Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar M. Burhan HEDBİ

Fitne Ateşinin Söndürülmesinde ve Kardeş Kavgasının Bitirilmesinde Ulemanın Rolü ve Sorumluluğu

M. Burhan HEDBİ Yazar M. Burhan HEDBİ
13 Eylül 2015
M. Burhan HEDBİ
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Farkında olmasa da aslında insan kendini arayan bir varlıktır. Son zamanların modern çağında insan, varoluşunu “nasıl, ne kadar, ne zaman” sorularıyla nitelendirirken, “nerden, nereye, neden /niçin” sorularının cevaplarını aramaktan uzaklaşmış ve/veya göz ardı etmiştir. Her bireyin-ulusun kendi kültür dünyasına göre anlamlandırdığı evrenin, ‘kendi’ ekseninden ibaret olduğu kanısı yerleşmiş, tarihsel yaşantısında ötekinin de olabileceği hatta olması gerektiği düşüncesi yadsınmaya başlanmıştır. Hükmetme, egemen olma hırsı; sorgulamayan, içi boşaltılmış, samimiyetten ve maneviyattan uzak, başıboş bir nesil oluşturmayı hedeflenmiştir. İşte bu kerteden sonra insan ailesi olmaları hasebiyle kardeş sayılan insanlar arasında ‘paylaşım ve eşitlik’ eksenli kardeş kavgaları çıkmış ve fitne ateşi alevlenmeye başlamıştır.

Tarihsel varoluşunda “Neden, Nasıl” sorusuyla gelişiminde bir etken aramış olan insanoğlu, bazen peygamberlerin yol göstericiliğinde; varlık nedenine ve evrenin oluşumuna cevaplar alırken, düşünürlerin kuşkucu ve sorgulayıcı tavırlarından ötürü cevaplanması gereken yeni yeni sorularla karşı karşıya kalmıştır.  “Niçin ve niye ” sorularıyla bütünleşmiş olan insanoğluna İslam, sorgulanması gereken “Nerden geliyorsun, nereye gidiyorsun, kimsin, kiminsin” sorularının cevaplarını verdiği gibi tüm yaptıklarının, her söylem ve eyleminin “Kimin için ve Neden” olması gerektiği sorularının cevaplarını da vermiş ve bu cevaplar doğrultusunda bir hayat tarzını yaşamayı da erdemden saymıştır.

İnsan, evrende kapladığı yerden ziyade bu evrende yapması gereken ve yaptığı ‘şey’ oranında değerlidir. Fakat çok az kişi varoluşunu bu açıdan sorguluyor, sorgulayanların çoğu da yanlış sorguluyor ki günümüz bu kadar ‘gelişmişliğine’ rağmen söylemekten ve yazmaktan hayâ ettiğimiz acı ve can yakıcı vahşetler yaşamaktadır. İnsan, kâinatta inşa ve imar ile memur kılınmışken, bu asli görevleri yerine tarihin bazı evrelerinde olduğu gibi günümüzde de neden oldukları yıkımlarla anılmaktadır. İşin vahim yanı ise; bu yıkımlar, neden ve neticelerinin sorgulanması gerekirken, yıkımlar ve failleri, “bu bizdendir, bu bizden değildir-öteki” üzerinden sorgulanmakta ve hakikate ulaştırmaktan uzak olan bu yöntem üzerinden hüküm verilmekte…  Oysa yanlış yapan kişinin kimden olması tepkimizde bir farklılık oluşturmaması gerektiği gibi kendisine yanlış yapılanın kim olduğu da tavrımızda bir fark yaratmamalıdır. Öz ve ego arasında yolculuk!

Egemen olma ve hükmetme hırsı, sorgulamayan, içi boşaltılmış, samimiyetten ve maneviyattan uzak, başıboş bir nesil oluşturmayı hedeflerken; peygamberlerin yol göstericiliğinde; varlık nedenine ve evrenin niçin yaratıldığına cevap(lar) arayan, sorgulayan, hükmetme ve egemenliğin yalnız Allah’a ait olduğunu kavrayarak, zulmün, fitnenin ve dolayısıyla kardeş kavgalarının yegâne kaynağı olan başka egemenliklerin son bulmasına vesile olacak nesil oluşturulmak istenmiştir!

Peygamberimizin (s.a.s) peygamberliği hitam etmesi ile tarih sahnesinde yakılacak bir fitne ateşinin söndürülmesinde ve oluşacak bir kardeş kavgasının bitirilmesi hususunda ulemanın rolü ve sorumluluğu başlamıştır.

İslam, “desinler diye” değil,  maneviyatıyla ruh ve bedenin uyum içinde, varlık ve değerler sisteminde bütünlük olmasını hedeflemiş, huzurlu ve onurlu bir yaşamın ancak bu bütünlüğün oluşmasıyla mümkün olabileceğini insanoğluna hatırlatmıştır. Fakat bu erdemli tavrı oluşturan İslami prensiplerden uzaklaşılınca ve güç nefsin eline verilince, sahip olma, hükmetme gibi şehevi arzular, İslam hükümlerini kendine-çıkarlarına uydurma çaba ve anlayışı oluştu. Bu çarpık anlayış, beraberinde; özünden uzaklaşan insanı, çarpık ve bozuk bir din anlayışını da beraberinde doğurmuştur.

Bu da İslam âlemi dışında kalanların, samimiyetten uzak Müslümanların yaşantısı, inanış ve yaşayıştaki tezatlıkları üzerinden İslam’ı aşağılamalarına, küçümsemelerine ve İslam’ı İslam’ın ruhuna ters düşen kelimelerle yan yana getirmelerine olanak sağlamıştır. Oysa İslam; dil, din, ırk, inanç, milliyet ve statü ayırmaksızın sadece müslümanların değil tüm insanlığın hakkına ve itibarına eşit derecede sahip çıkarken; bireysel hukukun korunmasıyla toplumun hür ve huzurlu bir hayat yaşamasını öngörür.

Halklar/”Kardeşler” arası adalet(sizlik) ve eşit(sizlik).

Müslüman kimliğini tanımlarken kardeşlik ve hukukuna da vurgu yapan İslam, din kardeşliği, zalime karşı mazlumu savunmayı, taraflar arasında adaleti gözetmeyi, birini memnun etmek için diğerini mağdur etmemeyi, barışın tesisi ve süreğenliği için temel koşul saymıştır. Bir tarafın hakkını vermek için başkasını mağdur eden adil değildir.

Sosyal bir varlık olan insanın bulunduğu toplumda güven içinde yaşayabilmesi adaletin sağlanmasıyla mümkün olur. Kuran’ın temel ilkelerinden biriside adalettir. “Allah adaletli olanları sever 49 /9.”  Eşitlik hakka, hak adalete bağlıdır. Adalet kavramında akıl vahye/dine tabi olmalıdır. Adil insan olmak doğru düşünceyle başlar. Fakat adaleti bilmek, adaleti gerçekleştirmek anlamına gelmez. Bilinen, pratiğe geçmediği sürece bir ‘anlam’ ifade etmez. Dinin ilkeleri evrenseldir. Madde ile ruhu, akıl ile kalbi, din ile ahlakı birbirinden ayırma gayretinde olup maneviyatı kısırlaştırmayı hedef edinen kültür, tahammül ve uzlaşısından yoksun, çatışmaya müsait bir nesle gebedir.

          Tarihe baktığımızda güya kendi devletlerini veya iktidarlarını korumak adına kendi kültürlerini ve ‘ırksal menfaatlerini’ İslam dinine karıştıran, sonrasında da bunu ‘dine’ dönüştürenlerin olduğunu görmekteyiz. Oysa bunlar, İslam coğrafyasında öyle büyük bir ateşin yakılmasına olanak sağladılar ki birkaç dönem sonra o ateş, üstün göstermeye ve sözüm ona korumaya çalıştıkları ırklarını da (ırklarından türeyen nesli de) yakmaya başladı.

Fakat o dönemin vicdan ve izan sahibi İslam âlimleri, İslam coğrafyasını yakmaya, çöle çevirmeye, Müslümanları birbirine kırdırarak yok edilmekle karşı karşıya bırakan bu fasit fikirle mücadele ettiler. Gecelerini gündüzlerine kattılar, batıl adet-kültür ve ırkçılıkla kirlenmiş İslam’ın o nezih fikirlerini aslına (Kur’an ve Sünnet) uygun şekilde temyiz eden eserler yazarak; bazı yerlerde kısmen kalsa da bu ateşi kontrol altına almayı başardılar. Ama maalesef bu ateşin birilerince bugünlerde yeniden yakılmak ve harlanmak istendiğini görmekteyiz. Günümüz İslam âlimlerinin de selefleri gibi bir tavır ve duruş sergilemeleri gerekmektedir. Böylesi bir gayret hayati bir önem arz etmektedir.

 Öz kardeşinin kuyusunu kazan ve haklarında “…yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini kaynaştıramazdın 8/63” denilen toplumu; ilahi prensiplerle oluşturduğu bir hukuk ile aralarında kan bağı olmayanları bile kardeş etmeyi başaran bir dinin mensubu olduğunu iddia eden günümüz Müslümanları olan bizler,  yeniden alevlenen kardeş kavgası ve dahi kardeşin kardeşkanını dökmekten geri durmuyor olması konusunda rolümüzün ve sorumluluğumuzun farkında mıyız ve en önemlisi de bu rol ve sorumluluğumuzun gereklerini yerine getiriyor muyuz?

Bu bağlamda bireysel olarak ben, muhtemelen ileride bayağı canımı yakacak çok radikal bir karar aldım; sevgiyi nefrete, affetmeyi intikam almaya tercih eden bir yaşam tarzını seçtim. Sizler nefret ekmekten bıkmıyor ve yorulmuyorsunuz, ben ve benim düşünenler de sevgi ekmekten bıkmayacak ve yorulmayacağız.

{ OHAK-DER YK Başkanı M. Burhan Hedbi }

Paylaş
Etiketler: BitirilmesindeKardeş KavgasınınUlemanın Rolü
Önceki Yazı

Erol Kocağlu ve Erol Kocağlu ve Kültür Mirasımız

Sonraki Yazı

Güneşiniz Bol Olsun

M. Burhan HEDBİ

M. Burhan HEDBİ

İlişkili Yazılar

Neyimiz İslâma Göre
Din ve Ahlak

Hay”dan Gelen Ölüm

14 Kasım 2025
5k
Neyimiz İslâma Göre
Genel Eğitim

Bir Bayram Mektebi

05 Haziran 2025
5k
Neyimiz İslâma Göre
Edebiyat

Kim Konuşuyor?

01 Haziran 2025
5k
Neyimiz İslâma Göre
Genel Eğitim

Sıkışmışlık

20 Mayıs 2025
5k
Sonraki Yazı

Güneşiniz Bol Olsun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap