprağı gibi pürüzsüzlüğünü, yaşlının köhnemeye yüz tutmuş, adeta çökmüş çehresini göstermede tereddüt edebilir mi?
Günümüzde aynaları tozlu bırakanlar, acaba yarın silebilecekler mi?





















