İşte bir kitap…
Altın kemerli Çardak Güreşi Ağası Ramazan Güven’in ‘önsöz’ünü kaleme alarak Dahi Yayıncılık’ta yayımladığı yapıtın “sunuş“ yazısı, kitabın içeriği ile ilgili bilgi vermektedir. İçselleştirerek birlikte okuyalım.
2014 yılında Kırkpınar’a katılan güreşçi sayısı 1.700’lerde iken, 
2015’te bu sayı 1.924’e ulaşmıştır. İnanıyorum ki 2016’da 2.000 pehlivanın üzerinde olacaktır.
Tarih ikincileri değil, birincileri yazar ve onu kendine mal eder. Her gün, her boya yeni güreşçiler katılırken Türkiye’nin tek başpehlivanı vardır. Bu da çabayla, çalışmayla olur.
Buna en iyi örnek aslan ile ceylan öyküsüdür.
“Her sabah Afrika’da bir ceylan uyanır. Kafasındaki tek düşünce; en hızlı koşan aslandan daha hızlı koşabilmek, yoksa aslan tarafından yenilecektir.
Her sabah Afrika’da bir aslan uyanır. Kafasındaki tek düşünce; en yavaş koşan ceylandan daha hızlı koşabilmek, yoksa açlıktan ölecektir.
Aslan da olsanız, ceylan da olsanız; güneş doğduğunda dünden daha hızlı koşuyor olmanız gerektiğidir. Aksi takdirde ertesi gün olmayacaktır. Aslansanız ve en yavaş koşan ceylanı dün yakalamışsanız ve bugün bir ceylan daha yakalamak istiyorsunuz, en yavaş ceylan bugün sizden daha hızlıdır. O halde düne göre bugün hızınızı artırmanız gerekmektedir.
Ceylansanız ve henüz aslan sizi yakalamamışsa bugün dünden daha hızlı olmalısınız.
Çünkü aslanın hedefinde siz olabilirsiniz. Hayat koşuşturmasında devam edebilmenin tek koşulu var: Dünden daha hızlı koşmak…”
Demek ki ayakta kalmak ve lider olmak, dünden daha iyi olmakla başarılır.
Devlet olarak her şeyin en büyüğünü yapmak gibi bir tutkumuz var. En büyük havaalanını biz yaparız, en büyük köprüyü biz yaparız. Ne yazık ki küçük bir cep telefonunu yapamayız. Bilim ve teknikte neredeyiz? Bilgiçlik taslıyoruz ama yeterince okumuyoruz. Mevlânâ der ki: “Ben babadan, oğlum da benden ileri olacak ki gelişme olsun.”
Katıra sormuşlar: “Sen çok güçlüsün, dayanıklısın, yorulmuyorsun, tam bir pehlivansın. Kimlerden olursun, soyun sopun kim?” Katır, sakince cevap vermiş: “At dayım olur.” Yaptığımız her işin iyi tarafını öne çıkarırız, yapamadıklarımızı değil… Yanlışlarımızı da ortaya koyup üzerinde tartışabilmeliyiz.
Gerçeklere ve belgelere dayanan kitap hazırlamak için emek ve çaba gerekir. Araştırma yaparak kitap hazırlamak; güç, yorucu ve sıkıntılıdır. Elbette ki “kitap gibi kitap”, kaliteyi de beraberinde getirir.
Güreş ortamında büyüyen, güreş diyarından gelen, dünün yağlı güreş pehlivanı, şimdilerin Maarif Müfettişi İsmail YILMAZ; deneyim ve gözlemlerini, belgelerle ve doğru bilgilerle donatarak çalışmasını “Cumhuriyet Dönemi KIRKPINAR GÜREŞLERİ Dualı Çayır’ın 90 Yılı” adıyla kitaplaştırmıştır.
Araştırmalara, iddia-ispatlara dayalı adı geçen kitapta; 1924-2014 yılları arasındaki Cumhuriyet Dönemi Kırkpınar Başpehlivanları, pehlivanların hayat hikâyeleri, kimin kimle güreşmiş olduğu, gerçeğin ötesindeki güreş tefrikaları ve merak edilen diğer konular titizlikle sayfalarda işlenmiştir. Kitabın yazarını kutluyorum ve çalışmalarının sürmesini diliyorum.
Güreşe ilgi duyanların bu kitabı okumalarını öneriyorum. Yazarın değerlendirmesiyle yazımı sonlandırmak istiyorum: “Türk insanı var olduğu sürece Kırkpınar kültürünün güçlenerek yaşamaya devam edeceğini tahmin etmek zor değildir.”
Ramazan Güven
280. – 281. ve 282.
Çardak Güreş Ağası
