“Şeriat tarikat yoldur varana, marifet hakikat andan içeru… Hakikatle çatışan şeriat yürürlükten kaldırmak hakikat adına bir kulluktur… Hz Ademden beri nesih – mensuh var. Bu sünnetullahtır. Son peygamberden sonrada kıyamete kadar nesih mensuh yapılır. Sıddıkları ve akıllıları görevlendirmiş bu işe Allah, Kur’an “Sıddıklarla beraber ol der… Yani icma ve kıyas ilahi dinin delili… Kur’an akla da büyük önem göstermiş yani bu nesih-mensuh görevi akıllıların işi…
Hakikate var… Hz. Mevlana, şeriat, tarikat, marifet ve hakikat arasındaki farkı soran bir öğrencisine; “Karşı medresede rahlelerine eğilmiş ders çalışan dört kişi var. Sen git bunların hepsinin ensesine bir şamar at sonra gel sana anlatayım” diye buyurur.
Öğrenci gider, birincinin ensesine bir tokat akşeder. Tokadı yiyen derhal ayağa kalkıp arkasını döner ve daha kuvvetli bir tokatla Hz. Mevlana’nın öğrencisini yere yıkar. Bu kez ikincisine tokat atar. O da derhal ayağa kalkar ve elini kaldırır. Ancak tam tokadı atacakken vazgeçip yerine oturur. Üçüncü tokadı yeyince, şöyle bir kafasını çevirip baktıktan sonra çalışmasına devam eder. Dördüncü ise, tokadı yemesine rağmen hiç oralı bile olmaz.
Bunun üzerine öğrenci durumu Mevlana Hazretleri’ne anlatır. Mevlana Hazretleri şöyle buyurur;” Birinci şeriat kapısını geçememiş biri idi. Şeriatta kısasa kısas olduğu için, tokadı yeyince kalktı, aynısını sana iade etti. İkinci, tarikat kapısındadır. Tokadı yeyince tam iade edecekti ki, tarikat öğretisinde verdiği söz aklına geldi; “Sana kötülük yapana bile iyilik yap” Onun için döndü, oturdu.
Üçüncüsü marifet kapısına kadar gelmişti. İyinin ve kötünün tek Yaradan’dan geldiğini bildiği için, Yaradan bu kötülüğe hangi iblisi alet etti diye, merakından şöyle bir dönüp baktı. Dördüncü, hakikat kapısını da geçmiştir. İyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu ve aynı olduğunu bildiği için, dönüp bakmadı bile!..”
Bizi “BİT’AT “diyerek aldattılar… En güzel çözümün hakkıdır yürürlükte olmak… Çünkü Allah’ın sıfatıdır ADL. Adaletsizliktir en güzel çözüme yürürlük hakkı tanımamak… Mesela mevlit okumak bit’at dediler halkımız kur’anın manasını bilmiyor mevlit ve ilahilerle öğrenecekti ona da bit’at dediler…
En güzel çözümü arayanları susturdular… Akıllıları susturdular nas var diye ve nas yoksa nas uydurdular… Ve sıddıkları susturdular… Sen hadisi ayeti nasıl yürürlükten kaldırırsın dediler… Mesela et kemirilerek yenilmeliymiş… Çatal bıçak kullanılamazmış… Hırsızın eli kesilmeli dediler pasta çalan çocuğun da eli kesilmeliymiş… Hafifleticeleri görmezden geldiler…
İnsanımızın hakikate varma imkanını mezhepçilik ve tarikatçılık ile yani mezhep korumacılığı ile engellediler… Mezhep bir eczanedir. Hz Ademe gelen şeriatte bir eczaneydi ama onların bir çoğu yürürlükten kalktı
Hakikatin önündeki engelli kaldırın… Müslümanım diyen Müslümana benzemez oldu… Yapmamız gereken iki şey şu: Bit’at demeyi terk et. Nesih-mensuh yapma yetkisini sıddıklara ve akıllılara verelim
Hz. Adem’e gelen sahifelere ekleme yapıldı ve ilahi kitap son halini kur’anla aldı. İhtilafları azaltacağım diye eklenene bit’at deme
Mezhepler tarikatlar tarih boyunca kaynaştılar ama halifeler mezhebi ayrılık haline dönüştürdüler. Savaşa neden mezhepler değil. Hakikate varan yolda ki bir engel de idarecilerdir.
Hz ademden kıyamete kadar nesih geçicidir. Medine devri Mekke devrinin neshidir. Mekke devri tekrar yaşana bilir. Ademin devri de… Yani eski eczaneye dönülmeli yine. Hiçbir peygamberin şeriatı kıyamete kadar terk edilmez. Geçicidir nesihler, mensuh tekrar yürürlüğe getirilmeli devir değişince…
Hakikatin önündeki engelleri temizliyelim… Hak geldi batıl zayi oldu… Yürürlükte olma hakkı güzel çözümündür… Ayet hadis icma kıyas geçici nesh edilir. Nesh geçicidir. Mensuhun tekrar geri getirilmek hakkıdır.devri geri gelmişse… Her çözüm devrinde güzel çözümdür. Mesela cariyelik kaldırıldı, ıslahı kabildi çünkü peygamberimize gelen şeriat cariyeliği ıslahla yetindi…
Hakikatin önündeki engelleri kaldıralım… Ehl-isünnet şia ve mutezile arasında önemsiz konularda ihtilaf var. Sen hangi dindensin ehl-i sünnete veya şiaya veya Mutezileye sınırsız saldıran… Kur’ana bu saldırın
Göçsek Aşkın Sahiline Gönlüm Artık
“şeriat tarikat yoldur varana
Marifet hakikat andan içeru” denilmiş
Yaş kırk bu bahar bitmeden
Göçsek aşkın sahiline gönlüm artık
Gelmedi mi vakti
Yaş kırk oldu
Şu güneşin batışına bak
Seni görmekten utanmış güneş
Bak güneşin doğuşuna
Kırgın sana..
Göçsek aşkın sahiline gönlüm artık
Geç kaldın
Yaş kırk oldu
Göçsek aşkın sahiline gönlüm artık
Kaldık dağ başında sanki
Göçsek aşkın sahiline gönlüm artık
Günaydın ışık ve deniz kardeşim sürgündesin
Günaydın tembel seccadem
Günaydın şaşkın şadırvan…
Bir ağaçtan daha sahipsizsin gönlüm
Şimdi göç zamanı
Yaş kırk oldu
Bir göç zamanı
Kuşlar gibi
Göçelim biz de aşkın sahiline
Çalsa o saat
Göçsek aşkın sahiline gönlüm artık





















