Hani birlikte olacaktık. Can pazarında önceliklerimize saygı duyulacaktı!
Böyle bir zaman diliminde siyasetin değil bilimin akilleriyle hareket edilmesi gerekmez mi. Oğlumdan gelen bir telefonla, sokağa çıkma yasağı geldiğini öğrendim. Hemen eşime ekmek alır mısın dedim. Niye ekmek almaya çıkanlara bu kadar tepki verildi. Ev de stok yaptığım ekmeğim yok. Yarın fırın açık mı değil mi emin değilim. Belki de güvenim kalmadı.
Günlerdir maske dağıtıyoruz denildi. Verilen internet adresine kayıt yaptırdık. Ne gelen var ne giden. Maskeler satılmayacak ücretsiz marketler verecek denildi. Aslı çıkmadı. Maskesiz gezmek yasak denilerek alamayanlara cezalar kesildi.
Maddi yardım var diyorlar. Yardıma gerçek anlamda muhtaç kişiler hiçbir şekilde alamadıklarını ifade ediyorlar.
Yaş sınırı getiriliyor. İşverende işçi de mağdur. İş kurdan para verilecek denildi. Para alan var mı belirsiz. Cumartesi/Pazar sokağa çıkma yasağı getirdiniz. Sayın Bakanımız toplumun zekâ ve eğitim düzeyini düşünmeden ani kararla açıklama yaptı.
*Büyükşehir Yerel yönetimleri bu haberi televizyonlardan duydu. Koordinasyon kurulması gerekirdi.
*Önce yasak açıklandı.20 dakika sonra hangi yerlerin açık olacağı duyuruldu. Kararla birlikte öncelikle duyurmalıydı.
*Duyuru zamanlaması ve saatinin iyi analiz edilmesi gerekiyordu.
Panikleyen halkı suçlamaktan vazgeçin! Panik, Karamsarlık, Kıtlık korkusu, Ölüm korkusu.
Düşünün ki eşinize, ortağınıza, arkadaşınıza güvenmeden yaşadığınızı. Paranoyak olursunuz. Halk kime güveneceğini bilemez hale geldi. İnsanoğlu, Devletine güvenmek ister; Ülkesinde kul ya da müşteri değil, vatandaş olmak ister; Halkın ayrı ayrı ihtiyaçları var. Bu ihtiyaçlarını karşılayacak sözleri duyduklarında memnun olurlar. Ancak bu ihtiyaçlar karşılanma konusunda çelişebildiği gibi, alınacak tedbirlerin tatmin ve ikna edici olması Devlete olan güveni sorgular.
Alınan kararların halkın mutluluğu için alındığını göstermek, kısacası ‘doğru önderlik’ yapabilmek gerekir. Bizleri yönetecek kişileri; Virajlı ve zorlu yollarda bunları aşabilecek, ülke yönetimini becereceklerine inandıkları için seçeriz. Pandemi durumunda yönetenlerin iyi saptayıp, ona göre strateji oluşturmaları gerekir. Reel bir strateji saptanamaz ve ona göre hareket edilemezse, fırtınanın önünde savrulmaya mahkûm oluruz. O fırtınanın attığı yerde ise halkın güveni azalır.
Ve…
İnsanları Korona değil bu zihniyet yok eder…



















Söz konusu halkımızın sağlığı, ihtiyaçlarının böyle bir zamanda karşılanması, sosyal devletin görev ve sorumluluğunu yerine getirmesi olmalı iken hala devlet içinde devlet olmaz gerekçesiyle büyükşehir belediyelerini kendinden uzaklaştırma çabasında olan bir devlete nasıl güveneceksiniz?