Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Pazar, Aralık 7, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Mehmet Salih ÖZALP

Nasıl Müslüman Olduk?

Mehmet Salih Özalp Yazar Mehmet Salih Özalp
21 Nisan 2019
Mehmet Salih ÖZALP
2
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Erdoğan Aydın “Nasıl Müslüman Olduk?” diye soruyor. Kitabının özeti şudur; Araplar geldi, bizi kılıçtan geçirdi, başka çaremiz kalmamıştı ve Müslüman olduk. Başarılı bir öncü olan Kuteybe bin Müslim de bu işin başını çekiyordu. Burada zorla Müslüman olan millet Türklerdir güya.
Kürtler de böyle Müslüman olmuş, diyor. Onları da İkinci Halife Hz. Ömer’in komutanları kılıçtan geçirmiş. Farslar da böyle Müslüman olmuşlar. Onlara İslam kılıç zoruyla kabul ettirilmiş.
Bu iddiaları Fars, Türk ve son zamanlarda Kürt milliyetçileri (!) ha bire dile getiriyorlar.
Şimdi bu iddiaları ve iddialardaki temel noktaları değerlendirelim.
Doğrusu “Arap” kavramını kabul edemeyiz. Arap dediği kişiler Hz. Peygamber’e inanmış çekirdek kitledir, bunlara sahabe deniyor. Bu sahabeler arasında Arap olmayanlar vardı. Salman-ı Farisî, Suheyb-i Rûmî, Ceban el-Kûrdî ve Bilal-i Habeşi, bunların hiçbiri Arap değildi. Yeni bir ideal için yola çıkan bu isimler, bir Arap olan Hz. Muhammed’in etrafında toplanmıştılar.
Araplar dediği bu kitlenin, diğer milletlerin dini ile ya da dili ile uğraşan bir ideolojileri yoktu. Üstelik bu insanlar kendi toplumlarının dinsizleriydiler. Atalarının (yani Arapların) milli dinine savaş açmıştılar. Onlar gerekirse babaları ve kardeşleriyle çarpışmaktan kaçınmıyordu. Eğer mesele kılıçsa önce Arapları, kendi kavimlerini kılıç zoruyla İslam’a döndürdüler. Oysa Arap halkı da gönüllü iman etmişti. İslam Medine’ye ve Mekke’ye kan dökülmeden girdi. Savaşlardan önce İslam’ın girmediği ev kalmamıştı. Ama Müslümanlar artık iktidar sahibiydiler. Düşman iktidarlarla savaşmak zorundaydılar. İlk savaşları kendi toplumlarını yönetenlere karşı oldu. Arapların yüzyıllardır taptıkları putları kırdılar, önce kendi putlarını yıktı bu insanlar.
Sasani ve Bizans İmparatorları kendi dinleri dışında kalan dinleri yasaklamıştılar. Sasani Başrahibi Kartir bir beyanname ile Zerdüştilik dışında kalan tüm dinleri sapkın ilan etmişti. Behram Gur, başta Mani’yi, sonra Manicileri Zerdüşti olsunlar diye kılıçtan geçiriyordu. Oysa Türkler de bir dönem Mani’yi kabul ediyordu. Son dönemde toplum o kadar yozlaştı ki Başrahip Mazdek devrim yapmak zorunda kaldı. Mazdek bir süre sonra öldürüldü, Mazdekiler kaçtılar. Demem o ki ne Kürtler, ne Farslar, ne de Türkler eski dinlerini sürdürmek istiyordu. Yeni bir öğreti peşindeydiler. Çünkü Zerdüştilik tahrif edilmişti. Kralların resmi dini olmuştu. Halkın yaktığı ateş ile kralların yaktığı ateş farklıydı, askerlerin farklı, Mubezlerin farklıydı.
Kürtlere, Farslara ya da Türklere savaş açılmamıştı. Savaş, bu toplumları yöneten zorba ve sapık krallara açılmıştı. Kadisiye Savaşında sahabelerin sayısı 10.000 civarında iken, Sasani ordusu gelişmiş techizatla donatılmış 100.000 askerden fazlaydı. Baldırı çıplak bugünkü Irak’a ilerleyen sahabeler, nasıl oldu da kılıç zoruyla geldiler? Belli ki askerler bile artık savaşmak istemiyordu, savaş isteyen krallardı. Sasani ordusu Bizans ordusuyla savaşıyordu, onların dengi Araplar değildi, o zamanlar Araplar adamdan bile sayılmıyordu. Yemen’e atadıkları bir Vali ile tüm Arabistan’ı yöneten bu imparatorluk, Arapların zoruyla mı Müslüman oldular? Bu şakayı anladık. Peki, Yemen Valisi Bazan, kendi iradesiyle Hz. Peygamber’e iman etmişti, ortada bir zorluk olsaydı, Sasani halkları Arabistan’ı yerle bir edecek güçteydiler. Ama öyle olmadı.
İslam’dan önce Türklerin birlikte iş yaptığı uygarlık İran’dı. İran’dan etkileniyor ve bilgeliği onlardan alıyordular. Dini kavramlar bile Zerdüştilik üzerinden gelmiştir. En önemli ibadet olan namaz, İrani bir kavramdır. Araplar namaz demezler, salât derler. Zerdüştilikte “beş vakit namaz” (namaz-ı penci gâh) kavramı vardır. O güne kadar Ortadoğu halklarının din hafızası Zerdüştiliktir. Ama İslam yeni kavramlar ve yeni bir bakış açısıyla gelince, Zerdüştiliğin bu öğreti karşısında dayanacak gücü yoktu.
Saraylı Türkler Maniciliği bir dönem kabul etse de, Manicilik topluma hitap eden bir din değildi. En basiti Mani, “evlenmeyin” diyordu. Mazdek ise bugün bile uygulanması mümkün olmayan ütopik bir toplum modeli geliştirmişti.
Tek alternatif İslam’dı. Üstelik Zerdüşt, Hz. Muhammed’in yaşadığı yüzyıldan bin yıl önce (MÖ 6. yy.) “Bin yıl sonra bir kurtarıcı çıkacak.” demişti. Mani, bu kurtarıcı benim, diyordu. Tutmadı… İncil ve Tevrat’ta, kısaca bugün “Beklenen Mehdi” inancı gibi, o gün de “Beklenen Peygamber” inancı dolaşıyordu.
Savaş, iktidarlar arasında olur. İstisnalar genel kaideleri bozmazlar. Bir orman yeşil ise, gidip sararan bir ağacı zoomlamak bu “orman yeşildir” kaidesini bozmaz. Irkçı yazarlar, tarih kitaplarındaki bir örneği zoomlayıp, barış yoluyla yayılan İslam’ı yanlış anlatıyorlar. İslam bu topraklara gönderilen âlimler yoluyla yerleşti. Hatta bazen hiç savaş olmadan seyyahlar ve tüccarlar dolaşırdı. Savaş, son raunt sahnesidir. Bir nevi zamanın ruhunu inkâr eden yöneticilere açılan savaştır. İslam’da bu Fetih terimiyle ifade edilir. Zamanın ruhudur fetih. Rastgele savaşlar ise işgaldir ve işgal ile yayılan bir yönetim orada derin izler bırakmaz. Oysa sahabelerin ayak bastıkları tüm topraklar bugün hala İslam ile anılıyorlar.
Ortadoğu’da yayılan İslam öğretisi dört millet için bir nimetti. Sasanilerin edebiyatı Pehlevicedir. Türklerin ve Arapların kayda değer bilgi ve edebiyatı yoktu. Kürtlerin de. Hatta en zayıfı Kürtler sayılıdır. 10. yy. Fars, Kürt, Türk ve Arapların yeniden dirilişidir. Bu milletlerin edebiyatı yazıya geçiyor. Tarihe damga vuracak edebiyatçılar, bilim adamlar ve filozoflar yetişiyor. Mistisizm gelişiyor. Zaten mistisizm zirve noktadır, bir milletin mistisizmi gelişmişse, o millet her şeyi yaşamış demektir. Bu dört millet uzun süre dünyaya hükmettiler. İslam bu dört bir milletin anlaşmasını, birlikte hareket etmesini sağladı.
Velhasıl: “Aqil taca zêrîn e, li serê herkesê/î nîne.” (Akıl altın bir ? taçtır, herkesin başında bulunmaz.)

Paylaş
Etiketler: Akıl altın bir taçtırAraplarındört milletFarskürttürk
Önceki Yazı

ERDOĞAN; “Ekonomide Bir Sıkıntı Yok”

Sonraki Yazı

Köylere mi Göçelim?..

Mehmet Salih Özalp

Mehmet Salih Özalp

İlişkili Yazılar

Hristiyanlığın Kurucusu: Saint Paul/Pavlus (Tarsuslu Saul)
Din ve Ahlak

Hristiyanlığın Kurucusu: Saint Paul/Pavlus (Tarsuslu Saul)

30 Aralık 2023
5.1k
Çocuk Gelişimi

Çağdaş Dünyanın “Çocuk Tanımı” ve “Çıkmazları”

21 Temmuz 2022
5k
Edebiyat & Sanat

Temel Alfabeler

21 Haziran 2022
5k
Mehmet Salih ÖZALP

Türk Tarihi Üzerine Notlar

16 Haziran 2022
5k
Sonraki Yazı

Köylere mi Göçelim?..

Yorumlar 2

  1. Mustafa Kemal ÖZGÜRSOY says:
    7 yıl önce

    İncik ve Tevrat ta da din savaşları yanı sıra, kral ve zenginlerin kendi aralarında da iktidar anlaşmazlıkları olmuş, savaşmış ve bazen dini savunanlar galip gelmiş, bazen de Rabbin sözlerine karşı gelenler kazanmış. Günümüze kadar bu savaşlar sürmüş gelmiş. Eski kitaplarda, Yasa da, emirlere hep savaş kelimesi geçiyor. Şimdi Türkiye’de bile din kavgasını zaman zaman kaşıyanlar var. Sanırım ilelebet de olacaktır.

  2. Mehmet Salih ÖZALP says:
    7 yıl önce

    Savaşın hiç bitmeyeceği bir gerçektir. Çünkü savaşmak için çok neden var; iktidar, güç, sermaye, sömürü vs… Ama barışmak için bu kadar çok neden yok. Bu nedenler şunlar; vicdan, ahlak, eşitlik, adalet, özgür irade, insanlık vs…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Biz Ne Güne Duruyoruz Burada

Angarya Değil Bu İş

07 Aralık 2025
Göz Gördü Gönül Katlanmadı

Eller Taşın Altında

07 Aralık 2025
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap