İnsan rızasının hilafına, zorla kabul ettirilerek elde etme eylem ve söylemine dayatma diyoruz. Kısaca; rıza alınmadan sizden istenen şey…
Bir dayatma örneği; “Abdülhamit’i cihan padişahı olarak kabul edeceksin”
Bu ve buna benzer dayatmalar, 24 saat, 24 televizyondan simgesel şiddet olarak dayatılıyor.
Abdülhamit’, ülke insanına, sanki bir değerler bütünüymüş gibi dayatılıyor.
Aslında elde etmek istedikleri; Abdülhamit’i bir insanlık değeri olarak vermekten ziyade, Cumhuriyet değerleriyle savaşmak.
Asıl dayatma, Cumhuriyet değerlerine karşı ve çağdaş değerlere karşı yürütülüyor.
Siyasal İslam, kendine ait her değeri, her hususu dayatarak yol almak istiyor.
Her dayatmayı bir başka dayatma takip ediyor. Her dayatma kendilerinde bir korku doğuruyor. Bir başka dayatmayla bu korkuyu ertelediklerini düşünüyorlar.
Açılım Sürecini dayattılar. FETO ile yaptıkları ortaklığı bize dayattılar.
Suriye’ye terör ihracını bize dayattılar. Mülteci ithalini bize dayattılar.
Dış siyasette, Amerikancılığı dayattılar. BOB eş başkanlığını dayattılar. Şimdi de bunun tam tersini dayatıyorlar ki, bir tek eleştirilemeyecek dayatma bu…
Muhaliflere hain diyerek, muhalefeti susturmayı dayattılar.
Dayatarak yol aldıklarını görünce, daha fazla dayatmaya başladılar.
Dayatacak bir yer kalmıştı, sermaye açığımızı, teknoloji açığımızı kapattığımız, borç aldığımız ülkeler.
Vadesi gelmiş 220 milyar doları, toplam 650 milyar dolar dış borcu, hiç düşünmeksizin, alacaklılara da, dayatabilecek miyiz?
Ya borç almayacaksın, kendi tasarrufların kadar yatırım yapacaksın, ya da borç aldığın ülkelerle geçinmeyi becereceksin!
Alacaklılara dayatma, ülke içindeki muhaliflere dayatmaya benzemez.
15 yılda, borç vericilere, öyle bağımlı hale gelmişiz ki, onlar 7-8 ay borç vermese, camilerdeki din görevlilerinin maaşını ödeyemeyiz.
Borç vermezlerse vermesinler diyebilirsiniz. Türk Lirası basarak maaşları ödeyebiliriz. Böyle bir enflasyonu artırıcı tedbire gidebilirsiniz.
Ama dışa bağımlı hale getirdiğiniz sanayinin çarkları nasıl dönecek?
Sanayinin çarları, dayatmayla dönmez.
O zaman Abdülhamit’i kabul ettirseniz ne olacak, ettirmeseniz ne olacak?
En son Anaya Değişikliği için EVET’i dayatıyorsunuz. Futbolcu ve futbol yöneticilerine evet dedirtebilirsiniz. Sporu siyasetle harmanlayabilirsiniz. Lakin spor biter siyaset vıcık vıcık olur.
Camiye, kışlaya siyaset sokulmaz derlerdi.
Borç paralarla stadyumlar yaptınız. Gelen seyirciler, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz deyince, seyirciye kendi siyasetinizi dayattınız. Statlar seyircisiz kaldı.
Dayata dayata dayanacağınız kimse kalmayacak.
Bülent Esinoğlu
bulentesinoglu@gmail.com
