Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ülkü TAŞLIOVA

Bir Ananın Bin Balası

Ülkü TAŞLIOVA Yazar Ülkü TAŞLIOVA
22 Kasım 2018
Ülkü TAŞLIOVA
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Şehitlerimiz gök kubbemizin sönmeyen yıldızları, cennetin kapılarıdır.  Huzurlarına vardığımda bambaşka duygularla selamlıyorum onları. Bazen Sakarya’ dan bir mermi, bazen Çanakkale’ den bir şarapnel, bazen Allahuekber dağlarından tipi, bazen Yemen’ den veba, bazen de Dumlupınar’dan, Kocatepe’den coşkulu gümbür gümbür bir akış, “Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’ dir İleri.”, bazen de  hüzünlü bir şiir doluyor gönlüme. Ruhumun arka fonunda ise gurudan kabaran göğsüm var.

Hani, Mehmet Akif diyor ya!

…

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i…

Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

“Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın.

…

Tam da öyle!

Ankara’ nın askeri cebeci şehitliğinden bahsediyorum.  Bu vatanın sancağıdır, onurudur, şanı şerefidir orası. Tıpkı dünyanın birçok yerinde olan Türk şehitlikleri gibi…  Sık sık ziyaret ettiğim bu müstesna yer, her defasında benim kalbime derin dokunur. Kimi zaman onur, kimi zaman minnet, kimi zaman sızı, kimi zaman keder yüklenirim.  Her bir ismi gördüğümde bin bir duygu kuşatır benliğimi.

Bağrımı delip geçer kabir kitabeleri.

Vatan nedir? Al bayrak nedir? Toprak nedir orada, o muhteşem mekânda cevap buluyor.  Bu soruyu sorana ve soruyu sormayana orayı göstermeli. Konuşmadan, anlatmadan, tanıtmadan göstermeli. Oradakilerle baş başa bırakarak çekip gitmeli.

Bu satırları yazarken gözlerimin önünden çocukluğumun resmi bayramları geçiyor. Kars’ ın ayazında omuzlarında silahlarıyla, beyaz tozluklu adımlarıyla, taş döşenmiş caddelerinde değil de o çocuk kalbimde yürürlerdi sanki. Önde ATATÜRK yanında Kazım Karabekir Elleri selamda, gözleri ufukta, başları dik geçerlerdi hayallerimden. Boğazım düğüm düğüm olur, gururdan ağlardım. Elimdeki küçük kâğıt bayrağı deli gibi sallardım onlara. Doyamazdım o vakur, mağrur, cesur hallerine. Bir gün bende asker olacağım derdim. Vatanım için çalışacağım, alın teri akıtacağım diye düşler kurardım.

Hani bizim bir türkümüz de der ya; (Kars türküsü)

Asker olup vatana hizmet eylerem men

Çağrılmadan asker olup giderem men

Giderem gurbet ele yar sene kurban olaram

Kurban olum vatana, vatanım hoştur mene

Onu candan sevirem

…

O zaman da böyle düşünürdüm, bu zaman da böyle düşünüyorum. “Vatana kurban olum men.” diyorum bütün vatan perverler,  bütün analar gibi. Hele de vatanın bağrında yatan oğlu, eşi, kardeşi, babası varsa. Vatan artık oğul, kardeş, baba olmuştur onlara. Al bayrak, pak alın olmuş yücelmiştir göklere.

Ölüm mü, Yaşam mı bu? Yahut ölüm yaşamın neresinde gizli?

Bir ananın evladı kendisinden 130 yaş büyük olabilir mi? Ya da bir ananın yüzlerce oğlu olur mu dersiniz?  Ben tereddüt, mübalağa etmeden olur diyorum.  Üstelik andolsun gördüm onu.  Orta boylu, kırklı yaşlarda olan bir ana evlatlarını ziyarete geldiğinde ben oradaydım.

O şefkatli sesi duyduğumda ona taraf döndüm. Göğsünü gererek iki yana açtığı kollarını gördüğümde, sustu bütün evren bir sessizlik çöktü kâinata. Bir ıslık yayıldı boşluğa gönül melodisi gibi. Hüzünlü akan bir damla gözyaşı gibi. Ben ise manzara karşısında bütün ağırlıklarımdan sıyrılarak rüzgârda savrulan toz zerresi oluverdim. Ne söyleyecek söz düşündüm ne de başımı çevirecek başka bir yön aradım.

O, durdurulmuş film karesi gibi öylece kalıverdi göz bebeklerimde. Kutlu kabirlere giden yolun başında kollarını olanca gücüyle iki yana açmış, uzun kahverengi pardesösü, rüzgârda uçuşan kenarı oyalı yazmasıyla “Ben geldim oğullarım. Ben geldim aslanlarım. Ben geldim yiğitlerim.  Cumanız mübarek, kabriniz nurlu olsun.”  diye feryat ediyordu.  Yüreği göğsünün kafesinden fırlayacak gibiydi.

Sanki kabristan genişledi,  bir anda ağaçlar terennümle geri çekildi, yol verdi ona.

Tam karşısında güller ve al bayrakla bezeli şanlı kabirlerden Kazım Karabekir, Eşref Bitlis, Hulusi Sayın, İsmail Selen, Fahir Işık, Bahtiyar Aydın ve onca üst subay, subay, ast subay, asker şehitlerimiz Resmi kıyafetleriyle dim dik durmuş, onu karşılıyordu. Dalgalanan bayrakların gölgesinde hüzünlü bir huzurla “Buyur ana.” Dermiş gibi.

Gökyüzünü delecek gibi duran yeşil yapraklı çeşitli çamlar altında o gözümde kocaman bir dev oldu.  Sonra sonbaharın serin esintisi dokundu yüzüme. Daldan düşen birkaç sarı yaprak uçuştu ayakucumda. O ise birkaç kelimeyle bitirmişti bütün sözleri. Durdurmuştu zamanı. Ne koşacak yer vardı, ne de tutunacak dal.  Eğri büğrü sözcükler, askıda kalan duygular değildi onun dudaklarından dökülen. O sessizliğin şahitliğinde, şehitlikte özel bir hayat yaşıyordu. Kiminin fark etmediği, göremediği o zaman aralığında kocaman bir dünya doğurmanın sancısını yaşıyordu.

Sözlerinde sadece duygu değil, tam gerçekler vardı. İçten, samimi, hakikat olan her şey vardı. Tarih vardı, acı sızı, umut vardı. Vatan vardı, toprak vardı, yurt vardı.  Sadece söyledikleri değil, söyleyemedikleri de vardı dilinde. Hani söz küçüldükçe anlam büyür ya, işte tam öyleydi. Yoğun, ağır, güçlü hali o incecik bedeninde nasılda soylu duruyordu.

Anlamlar üstünde durmadan, kelimelerin kenarından sıyrılıp geçeriz çoğu zaman. Oysa ne derinlikler saklanır onlarda. Hele de hal dillinde nice hazineler yatıyor. Iskaladığımız zamanlarda kaçırdıklarımızı yaş kemale varınca daha iyi anlıyoruz. İşte o vakit hayıflanıyorum.

Hep şikâyet eder, ama çoğu zaman adım atmadığımız konulardan biridir kaybolan komşuluk ilişkileri.  Ruhu, emeği, anlamı olan bu gül kokan güzel yerin birde komşuluklarını gördüm.  Duasını bitiren bir hanım karşı kabirde dua eden hanıma soruyor, “Fatma Hanım geçen hafta göremedim sizi nasılsınız.”  Diğeri elindeki Yasin kitabını kapattıktan sonra onu cevaplıyor. Anlıyorum ki onlar birbirinin duygularını en iyi bilen iki yaralı yürek. İki gururlu ana. Onları seyredince gözyaşım akmaya hicap ediyor. Sonra şehitlerinin kitabelerini okşayıp öpüyorlar. İstemeden şahit olduğum bu haller karşısında bir şey, bir nefes düğümleniyor boğazıma.  Bağrımı yakan acı dilimi susturuyor, göz pınarımı kurutuyor. Boynumu büküp susuyorum. Onlar, oradakiler yanı şehitlikteki komşuluğun muhtaçlığı bambaşka.

Bin bir minnetle ziyaretimi bitirerek dönme vaktim geldiğinde içime ayrılık acısı çöker her defasında. Az daha kalabilmek için adımlarımı yavaşlatır, oyalanırım aralarında.  Benliğim yüreğime esir olur. Gözyaşım gönlüme akar. Mahzun olurum. Kapıdan çıkmadan son kez dönüp arkama baktığımda büyük milletimi, şanlı tarihimi görürüm. Şahlanır kanım. Aklıma Sokrates’ in asırlar önce de aynı olan düzen için “Sorgulanmamış yaşam, yaşam değildir” dediği sözü geliyor, ne güzel bir söylem. Az da olsa yaşamak için soruyorum, sorguluyorum şu an, ben ne yaşadım? Ne kadar yaşadım? Sahi ben yaşadım mı? Ya onlar…

 21.11.2018

Bahçelievler/ANKARA

Paylaş
Önceki Yazı

Grip Aşıları Bağışıklığı Bozuyor, Daha Çok Hasta Ediyor

Sonraki Yazı

Dev Firmalar İşbirliği İçin Bursa’ya Geliyor

Ülkü TAŞLIOVA

Ülkü TAŞLIOVA

İlişkili Yazılar

Kervan
Edebiyat

Kervan

04 Aralık 2023
5k
Ben Büyüttüm Seni
Şiir

Ben Büyüttüm Seni

04 Kasım 2023
5k
Hiç
Öykü Tefrikaları

Hiç

26 Ekim 2023
5k
Damgalı Deli Çoban
Öykü Tefrikaları

Damgalı Deli Çoban

06 Ekim 2023
5k
Sonraki Yazı

Dev Firmalar İşbirliği İçin Bursa’ya Geliyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap