-İnsanın hırsından başlıyor her şey. Azim denen şey ise başka.
Değeri ortaya çıkarabilmek için epeyi bir düşünmek gerekir. Yani çok pratik anlamda ne demek “değer”?
Neyi iyi yapabiliyorsan onu yapmak demek. Daha doğrusu; sende bir değer var. Onu buluyorsun ve işlemeye başlıyorsun,
bir maden-cevherini işler gibi.
Bazen bu maden-cevher dediğimiz şey, başka maden-cevherler ile bir değer olabilir.
Ortaya fiziki ve-ya işe yarar kavramsal bir şey çıkar.
Değerli olan şeyin hemen gerisinde, elbette, çaba da vardır. Çaba, zaman, ortaya çıkan şey.
Hırs ile azim arasındaki fark burada ortaya çıkar. Sen, elalemin madenini-cevherini gözleyip durursan, ki laf söylemek için;
veya ortamın sana verdiği gaz, beğenilme hırsı vb. tatlı gelen eğilimleri kendine katarsan…
ortaya bir şey çıkmıyor. Çıkıyor da hani çıkmıyor.
–
Ülkemizin şu “derin” mevzuları bir bitmiyor. Neden bitmiyor?.. Kendi kafamdaki şemayı anlatayım.
Siyasetçiyle başlıyor, iş. Siyasetçi, halkı düşünen değil ama öyleymiş gibi davranıyor. Aslında, CIA, MOSSAD, MI5-6… gibi servislerin
yetiştirmesi.
Bu siyasetçi yönetime geliyor. Gayri resmi gizli görüşmelerle, maddi çıkarlar düzleminde kişiler “satın alınıyor”.
Emniyet, ülkü ocakları vb yapılar, sol legal veya illegal yapılar, askeri yapılar, eğitim kurumları, terör örgütleri-dinci yapılar… ve şimdilerde sosyal medya destekleri yapılar…
Önemli noktalardan biri şu:
Satın alınan kişi-ler veya yapılar satın alındığını -veya, kullanıldığını- bilmiyor olabilir.
Diğer bir önemli nokta:
Birtakım derin olaylar olduktan sonra, bir şeyler ortaya “çıkarılamıyorsa” bunu iki sebebi var.
Derin olaya sebep olmuş kişi ve yapılar, zaten başkaları tarafından kullanılmış olmuş oluyor
ve ortada imzalı mühürlü bir belge yok.
Ve sonradan türetilen “yeni” derin yapılar sebebiyle de, iş iyice içinden çıkılmaz hale geliyor.
Bir örnek:
Doğu ve Güneydoğu’da birtakım “kürt” “işadamları” öldürülüyor. Biz, ilkin bu adamları “temiz işadamları” zannediyoruz.
Sonra öğreniyoruz ki aslında uyuşturucu işi yapıyorlarmış.
Bunları öldüren kişiler-yapılar da uyuşturucu işi yapıyormuş.
Anlıyoruz ki, derin-gladyo dediğimiz şey,
bir iş yaparken “çok değişkenli” derin bir iş yapıyor. “-sahte-Kürtçülük hareketine” destek olunmuş olup,
siyasi güç kazandırıyor. Öte yandan, derin uyuşturucu işini biraz daha “tek el”e indirip çok başlılığı da önlemiş oluyor.
Bu gün hala, HDp veya PKK vb unsurlar, bu kürt işadamları vb olayları, kendi “siyasi” duruşlarına destek mahiyetinde kullanıyor.
Böyle bir olayda; ülkü ocaklarını ve PKK gibi yapıları aynı derin yapı kullanmış oluyor.
…
Üniversite yıllarımda bu ocakları yakından tanıma fırsatı bulmuştum. Politize olmamış Kürt öğrencilere bile nefes aldırmazlardı.
Kaç tane oldu bilmiyorum, dağa çıkan öğrencilerin sayısını.
…
Şu manzarada neyi nasıl ortaya çıkaracaksın!
…
Peker mevzusunda ne var? Yani ilkin ne var? Hırs var. Para, güç.. artık ne varsa.
Peker denen kişiyi psikolojik olarak değerlendirmek gerekirse…
Aslında, kendinin ne olduğunu bile biliyor değil.
Gücün, itibarın içindeyken sallamadığı “Ali’nin Kılıcı”nı dışarıdan sallıyor. Yani aslında,
dış-hayali-ve hiç ait olmadığı değerleri bile kullanma eğiliminde bir psikolojisi var. İşte bu, kendinden haberi olmadığı anlamına geliyor





















