Küresel salgın, deprem, yangın-sel-çığ gibi doğal afetler, patlamalar, düşen uçaklar, göçmen krizi, bölgesel savaşlar… Felaketlerle dolu bir seneyi geride bırakalı yaklaşık iki ay oldu. Hatırlanmak dahi istenmeyecek bir sürü gerçek yaşanmışlık sığdı 365 güne. Acı ve şaşkınlık dolu bu yıla ait yani “çok yakın” tarihimizi yani 2020 yılını konu alan, gerçek görüntüler eşliğinde mizahi bir yaklaşım ve efektlerle alışılmışın dışında “motor” diyen bir yapım yayınlandı. “Death to 2020- Bit Artık 2020” isimli 70 dakikalık yapımın ilk gösterimi 2020’nin son haftası gerçekleşmiş olup film Netflix orijinal yapımı olarak, “mockumentary” yani “sahte belgesel” türünde hayata geçirilmiş.
Yapımda ünlü isimler hayali karakterleriyle yer almış. “Tarihçi” rolündeki İngiliz oyuncu Hugh Grant’in zamanın acımasız eliyle günümüzdeki halini görmek izleyiciye “Vay be, ne hale gelmiş.” dedirtirken tanıyabilene aşkolsun. Grant’ın aksine yaşlanmazlık iksiri içmiş gibi görünen Samuel L. Jakson’ın güldüren mimik ve tepkileriyle yapım içinde görmek izlemeye ivme katan bir unsur olmuş. Hele “sıradan vatandaş” rolündeki Diane Morgan öylesine gerçekçi ki, günlük sıradan bir sohbetin gizli kamerayla kayda alındığını düşündürecek gerçeklikte. Aklı bir karış havada laborant rolündeki Samson Kayo’nun “floss dansı” ise yapımın eğlenceli sahnelerine imza atmış.
Şaka Gibi Ama Değil
İlk sahnelerde yılın ilk günlerinde yaşanan Avusturalya’daki yangına yer verilmiş. Ardından aynı tarihlerde yeryüzünün soğuk coğrafyasında gerçekleşen dünya liderler zirvesine ait görüntüler yer almakta.
Gerçeklerin şakayla karıştırılarak servis edildiği filmde enteresan karakterler var. Örneğin; işittiği her şeyi o anda reddeden, işine gelmeyeni yok sayarken, dün ak dediğine bu gün kara diyen siyasetçi tiplemesi yeryüzündeki bütün politikacıların özeti gibi. Trump dönemini TV dizisi zannederek izleyen, sokağa çıkma yasaklarıyla evde kalmak zorunda ve sürekli Zoom’dan toplantı yapmak zorunda kaldığı için gerçek hayatında da donma yaşayan sıradan vatandaşın yeryüzündeki büyük bir kitlenin temsilcisi olması gibi. İlginç tepkileriyle güldüren laborant ve “your majesty” hitabını duymayınca soruları da duymazdan gelen Kraliçe Elizabeth canlandırması bu karakterlerden sadece birkaçı.
Bir Demet Eleştiri
2020 yılında yaşanan ve derin izler bırakan olaylar henüz çok taze. Bu sebeple, yapımın güldürürken düşündürme safhasına geçmesi için; biraz zaman geçmesi, yaşananların hafızalarda damıtılması ve daha net görülmesinin ardından tekrar izlenmesi gerekli gibi. Eğer böyle olursa beklenenden daha fazla keyif vereceği, hiciv içeren cümlelerin anlamını daha kolay bulacağı söylenebilir. 20-30 yıl sonra bu yapımı izleyen birine; “Yok daha neler, bunlar 2020’de gerçekten oldu mu?” dedirtecek, arşivlik bir yapım olmuş “Death to 2020- Bit Artık 2020”.
Büyük bölümünün Amerikan seçimlerine ayrılması, dünyada gerçekleşen diğer olaylara yeterince zaman verilmemiş olması (ne yazık ki) bir handikap olmuş. Çeşitli ülkelerden çeşitli absürtlükler eklense imiş daha kapsayıcı daha global bir işe imza atılmış olunabilirdi. Böylelikle ilk yarının tekrarı gibi olan ikinci yarıda seyircinin izlemeyi bırakma ihtimali absorbe edilirdi. Çünkü ikinci yarıda “Çamaşır suyu ve gün ışığı virüsü yok eder diyen Trump gitti, Biden geldi ve kurtulduk.” gibi bir anlatımla zaman tüketildiğinden, izleyiciye bıkkınlık vererek yapımın sadece USA için kaydedildiği izlenimi uyanmakta.
Sonuç
Netflix’ in “Hatırlamak istemediğimiz yılda asla unutmayacağımız bir komedi.” cümlesiyle tanıtımlarını yaptığı belgesel film sayesinde ağlanacak halimize gülüyoruz. Covid-19 virüsünün Play Station-2’ye ait uzaylı basketbol topuna benzetilmesi, yarasaların konuşmaması sebebiyle virüsü insanlara nasıl bulaştırdıklarının öğrenilemediğini söyleyen yapımın ikinci bölümü çekilebilir. Hatta bu yapımın Türkiye versiyonu çekilebilir. Ülkemiz bu konuda bir menba gibi. Ünlü bir dolandırıcının cezaevinde “Alın teri ile Yaşamak” konusunda verdiği konferansı, bir TV’de programının sunucusunun kendi yaptığı ıspanaklı krepten zehirlenerek hastanelik olmasını, dünyaca ünlü rapçi Eminem’in tişörtlerini satan işportacı; “Eminem’e gel!” diye bağırdığı için annesinin adı “Emine” olan bir kişi tarafından öldürülmesini yaşamış bir halkız biz. Tüm bunlar 2020’den önceki tarihlerde oldu evet ancak neredeyse “dünyanın bile dönmeyi bıraktığı” 2020’de Türkiye’de yaşananlar kolaylıkla bir belgeseli oluşturacak çoklukta.
Ne de olsa; yeryüzünün sessizleştiği, kafamızın içindeki sesi dahi duyabileceğimiz kadar az sosyalleştiğimiz bir yıl olarak 2020 için söylenecekler bitecek gibi eğil.
“Death to 2020- Bit Artık 2020”.
Süre: 70 dk
Netflix Orijinal Yapımı
Yapım Yılı: 2020