Buket Uzuner “Dünyada içinden deniz geçen tek şehir.” olarak anlatır İstanbul’u. Gerçekten de içinden nehir geçen şehirler çoktur da deniz geçen yoktur.
Bu noktadan hareketle yaptığım bir araştırmamın odağındaki soru “İstanbul’u bir cümleye sığdırabilir misiniz?” olmuştu.
Derinlemesine ve yarı yapılandırılmış görüşme tekniğini uyguladığım katılımcılardan
İstanbul’u bir cümleye sığdırmalarını istediğimde çok özel ifadelerle karşılaşılıştım.
Yanı sıra bir ortak ifade dile geldi ki o da “İstanbul bir cümleye sığmaz ki!” olmuştu. Ancak ardından hayranlık kelimeleriyle bezenmiş cümlelerde bir ortak nokta kendiliğinden öne çıkmıştır: “Saf İstanbul Sevgisi.”
Şehirdeki yaşamın karmaşıklığına yapılan atıflara rağmen; beğeni, hayranlık ve ayrı kalındığında özlem uyandıran bir şehir olduğunun anlatıldığı tanımların birkaçı şu şekilde sıralanabilir:
“Şehirlerin şehridir İstanbul.” (yazar-oyuncu)
“Yine de güzelsin! dediğim şehir İstanbul.” (ressam tablo restoratörü)
“İstanbul, bir kentin kokusunu duymak için en güzel yerlerden biri.” (yazar)
“İstanbul hayat öpücüğümdür.” (yazar ve şair)
“İstanbul sevdiğim, âşık olduğum kadın gibidir.” (sanat galerisi yöneticisi)
“Köylerden oluşan çok büyük bir metropol İstanbul.” (akademisyen)
“İstanbul; karmaşık, heyecanlı, her an bir atraksiyonu olan şehir.” (ressam)
“Büyük, karışık bir şehir.” (ressam)
“Dönüp dolaşıp özleyerek geleceğim şehir İstanbul.” (mimar)
“Hayallerin ötesinde bir şehirdir, İstanbul “gelecek” demektir.” (Üsküdar belediyesi kent yöneticisi)
“Sürpriz yumurta gibi, hediye paketi gibi bir şehir, içinden ne çıkacağı belli olmayan.”(genel sanat yönetmeni)
“Artık kaçmak istediğim yer.” (seramik sanatçısı)
İstanbul özelinde yapılan bu çalışmadaki çemberi genişletecek olursak, yaşadığınız şehri bir cümleye sığdırmamız istense cümlenizin ne olur?






















Bu mini araştırmada, ben de yaşamadığım ve pek bilmediğim İstanbul için söylenmiş en ilginç sözlerden birini hatırlatmak isterdim: Şiirimizin büyük üstadlarından Yahya Kemal BEYATLI’nın en güzel şiirleri İstanbul üzerinedir. Kitaplarından birinin adı da “Aziz İstanbul”dur. İşte bu şairimiz, milletvekili olur ve zorunlu olarak yılın belirli dönemlerini, TBMM’sinin olduğu başkent Ankara’da geçirir. İstanbul’da döndüğünde sorarlar kendisine: “Ankara’nın neyini sevdiniz?” Üstadın cevabı şöyle olmuştur: “İstanbul’a dönüşünü!”
Güzel anekdotu paylaştığınız için teşekkür ederim Mustafa Bey. İstanbul çok şey çeşitli duygu, çokça sıfat, biçok iltifat hakeden/barındıran bir şehir. Her birimiz için ayrı şeyler ifade ediyor belki… Ancak çok veçheli ve güzel bir şehir olduğu hepimizin malumu… Tekrar teşekkür ederim yorumunuzla katkıda bulunduğunuz için.