Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar M. Burhan HEDBİ

Birbirlerine Güvenmeyen Bireylerden ‘Ümmet’ Olur mu?

M. Burhan HEDBİ Yazar M. Burhan HEDBİ
18 Aralık 2015
M. Burhan HEDBİ
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Hazreti Ömer’in (r.a) hilafeti döneminde gerçekleşen ve konumuzu tüm detaylarıyla açıklığa kavuşturacağına inandığım bir olayı aktarmak istiyorum.

“Bir gün Hz. Ömer sahabeler ile bir meclisle oturuyorlarken, karşıdan üç kişinin gelmekte olduğunu gördüler. Bu gelen kimseler bir delikanlıyı yakalayıp ellerinden sıkıca tutmuş getiriyorlar. Sahabelerin dikkatli bakışları arasında bu üç kişi, yakaladıkları gençle berber gelip Hz. Ömer’in huzurunda durdular.

Hz. Ömer sordu: Söyleyin bakalım, bu delikanlının ne suçu var da, böyle sıkıca tutup buraya getirdiniz?

Bu üç delikanlıdan biri söz alıp meseleyi anlatmaya başladı: Ya Ömer! Bu genç bizim babamızı öldürdü. Biz de hükmün tatbik edilmesi için huzurunuza geldik. Şimdi bunun için ne yapmak lazım geliyorsa onun yapılmasını sizden istiyoruz.

Hazreti Ömer o gence: Bunların dediklerini duydun. Söylenenler doğru mu? Eğer doğruysa senin söyleyeceklerin nelerdir? dedi. O genç bu söylenenlere itiraz etmedi. Bunların doğru söylediklerini ancak kendisinin de bazı söyleyecekleri olduğunu belirterek, izin aldıktan sonra konuşmaya başladı:

Ya Emirel Müminin! Ben buraların yabancısıyım. Medine civarına geldiğimde atım hurma dallarına uzandı; yemeye çalışırken ağacın dallarını kırdı. Buna mani olmak için derhal atımın olduğu tarafa koştum. İşte o anda karşıdan yaşlı bir adam bana karşı bağırarak geldi, iyice yaklaştıktan sonra hiçbir şey demeden ve sormadan, bir şey söylememe fırsat bulamadan, elindeki büyükçe taşı atıma hızla vurdu ve takdiri ilâhî at düşüp öldü. Atımı çok severdim, ondan başka da binitim yoktu ve o yaşlı adam atımı bir hiç uğruna öldürmüştü. Dayanamadım, ben de onun ata vurduğu taşı alıp kendisine fırlattım. Fakat bir de baktım ki, takdiri ilâhî adamcağızın eceli gelmiş olacak ki o da öldü. Tabii ki bu duruma çok üzüldüm. Azıcık bir öfke sebebiyle bir adamın ölümüne sebep olmuştum, Hemen bu yaşlı adamın kim olduğunu araştırdım, ailesini buldum çocuklarına durumu uygun bir dille anlattım. İşte durum bundan ibaret!

Şayet ben o anda kaçmak isteseydim, kolayca kaçardım; ama ben Allah’a ve ahiret gününe inanmış bir kimseyim. Cezam ne ise onu dünyada çekmeye razıyım, ilâhi adalet ne ise tatbik edilsin ve hak yerini bulsun.

Babaları ölen gençler kısas yapılmasını istiyorlardı; karar verildi. Genç bu hüküm karşısında hiç itiraz etmedi. Hükme rıza gösterdi yalnız bir ricası vardı. Buraya ziyaret maksadıyla geldiği ve böyle bir şeyin de başına geleceğini bilemediği için mutlaka halletmesi gereken bir işi vardı ve dedi ki:

‘Benim bakımıyla ilgilendiğim bir yetim var. Onun bana teslim edilmiş olan altınlarını bahçemde bir yere gömdüm. Bu altınlar o yetimin geleceği… Onların yerini de benden başka kimse bilmiyor. Eğer bana üç gün müsaade ederseniz, gider onların yerini o yetime bildirir gelirim.’

Hz. Ömer bunun üzerine dedi ki: Şu anda sana nasıl müsaade edebiliriz ki? Zira sen bir suçlusun, cezan infaz edilecek. Seni serbest bırakmamıza imkân yok. Ancak yerine bir kefil bulabilirsen serbest kalabilirsin.

Genç o civarın yabancısıydı. Bu civarda kimseyi tanımıyordu ki kefil bıraksın. Genç son çare olarak oradaki sahabeyi kiramı süzdü, göz gezdirdi. Acaba kendisine kefil olan çıkar mıydı? Tekrar gözden geçirdi, kalbinin sesine kulak verdi ve orada hazır bulunanlardan birisini göstererek:

Bu zat bana kefil olur; dedi. O zat Ebu Zerri’l Gıfarî’den başkası değildi. Bu sefer Hz. Ömer: Ya Eba Zerr! Ne diyorsun kefilliği kabul ediyor musun? diye sordu. Ebu Zerr cevap verdi: Bu delikanlıya kefil oluyorum! Böylece genci serbest bıraktılar.

Aradan iki gün geçti ve üçüncü gün oldu, ama ortalarda ne gelen vardı ne de giden… Bu sefer ölen adamın çocukları Ebu Zerri Gıfarî’ye ‘Ya Eba Zerr! Kefil olduğun adam hala ortalarda görünmüyor. Kim olduğunu bilmediğin bir kimseye kefil oldun? Adam bir kere ölümden kurtuldu, bir daha geri gelir mi? Şayet o gelmezse hüküm sana tatbik edilecek’ diyerek sitem ediyorlardı. Ebu Zerr ise; daha üç gün dolmadı. Eğer üç gün dolar, genç de geri gelmezse hüküm ne ise bana tatbik ediniz. Ben kefil oldum ve sözümdeyim diyordu.

Hz. Ömer: Ya Eba Zerr! Kefil olan o genç eğer vermiş olduğumuz sürede gelmezse, zamanı gelince emri ilahiyi tatbik eder ve kısas hükmünü geciktirmeden uygularım! diyordu. Eshab-ı kiramı bir üzüntü kaplamıştı; zira o genç gerçekten de gelmeyecek olursa, kefil olduğu için kısas Ebu Zerr’e yapılacaktı.

Vakit de bir hayli ilerlemiş gün batmaya az kalmıştı. Bu arada ashabı kiram babası öldürülen gençlere diyet teklifinde bulundular. Çünkü o koskoca Ebu Zerr’in idam edilmesini asla istemiyorlardı. Fakat onlar kısasta diretiyorlardı. Bu olayı duymayan kalmamıştı. Medine çalkalanıyordu. Herkes üzüntü içindeydi.

Vakit ilerliyor neredeyse gün batacaktı. Heyecan had safhaya varmış herkes neticenin ne olacağını merak etmeye başlamıştı. İşte bu esnada Medine’nin girişinden bir adam olanca kuvvetiyle koşarak gelmeye çalışıyordu. Her tarafı perişan, kan ter içinde gelen bu adam, o gençten başkası değildi. Birçokları adeta sevinç çığlığı attılar. Ölmeye koşan bir adam için belki de ilk defa böylesine seviniliyordu. O genç hemen Hz. Ömer’in huzuruna çıktı ve teslim oldu.

‘Hamd olsun ki verdiğim sözde durdum. Ya Emirel Müminin! Artık hükmü İnfaz edebilirsin! Ben hazırım’ dedi genç.

Orada bulunanlar hayretler içerisinde böyle bir olaya şahit olmuşlardı. Bu gencin kendisinden tamamen ümit kesildiği bir sırada koşarcasına ölüme gelmesi onları tarifi imkânsız bir taaccüp ve hayranlık içerisinde bırakmıştı. Herkes takdirle şöyle diyordu:

Mümin dediğin böyle olmalı, ucunda ölüm bile olsa sözünde durmalı.

Hz. Ömer gence ‘kurtulmuştun seni getiren ne oldu’ diye sorar.

Genç, ‘Mümin olan sözünde durur, ahdine vefa gösterir. Geldiğime hayret ediyorsunuz. Elbette gelecektim! Ben, Dünyada ahde vefa kalmadı, peygamberin ümmeti sözünde durmuyor’ sözünü söyletir miyim? dedi.

Bu arada Ebu Zerr’ın tanımadığı bir adama canı pahasına kefil olması da son derece hayret verici bir olaydı. Ona da bu genci tanıyıp tanımadığım ve nasıl böyle bir kefilliği kabul ettiğini sordu Hz. Ömer. Ebu Zerr, hayır bu genci tanımıyordum. Lakin bu olay duyulur da çaresiz kalmış bir kimsenin işini görmemek, üstelik bana güvendiği halde onu yüzüstü bırakmak doğru muydu? Hem, ben bu teklifi kabul etmeyip ‘Bu dünyada fazilet diye bir şey kalmamış, peygamberin ümmeti birbirine güvenmiyor bir hale gelmiş’ dedirtir miyim? dedi.

Gerçekten de son derece duygusal bir ortam oluşmuştu. Bu olaylar ve sözler gözlerinin önünde cereyan eden öldürülen adamın çocukları da yumuşamış, duygulanmış ve merhamete gelmişlerdi. Bunun üzerine onlar da davalarından vazgeçerek kısas istemediklerini söylediler. Onlara neden bundan vazgeçtiniz diye soruldu.

Onlar biz de; ‘Dünyada insanlık kalmadı, Peygamberin ümmetinin üzerine öyle bir zaman gelmiş birbirilerini affetmiyorlar’ dedirtmeyiz dediler.

Bu muhteşem tablo, orada bulunan herkesi son derece duygulandırmıştı. Herkes üzüntüden kurtulmuş hüzün, yerini tarifi imkânsız bir sevince bırakmıştı. Helalleştiler, kucaklaştılar. Böylece arkalarında insanlığa bir ibret levhası bıraktılar. Emin olan bir peygamberin ümmeti olarak bizler de bir birimizi güvenmeliyiz.”

Ne muhteşem bir ümmet, anlayış ve insanlık tablosu! “Öyle bir zaman gelmiş ki; ‘Peygamberin ümmetinden olanlar birbirine güvenmiyor’ dedirtmem” “Öyle bir zaman gelmiş ki; ‘Peygamberin ümmetinden olanlar birbirlerini affetmiyor’ dedirtmem” Şimdi asrımıza dönüp kendimizi gözden geçirip sorgulayalım. “Emin olan bir Peygamberin ümmeti olarak nerden nereye?”

Evet, günümüze dönersek, bugün kim kime güvenebilir(!) Emin olan bir Peygamberin ümmetinden olan bizler, birbirimize ne kadar güvenebiliyor ve kefil olabiliyoruz.

Bir mü‘minin sözü başka bir teminat veya kefil gerektiriyorsa, o mü‘minin iman algısında bir yanlış, islamı yaşama noktasında bir problem vardır(!)

Böylesi bir anlayışa sahip olan bireylerden oluşan toplumda da birbirinden büyük problemlerin ard ard çıkması olağanlaşır. Günümüzde de olduğu gibi.

Maalesef öyle bir zaman gelmiş ki Peygamberin ümmetinden olanlar birbirine güvenmiyor(!) Birbirlerine güvenmeyenlerden ‘Ümmet’ olur mu, olmaz mı ‘bilmiyorum’ ama bu ateş çemberinden kurtulmamız için birbirine güvenen ve birbirlerini affedebilen bireylere muhtaç olduğumuzu biliyorum… Birbirine güvenen ve birbirlerini affedebilen bireylerden oluşan bir ümmeti oluşturabilenlere veya bu oluşuma önayak olanlara ne mutlu!

Paylaş
Etiketler: anlayışEbu Zerrhz ömerümmet
Önceki Yazı

Ulusal Güneşimiz Cumhuriyet

Sonraki Yazı

SGK ve Vergide Yeni Teşvik Bekleniyor

M. Burhan HEDBİ

M. Burhan HEDBİ

İlişkili Yazılar

Neyimiz İslâma Göre
Din ve Ahlak

Hay”dan Gelen Ölüm

14 Kasım 2025
5k
Neyimiz İslâma Göre
Genel Eğitim

Bir Bayram Mektebi

05 Haziran 2025
5k
Neyimiz İslâma Göre
Edebiyat

Kim Konuşuyor?

01 Haziran 2025
5k
Neyimiz İslâma Göre
Genel Eğitim

Sıkışmışlık

20 Mayıs 2025
5k
Sonraki Yazı

SGK ve Vergide Yeni Teşvik Bekleniyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap