Okuması yazması yoktu Nine’min. O Nazım’ın tanımına tam uyandı: “Topraktan öğrenip, kitapsız bilen.
Her olaya uygun bir mesel mi bilirdi, kendisi mi uydururdu bilemiyorum. Ama söyledikleri cuk oturturdu yerine.
Bugünlere kalabilseydi rahmetli, bunca malzeme bolluğunda ne deyişler bulur, ne ‘kıssadan hisseler’ üretirdi!…
Erdoğan’ın iki vaadini duyunca aklıma geliverdi Nine’mden yıllar önce duyduğum mesel.
*Arap hurma ağacına çıkarken her daim vaadlerde bulunurmuş Tanrı’ya… Metrelerce uzanan zorlu bir tırmanışa Tanrı kolaylık sağlasın diyeymiş bu vaadler.
– Koyun kurbanı hak!… diye başlayan vaadler az veya yetersiz bulunuyor olmalı ki, giderek büyütülürmüş vaad. Vaade sınır tanımayan Arap, işi deveye kadar yükseltir, sayıyı da giderek artırırmış:
– Üç deve kurbanı hak!… Beş deve kurbanı hak!…
Arap hurma ağacındaki işini bitirip salimen inip ayakları yere değince gökyüzüne şöyle bir bakıp getirirmiş sözünün sonunu:
– Kurban Mafiş!…
*
Çocuk aklımla sormuştum Nine’me:
– Nine “mafiş ne demek?”
Ninemim bir yumruk uzatırken “nah” dediğini duydum da; yumruktaki parmakların aldığı şekli ve parmakların yerini göremedim.
*
Erdoğan’ın vaadleri mi?
1- 100.000 gence tatilde asgari ücretli iş imkanı…
2- OHAL’in kaldırılması…
Ama bir şartla… SEÇİMDEN SONRA!…
***
Ah be Ninem!… Vebali varsa senin!…
14 Haziran 2018
Mehmet Halil Arık
Emekli eğitimci (DENİZLİ)
mehmethalilarik@gmail.com




















