Ben öğretmenin. İyiyi güzeli doğruyu öğretmek görevim. Makam ve yaş farkı gözetmeksizin (gerektiğinde) uyarmak da görevim. Çünkü biz öğretmenler, yeni neslin bizim eserimiz olacağının bilincinin ötesinde, yetişkinlerin hatalarından da kendimizi sorumlu görürüz. Deriz ki; öğrenen öğrenemediyse, öğreten öğretememiştir.
Bu görev bilincinin yükümlülüğü altında DERİM Kİ; EY İNSAOĞLU:
* Küçümseyerek, büyüyemezsin!.
* Korkutarak, korkularından kurtulamazsın!.
* İhtiraslarını sürekli büyüterek, tatmin noktasına ulaşamazsın!.
İhtirası bir kez beslemişsen, peşinden yetişmen imkansızdır.
* İhtiraslarını frenleyemez isen, gün gelir altında ezilirsin!.
* Öfke, sahibinin aczidir. İlk huzursuz edeceği kişi de sahibidir.
* Eleştiriyi kendisine hak gören kişi, eleştirilmeyi de karşı tarafa hak olarak veriyor olmalıdır!.
* Hakaret öfke ve aczin piçidir. Piç ile yola çıkan âbâd olmaz!.
* Hakaret, cevap değil, piçle dostluktur. İnsani erdemler arasında bu yoktur.
* Hakaretin çirkefi karşıya ulaşmadan öncelikle sahibini kirletir!.
* Öfke, ihtiras, egoizm, insan ruhunun en tehlikeli kanserojenleridir. Kemoterapisi, sevgi, saygı, hoşgörü ve mütevazîliktir.
EY ADEMOĞLU….
Ben; “Verilenlerin bir kaç maddesinden bile gerekli ders ve ilhamı çıkarabilen kişi, devamını kendisi de getirir” diyor, sözlerime ara veriyorum…
Ancak; bunlardan hala bir ders çıkarmayıp devam edenlere de daha sert söylemlerle uyarma görevimi ve hakkımı da saklı tutuyorum.
Sevgi ve saygılarımla….
23 Haziran 2018
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci
mehmethalilarik@gmail.com




















