Bu gün anneler günü sarılacak mısın annene, virüs diyor ki “Annene sarılma..” Karın sarılma dese sarılmazsın… Beni neden dinlemiyorsun… Ben karından daha deliyim, bak beni de dinle. Şiirler yazdın karına “İbibikler öter ötmez ordayım…” Bak ben de şiir yazdırırım sana beni hafife alma…
Virüs diyor ki “camiye gitme…” Gittin mi gençlik yıllarında… Senin içini okuyor bu virüs değilse gelir miydi… Sözünü dinleteceğini bilmese gelir miydi… Sen tarlaya gittin camiye gitmedin hatırla ve tevbe et diye gelmiş bu virüs… Nasuh Tevben ne mi?.. Ölünceye kadar itikafa gireceksin hem de cami de… Kimi kandırıyorsun… Camiye gitmediğine sanki çok mu üzüldün evinde bir odanı “İtikaf odası mı yaptın bu ramazanda…”
Virüs diyor ki “haca gitme umreye gitme…” Allah da aynı şeyi söylüyor… Hep nefsini dinledin bir kere de Allahı dinle… Helak olan kavimler sana hiç ders vermiyor mu?
Annem Annem…
Bir çocuk görsem anne kucağında
Der ona bakışlarım:
Anne ne demektir
Düşündün mü hiç?
Anneler şu dünyada tek cennettir çocukları için
Sen de ararsın bir gün
Rüyalarımda aradım ağladım her gün
Nerdesin annem annem
Denizdi gönlünün derinliği
Toprak oldun
Bulut oldun annem
Hastalansam alnımda
Bahar rüzgârı gibi
Annemin elleri
Anneler pınar hayatın çöllerinde
Karanlıklarıma güneşti annem…
Bir fidandım
Bahar oldu annem
Rüzgârı serin
Gurbete giderken bir o ağlardı ardımdan
Anne ağlayan göz
Oğul oğul diye
Derdimden haberdar olan
Derdimi işiten kulak olmuş annem
Annem annem der ağlarsın sen de
Annem annem dedim ağladım
Sarılırdın boynuma gurbetten dönüşümde annem
Kavak yelleri biriktirmişti kolların
Gönlündeki gece gündüz olurdu
Yüzündeki kış bahar
Geçerdi dizinin ağrısı başının ağrısı.
Gönlünde yıldızlar
Yüzünde papatyalar
Türlü yemekler hazırlayan ellerin mutlu…
Sadece doğuran değil onlar
Uyutan büyüten
Eğiten bir melek
Cennet annelerin ayakları altında
Uykularını feda ettin
Uyuttun büyüttün beni annem
Gönlünün söküğünü kim dikecek yoksa annen
Önüme seccade koydun
Rahle koydun annem
Annem annem
Bir köylü kadındın annem
Bir kahraman kadındın
Hüznü kaldırırdı ellerin tarlalarda
Ekmeğimizin ferhatı oldun annem …
Kardan yorgan gibi pancar tarlasında hüzün…
Tarlalar yemiş annem ömrünü.
Ak sütü şefkatli dizi
Çocukları için gecesi – gündüzü
Cefakar kadındın annem.
Bilir misin
Anneler vurunca iki can birden acır
Anneler ölünce iki can birden ölür…
Annem öldü
Ninnileri kaldı damarlarımda sevgi gibi
Annem annem
Senin fotoğrafının olduğu yer bana gurbet olmaz
Senin mezarın şimdi gönlümde sen hiç ölmedin
Anneler ölmezmiş anladım
Dünyayı sevdim sen gördün diye
Toprağı sevdim
Senin ayak izlerin vardı
Ağaçları kuşları sevdim
Seninle dost ağaçları
Annem öldü biliyorum
Eski alışkanlık işte
Her bayram uzat elini ilk öpülecek el senin anne derim
Elimi tut anne derim
Yanında olmak istedim
Şimdi bana öldü annen diyorlar
İçim der hep:
Anneler ölmez ki ,çocukları ölmeden…
Anneler ölmez çocukları ölmeden
Tarlaya giderdin annem
Sarmaşık çiçeği nereye tutunsun
Her yer güneşsiz…
Evler dört duvar olurdu sen olmayınca
Ben annemin sarmaşığıyım
Fidana sarılır sarmaşıklar
Çiçek açmak için
Annelere sarılır çocuklar
Güneşe koşmak için
Annem annem
Kuşların da yüreğinde annelik var
Köylü kadındın annem
Rızık kar altına saklanırdı bazen
Kar üstünde titreyen serçeler
Bir de kar üstünde sen
Gurbet dönüşlerimde yolda karşılardı annem
Gurbete düşerse çocukları
Yollara düşer anneler
Derde düşerse çocukları
Dertlere düşer anneler
Ateş düşmesin annelerin yüreğine
Ben ne anneler gördüm
Ateş düşmüş yüreğine
Sönmek bilmiyor
Çocukları için ateşlerde yanan anneler
Gurbetten köyüme dönüşümde
Haberimi alıp yoluma düşerdi annem
En çok anne özlenir gurbette
Bu dünyanın cenneti anneler
Dizinde uyunur
Dizinde ağlanır
Oku dedi okudum
İnsanları sev dedi sevdim…
Razı oldumu benden annem
Razı olsun benden annem
Dünyalar benim olurdu o mutlu olunca…
Ben anladım en tatlı ses anne sesi
En şirin yüz annelerde
Ne güneşte ne ayda…
Ben ay çiçeğiyim yönüm anneme…





















