Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlanğıcım ben…
GECEYİ SEYREDERKEN…
__________________Kelimeler asla yeterli değildir duyguları anlatmak için, ne mutluluklar ne de acılar için.
Onun için asla anlatmak istediğimi belki de ömrümün sonuna kadar anlatamayacağım. Sırf bu yüzden hep eksik kalacak içinde anlatamadığım şeylerin sancısı.
Söylenmemiş bir söz, gidilmemiş bir şehir, tutulmamış bir kalem, yazılmamış mektup gibi eksik ve histerik.
Düşünmesem, üzülmesem, sevmesem, diyorum. Ama bir yerlerde düşünüyorlar, üzüyorlar ve sevmiyorlar. Varlığımı esaretleri sanıyorlar.
Fakat ben her şeye rağmen yine de Yaratandan dolayı yaratılanı seviyor ve dahi ömür ağacımın dalından son nefes toprağa düşene dek yaratılanları sevmeye devam edeceğim…
Geceyi seyrediyorum, bir sessiz bir sessiz, halbuki maviydi biraz önce neden şimdi zifiri karanlık. içine çekiyor beni, tutup çekesim var aniden karanlığı yorgan gibi üzerime, başımı gömmeliyim zifiri karanlığa, görmemek için kötü düşünceleri söyleyen kötü uzun dilleri. Bak gördün mü gözlerim yine Kocaman Bir Gün Bitti… Akşam oldu, gece oldu ve ben yine buralarda sesiz ama sona doğru sessizliğin sesini dinliyorum…
Toprak kokusu var havada yağmurda yağmadı ama. Nasıl da kokuyor, çekiyorum içime derin bir nefes alarak, enfiye gibi, yatasım geliyor üstüne, üstüme kara zindanın karasını örterek.
Hayat bir tren yolculuğu gibidir. Duraklar var, bazen indiğin bazen bindiğin. Belki bu yüzden geç kalmışlık hissi, sanki asıl binmen gereken treni kaçırmışsın yanlış trende yolculuk yapıyormuş gibi… Beynimin bana oynadığı bir oyun olabilir mi tüm bunlar?
Ne de olsa ne yaşıyorsan zihninde yaşıyorsun.
Bekliyorsun doğru zamanı. Belki yanlış duraktasın boşuna bekledin bunca zaman. Direniyorum. Aslında tam olarak neye karşı direndiğimi bilmiyorum. İnsan acizdir bunu bilmeme rağmen direniyorum. Sana bağışlanan bir dünya var; madem geldik bir kere, insan sonuna kadar direnmelidir. Belki yaşamak direnmektir. Ayakta dimdik durabilmektir, beklemektir, gitmektir, kalmaktır…
Direnebildiğim kadar varım. Var olduğum kadar yaşarım. Yaşadığım sürece sevebilirim. Sevebildiğim kadar mutluyum. Mutluluğun olduğu yerde mutsuzluk da vardır. Eğer ki o mutsuzluk benimse; ben o mutsuzluğu da severim, paylaşmam hiç kimseyle.
Amacım yok. Bıraktım kendimi böyle kalayım. İyi olmaya çalışmam, kötülük de yapmam. Mükemmel değilim istesem de olamam. Niye olayım ki etrafta kendini dost gösteren o kadar çok mükemmel insan varken. Bir başkasının bahçesinde çiçek olmaktansa yaprak olup rüzgârda savrulmayı tercih ederim. İnsan nasıl özgür olabilir başka türlü? Dost görünenlerin bahçesine çiçek olup onları bahar havasına sokmak için kendi özgürlüğümü feda etmeye değmezmiş. Gördüm ki onların su içmeye ihtiyaçları yok. Su ihtiyaçlarını kendi kendilerine gideriyorlar.
Neyse dost dediklerim; her şeye anlam yüklemekten kurtulduğum zaman hafifleyecek bu yürek. Neden yaşadığım her şeyi anlamlandırmaya çalışıyorum ki ben? Tabii bu benim mutsuz olduğum anlamına gelmiyor. Hem mutlu olmak dediğin nedir ki şu satırları yazmak bile mutlu olmak için yeter de artar bile________________________________…
Hoş kalın, hoşça kalın, hep dostça kalın…
Haziran 2015
#öskurşun#