Organ Bağışı Vahim Bir Hata başlıklı video konuşmam çok ses getirdi ve büyük bir tartışma başlatı. Yorumcuların hemen hemen hepsi meseleye son derece sağduyulu ve bilinçli yaklaşmaları beni çok sevindirdi. Bu aynı zamanda benim ne kadar doğru bir iş yaptığımın kanıtıdır. Birkaç farklı görüşün ortaya çıkması sadece bilgisizlikten değil bilinçli ve kasıtlı olduğuna inanıyorum. Bu yöntem ezelden beri Masonların ve onlara hizmet edenlerin metodudur. Bunlar daha da ileri giderseler hiç şaşırmayın.
Bu yazımda size Organ Bağışıyla ilgili daha önce bahsetmediğim konuları gündeme taşıyacağım.
Almanya’nın Tübingen Üniversitesi’nde Nörobilim Uzmanı Nils Birbaumer beyin ölümüyle ile ilgili Alman Südkurier (27.09.2018) gazetesi’nde yaptığı açıklamada çok önemli bilgiler veriyor.
“Eylem beyin ölümünün belirlenmesi ile başlar. Yasaya göre, beyin fonksiyonlarının tamamen durduğu anlamına gelir. Ancak beyin ölümü teşhisini koymak kolay değildir. Şüphesiz tanı koyabilmek için EEG (beynin elektriksel aktivitesini kaydeden elektroensefalo) artık herhangi bir titreşim ve düşük frekanslı voltaj kaymaları göstermeyecekse kesin teşhis konulur. Ve bu da dört ila sekiz hafta boyunca sürer.“
Ayrıca Almanya da 2011 de organ bağışı için yeni bir düzenlemeyle ilgili tartışmalar sırasında, Stuttgart‘a kardiyolog olarak çalışan Dr. Paolo Bavastro, mümkün olan en dar limitler dahilinde bir rıza çözümü istedi. Bavastro beyin ölümü bir kişinin ölmediğini, ancak ciddi bir şekilde hasta ve ölmekte olan bir kişi olduğunu söyledi. Bu nedenle, hiçbir organı çıkarılmamalıdır dedi.
Dr. Bavastro Stuttgart’ın bir hastanesinde başhekim olarak görev yapıyor. Yıllar önce hamile bir kadına beyin ölümü teşhisi konulmuş. Bu nedenle hamileliğini 84 gün boyunca hastahanede sürdürmüş, çocuğu sezaryen ile dünyaya gelmiştir. Dr. Bavastro göre, “Beyin ölümü insan ölümü değildir!”
Şimdi olay bu kadar açık ve netken neden hala bu cinayet sürdürülüyor? Harvard şarlatanların beyin ölümü tanısını koymalarının tek bir nedeni vardır. Yapılan vahşi cinayetin organ naklini yapan doktorların yasal olarak muaf kalmalarıdır. Bu konuda maalesef bütün dünyayı kandırmışlar. Beni en çok üzen olay, bu alçakların bizim diyanetimizi düpedüz kandırmaları… Diyanet bu vahim hatasından dönmek zorundadır. Yoksa bunun vebalini nasıl ödeyecek?
Organ mafyasından bahsetmeyeceğim. Bu konuda genel bir kanı var. Ancak aşağıda 2016 da Rus basınında Almanca yazılmış çok uzun bir yazı okudum. Almanca bilenlerin okumasını önemle rica ediyorum. Tüyler ürpetici.
Youtube sayfamda ya “senin de organa ihtiyacın olursa böyle mi düşünürsün” diye sorular var. Benim asla ihtiyacım olmaz, çünkü ben böyle birşey istemem. Ne organ veririm, ne de alırım. Allah takdir eder. Tedbiri bizim almamız gerek. Herşeyden önce beslenmeyle ilgili bilinçli hareket etmemiz gerek. Bir insan sürekli sigara içerse, alkol alırsa, abur cubur yemek yerse; tabiri caizse “Fast food” yemekleri dışarıdan yerse bütün hastalıklara davetiye çıkarır. Ayrıca hayvansal ürünleri yiyen her kim olursa olsun er veya geç %95 kansere yakalanma riski vardır. Bayanlarda meme kanseri erkeklerde prostat kanseri… Bu konu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. İleride daha detaylı değinirim. Buna birde çevre ve doğa kirliliğini eklersek sağlıklı yaşamak adeta imkansızlaşmıştır.
Kaynaklar:
https://www.suedkurier.de/ueberregional/wissenschaft/Auch-Hirntote-bekommen-eine-Narkose;art1350069,9907857
https://www.deutschlandfunkkultur.de/der-hirntod-ist-nicht-der-tod-des-menschen.954.de.html?dram:article_id=146438
file:///C:/Users/SONY/Documents/Bücher%20als%20PDF/Organewahn.pdf
https://www.fit4russland.com/wirtschaft/1716-griechische-fischer-behaupten-fluechtlingen-wurden-in-der-tuerkei-die-organe-ausgeweidet-und-die-koerper-in-neutrale-gewaesser-entsorgt

















