Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Şükran GÜNAY

Müzelik Muskalar

Şükran GÜNAY Yazar Şükran GÜNAY
01 Şubat 2021
Şükran GÜNAY
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Anılarımda muskaların ayrı bir yeri var. Kurtuluşlarını, umutlarını muskalara ve bu işi yapan hocalara bağlayan çok kişi tanıdım. İçinde neler yazıyor bilinmeyen, üçgen ya da dörtgen veya kare şeklinde hazırlanıp kat kat kumaşlara ya da derilere sarılmış bu muskalardan bir tanesi de bende var. Onu saklıyorum. Neredeyse yarım asırdır çekmecemde duruyor. Bu yazıyı bana yazdıran işte o muska. Resmini gördüğünüz an neye benzeteceksiniz merak ediyorum.

Muska taşıyanlar şimdi de vardır diye düşünüyorum. Neyse işin bu tarafını düşünmeyi size bırakayım. Beni ilgilendiren yanı şu: Muska taşıyan kişi bütün umutlarını o muskaya bağlar, hocaya her seferinde paralar, hediyeler verirdi. Bu insanları evlendikten sonraki yıllarda görmeye başlamıştım. Egeliler bu tür hocalara pek bel bağlamazdı. Ya da benim ailemde durum faklıydı. Biz doğrudan Yaradan’a dua eder, ondan yardım diler, ona bel bağlardık. Köy öğretmeni oluncaya kadar muskanın adını bile duymamıştım. Muska nedir hiç bilmiyordum.

Sevenleri birbirinden ayırmak isteyenler, kendisini aldatan eşini evine geri döndürmeye çalışanlar, çalınmış para ya da ziynetlerini geri bulmak için çırpınanlar, hastalanmış ufacık bir yavruyu doktor yerine hocaya götürüp, karnını hastalığı geçsin diye jiletle çizdirten ve boncuklu muska yaptırıp yavrucuğun omuzuna asanlar… Açıkçası, aklınıza gelen her konuda, her çıkmazda hocaya gidilir, onun yazacağı muskalardan medet umulurdu. Bazı hocalar dürüst oldukları için başkalarına zarar verecek muskalar yazmadıklarını söylerdi. Bu yüzden de o hocalara giden daha çok olurdu. Yani bazı hocalar işini iyi bilirdi. Biz insanları hele de çaresiz kalmış olanlarımızı kolayca aldatırlardı. Cehalet diz boyunu çoktan aşmıştı. Şimdilerde durum nasıl acaba? Yok! Yok! İnsanların çoğunluğu değişmiş olmalı. O yıllardaki gibi safça bu tür sözde hocalara inananlar azınlıktadır diye düşünüyorum.

İnsan çaresiz kalınca nice aptalca işler yapabiliyor. Bu benim için de geçerli. Amacım hem öz eleştiri hem de toplumsal bir yaranın birazcık olsun deşilmesi. Her bölgede meşhur bir hoca vardı gençliğimde. İnsanlar sıra almak için çok önceden telefon ederek, telefonu yoksa birini aracı koyarak o hocalara giderdi. Hocanın yazdığı muskayı, okuyup üflediği nohut, bakla cinsi yiyecekleri bir sürü para karşılığı alır, evine dönerken umutlanırdı. Açıkçası sorunların çözümünü Yaradan’dan dolayı kendimizde değil de hocalarda arardık. Muskalara mavi boncuklar takılırdı. Bezden olanları, deri kılıf içinde saklanıp boyuna asılanları daha birçok çeşitleri vardı. Sorunlarıyla baş edemeyen canlar soluğu böylesi hocalarda alırdı. Birisinin başı dertte mi? Yuvasında kavgalar mı var? Eşi eşini mi aldatıyor? Malına mülküne zarar mı geldi? Çoluğu çocuğu yoldan mı çıktı? Bebeği hasta mı oldu? Daha neler neler… Her türlü sorunu çözmek için hocalar her köşeden mantar gibi bitiyordu. Kahve falına bakanlar, kağıt açanlar, suya bakanlar, cin çağıranlar cabası… Gerisini siz tamamlayın.

Tüm bunlar aklıma gelince hangi yılları arkamızda bırakmışız diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Rahmetli anneciğim de sık sık bakla falına baktırırdı. Ne zaman okul tatilinde eve gelsem, hemen rahmetli İkbal Hanım teyze bizim evde biterdi. Ne çok severdim o rahmetli teyzeyi. Yalnız yaşıyordu. Ben ona destek olayım diye düşünürken, annem de ‘’Kızıma iyi kısmet var mı acaba?‘’ diye heyecanlanırdı. Ben olmadan da baktırırmış ara sıra. Şaka bir yana, İkbal Hanım Teyze annemin istediği şekilde hiç yanıt vermedi. Her bakla atışında beni uzak ülkelere gönderdi. “Kızım sen çok uzaklara gideceksin, elin sıcak sudan soğuk suya değmeyecek. Büyük büyük binaların olduğu yerde yaşayacaksın. Annene babana çok destek vereceksin. Çok sevileceksin” gibi övgüler yağdırırdı. Düşünüyorum da ne kadar tatlı ve olumlu bir insandı İkbal Hanım Teyze. Onun ağzından hiçbir şekilde kesin söylemler duymadım. İnsanı çalışmaya, daha çok okumaya götürecek bakış açısı vardı. Ne zaman onu görsem, daha çok öğrenmeye, gezmeye ilgi duyardım. İnsanı doğru yolda motive etmeyi başaran çok tatlı bir insandı. Okumamış, ama hayatın olumlu yönlerini bulmayı, görmeyi öğrenmiş bir bilge kadındı. Bahçesi olan, tek katlı küçük bir evde yaşıyordu. Adalı (Kuşadası-AYDIN)  olanlardan bilenler vardır diye düşünüyorum. Hiç unutmadım o ince, narin yapılı, orta boylu, bembeyaz tenli, gözleri ve sözleriyle insana umut veren güzel insanı. Nurlar içindedir inşallah. O teyze hocalara benzemiyordu. Güzel sözleri söylemek, insana umut vermek için baklalarını aracı yapıyordu. Senelerin rengi, kokusu ve sırları gizlenmiş gibi görünen o baklaları, küçücük bez torbasını unutmak ne mümkün?

Bak yine aklıma hocalar ve onların hazırladıkları muskalar geldi. Hazırlanan muskalar çeşit çeşit demiştim ya, işte o muskaların çeşit çeşit uygulama şekilleri de vardı. Bazıları yorgan yastık sökülüp, içine gizlenir, sonra yeniden dikilirdi. Kara kara yazılar ta dip kısımlara ve ele-göze gelmeyecek şekilde saklanırdı. Kapı pencere aralıklarına sokulanlar da vardı. Köşe bucak aranır, elden gözden uzak noktalara konulurdu muskalar. Belki senin de böylesi anıların vardır. Hatırladın mı sen de? Tabii bizler muskaları saklarken, hocalar da binlikleri cüzdanlarına doldurdular.  Üfürükçüler şimdi de var mı inan pek bilmiyorum.  Eminim ama, falcılar, kağıt açanlar halâ oldukça çoktur. Her zaman çaresiz, bunalıma düşmüş insanların etrafında bu türler çıkıverir piyasaya. En iyi yol gösterenin ilim, bilim olduğunu biz insanlar kolay kolay öğrenecek gibi görünmüyoruz. Ölümünden az öncesine kadar kahve falı okuyanların peşinde sürüklenen çok sevdiğim bir arkadaşımı anlamakta çok zorlanıyordum. Demem o ki okumuş olmak, mürekkep yalamış olmak veya olmamak pek de önemli değil. İnsan düşmeye dursun çaresizliklerin içine… O durumlarda çoğumuz okumayı, araştırmayı değil, hacıya hocaya inanmayı yeğliyoruz. Neyse, sözü daha fazla uzatmamalıyım.

Sözün özü bana göre şu arkadaşım: Saf gönüller çalışmayı, araştırmayı askıya aldılar, umutlarının gerçekleşmesi için muskalara sarıldılar. Kendine faydası olmayan hocalardan medet umdular. Falcılara, suya okuyanlara koştular. Beklediler boşu boşuna. Bilemediler, bilemedik. Kitaplar raflarda, mavi boncuklu muskalar orada burada saklı kaldı. Nice yürekler boşu boşuna beklediler, aldandılar.

Aslında gönülden, özden dileyen hep kazandı. Nasıl mı? Hayallerinin peşinde koşarak, diliyle ne istediğini söyleyip, çalışıp didinen, temizinden kazanan mutlu ve kazançlı oldu. Kendisinin farkına varanlar; sadece Yaradan’a sığınmayı ve o düzene teslim olmasını ama her işin başında çalışmanın, alın terinin önemli olduğunu bildiler. Tanrı’ya şükretmenin aldıkları nefes gibi her an olduğunu anladılar. Düştüklerinde ayağa kalkmayı başardılar. Gecenin arkası gündüz diyerek yeniden, hep yeniden umutlandılar. Çoluk çocuk, ailece mutlu olmayı başardılar.

Nice yalnız dediklerimiz aslında tam da bu yüzden hiç yalnız değildir. Onlar kendilerinin farkına varmışlar. TEK’liğin içinde çokluğun kıymetini bilmişler. Yunus gibi sevmişler. Hayatın acısında tatlısını, karanlığında aydınlığı görebilmişler. Sadece ve sadece Yaradan’a sığınıp, ona bel başlamışlar. En büyük zenginlik de bu değil mi meleğim?

Çekmecemde 1976 yılından bu yana sakladığım bir muska var. Fotoğrafını görünce belki sizin anılarınızı da canlandıracaktır. O gördüğünüz muskaya bel bağlayıp, ufacık bir bebeği neredeyse ölüme götürecek kadar kör ve cahil kalmış birinin anısıdır bende. Ateşler içinde yanan bir bebeği doktora götürmek yerine eve hoca çağırıp, küçücük yavrunun karnını jiletle çizdirten bir zihniyetin anısı. Detayını deşmeye gerek yok. O kişinin de suçu yok. Bu husus bizim ülkemizde şimdi de toplumsal bir yaradır ve bu yara ancak ve ancak ilmin ışığıyla kapanacaktır.

Hepimizin, ülkemizin ve insanlığın aydınlığa kavuşması; aynen Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dediği gibi:

“Hayatta en hakiki mürşit(yol gösteren) ilimdir.” olduğunu anlamak ve uygulamakla mümkün olacaktır.

Paylaş
Etiketler: cinDoktorfalcılarhocakahve falıMuskaüfürükçüler
Önceki Yazı

Sabır Denizi

Sonraki Yazı

Esmaya Değer Vermeyen Değersizleşir…

Şükran GÜNAY

Şükran GÜNAY

İlişkili Yazılar

Sonbaharda Aşk
Doğa-Çevre

Sonbaharda Aşk

12 Kasım 2025
5k
Her Kasımda Hallerim
Anma

Her Kasımda Hallerim

10 Kasım 2025
5k
Dün-Şimdi-Yarın
Edebiyat

Dün-Şimdi-Yarın

07 Kasım 2025
5k
Sonbaharda Hallerim
Doğa-Çevre

Sonbaharda Hallerim

20 Eylül 2025
5k
Sonraki Yazı

Esmaya Değer Vermeyen Değersizleşir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap