Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Kemal ÖZER

Türkler, 22. Yüzyılı Göremeyebilir

Kemal ÖZER Yazar Kemal ÖZER
11 Aralık 2009
Kemal ÖZER
5
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Dünya nüfusu azalıyor. Yanlış okumadınız hakikaten dünya nüfusu azal(tıl)ıyor. Bununla beraber Türkiye’nin nüfusu da…

 Dünya nüfusu ile ilgili yaşanan karmaşayı anlayabilmek için Henry Kissenger, Rockefeller Ailesi başta olmak üzere Unesco, Ford Vakfı, Carnegie Vakfı, Cloerance  Gamble (Proctor & Gamble), Jonn Harvey Kellogg, Cleveland Dodge, Winston Chuechill, Maynard Keynes, Lour Arthur Balfour, Julian Huxley gibi kişi ve kurumları yakından tanımak gerekiyor.

Dünyanın yer altı ve yer üstü zenginliklerinin tümünde gözü olan ABD ve son yüzyılda bütünüyle ABD’nin kuklası rolüne bürünen İngiltere’nin dünya nüfusunu kontrol etme planını iyi analiz etmeliyiz.

Dünya nüfusunun istenen seviyenin üstünde olması durumunda ülkeler, kaynaklarını kendi halklarına pay etmek zorunda  kalırlar. Yöneticiler buna yanaşmasa bile halk yöneticilere bunu yapmaya mecbur edebilir.

Sorun tam buradadır. Ülkelerin kaynaklarını daha rahat elde edebilmelerinin yolu nüfusu kontrol altında tutmak ve azaltmaktan geçtiğini çok iyi bilmekteler.

Torun John David Rockefeller, “BM Tarım ve Gıda Organizasyonu 2. McDougall Konferansında “Bana göre nüfus kontrolü günümüzde atom silahlarının kontrolünden sonra ikinci en büyük önceliğimizdir” diyerek özetliyordu, kimin doğum yapacağını kimin yapmayacağını.

En isabetli anlatımla kimin hayatta kalıp kimin öleceğine, kimin doğup kimin doğmayacağına, kimin doğurup kimin doğurmayacağına,  kimin hangi hastalığa yakalanması gerektiğine , kimin ölüp kimin tedavi edilmesi gerektiğine, hangi ırkların yaşamlarına devam edip hangilerinin tarih sahnesinden çekilmesi gerektiğine onlar karar verecekti.

Çünkü onlara göre kendilerine hizmet edenler istisna diğerleri itlaf edilmesi gereken birer sürüden ibaretti…

Bu adı konulmamış ilahlık iddiasının tepki çekmemesi için, yol ve yöntemler gerekecektir. Bunun için 1923’de doğum kontrol teknikleri için çok kapsamlı çalışmalar başlatılır. Doğum kontrolü birçok ülkede yerli taşeronlarla hayata geçirilir. Projenin finansı tüm vergilerden muaf olarak faaliyet gösteren Rockefeller Vakfı’nca sağlanır. Hafızalarımızı yoklarsak hangi büyük koçun, ülkemizde bu faaliyetleri yürüttüğünü görebiliriz.

İlk denemeler, ideal bir deney istasyonuna çevrilen Porto Riko halkı üzerinde yapılır. 1965 yılında Porto Riko’da yapılan bir araştırmada doğum yapma yaşına gelmiş kadınların yüzde 35’inin başarıyla kısırlaştırıldığı görülür.

İkincil hedef Brezilya’dır. 1970’lere gelindiğinde Brezilya hükümetince yapılan araştırmaya göre 14-55 yaş aralığındaki kadınların yüzde 44’ü doğurganlığını kaybetmiştir. Hindistan başta olmak üzere birçok ülkede hiçbir engelleme ile karşılaşılmadan kısırlaştırma faaliyeti halk sağlığı, aşı, yardım vs gibi adlar altında sürdürülür.

ABD’nin gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelere yaptığı yardımlarını(!) dağıtırken artık, nüfusu kontrol edenler ve edemeyenler olmak diyerek üzere iki ana tasnife tabi tutacaktır.

Henry Kissenger’in NSSM200 projesi devreye sokulduğunda gelişmekte olan ve büyük kaynak zenginliğine sahip;  Hindistan, Nijerya, Meksika, Bangladeş, Brezilya, Pakistan, Endonezya, Filipinler, Kolombia, Tayland, Mısır, Etiyopya ve Türkiye gibi 13 ülke hedef tahtasının tam ortasına oturtulurlar.

Projenin hayata geçirilebilmesi için bu ülkelerde sürekli istikrarsızlık politikaları devreye sokulur. Darbeler, suikastlar, terör olayları, ayrılıkçı hareketler birbirini izler. Bu sürede hem kısırlaştırma faaliyeti devreye alınır hem de zengin kaynaklar bir bir sömürülür. Bu durumun adını da “aile planlaması”, “sürdürülebilir kalkınma” ve “seçim özgürlüğü” koyarlar.

Bu faaliyetlerin yürütülmesinde kürtaj teşvik edilir, korunma aletleri dağıtılır, bazı hastalıkları önleme adı altında aşı kampanyaları düzenlenir, sezaryen doğumu teşvik edilir, bazı ülkelerde kadınlar sezaryenle doğuma mecbur edilir ve bu operasyon sırasında kadınlar istekleri dışında tüpleri bağlanır, gıdalara kısırlaştırıcı katkı maddeleri eklenir, genetiği değiştirilmiş ürünler gizliden ve aşikâren tükettirilir, tedavi olmak için satın alınan ilaçlara kısırlaştırıcı içerikler eklenir, teşhis ve güvenlik adı altında geliştirilen aletlerle radyasyona tabi tutulurlar.

Bir soykırım suçlaması ile karşı karşıya kalmamak için her türlü kılıfları da hazırlamışlardır. Bu hedefe ulaşmak için ülke yönetimlerini, siyasetçilerini, bürokrasisini, akademik çevrelerini hatta halklarını da ikna edecek gerekçeleri de boldur.

“Artan nüfus, fakirleştirir. Halk sağlığı tehlikeye düşer. Gelir paylaşımında sorunlar yaşanır. Tarım alanları yetersiz kalacağından gıda krizi çıkar” türü propagandalar… Gerçekte olmadığı halde adına “küresel ısınma” dedikleri yalanlarına, doğadan kendi elleriyle tahrip ettikleri yeterli malzemeleri de vardır.

Netice itibari ile cin şişeden çıkarılmıştır. Şeytani plan gözlerimizin önünde cereyan etmekte  adına da “aile planlaması” denilmekte… En ürkütücü sonuçlardan biri de Brezilya ve ABD’deki Afrika kökenli kadınların yüzde 90’ının kısırlaştırılması… Türkiye’de ise 1970’lerde yüzde 2 seviyelerindeki kısırlık oranı, 2009’a gelindiğinde yüzde 25’lere çıkmış…

Şimdi ise tüm dünyada uygulanacak olan “domuz gribi aşısı” ile benzer bir projenin hayata geçirilmesi mukadderdir. Daha henüz aşısının bulunduğu resmen ilan edilmese bile insan üzerinde bazı deneylere başlandığı haberleri geliyor. Hacca gidecek olanlara bu aşı zorunlu hale getirilmeye çalışılıyor. İkna içinde Haccı yasaklamak gibi haberler yayarak bilinçaltı yönetimi yapılmakta. Bu oyuna ilk gelen ülke ise İran’dır.

Virüsü üretenlerin ellerinde tuttukları anti-virüs, insanlar iyice tedirgin edildikten sonra piyasaya sürülecek ve operasyon bütünüyle hayata geçirilmiş olacaktır.

Aslında yapılan şundan ibaret: Virüsü geliştir, bulaştır, yaygınlaştır, ilacını pazarla, kısırlaştır ve kurtul!

Bütün bunlar size komplo teorisi gibi mi geldi? Merak etmeyin bu bir komplo teorisi değil bütünüyle insanlığa yapılan komplodur. Ölüm uykusundan uyanmazsak gençlerimiz çocuk sahibi olamayacak, orta yaşlılarımız ise torun özlemiyle terki dünya edecekler.

Sahte Mehdilerimiz, ‘kıyamet 21. yy’da kopacak’ kehanetinde bulunsalar da, akledemeyen feraset yoksunlarımız 22. yüzyılda mensubu oldukları ırkın tarih olacağını göremeden terk edecekler dünyayı.

Paylaş
Etiketler: bilimgelecekKONTROLÜnüfussağlıktoplum
Önceki Yazı

T.C.’yi Değiştirme ve Dönüştürme Tahminleri (I)

Sonraki Yazı

Allah Kürt Sorununun Belasını Versin!

Kemal ÖZER

Kemal ÖZER

İlişkili Yazılar

Kemal ÖZER

Hoşça kalın, Allah’a Ismarladık

02 Şubat 2021
5k
Kemal ÖZER

Ya Şimdi Yahut Bir Asır Daha Esarete Devam

17 Ağustos 2020
5k
Kemal ÖZER

‘İlaç’ Savaş ve Suç Ürünüdür

14 Mayıs 2020
5k
Kemal ÖZER

Kemalizm: Türkiye’nin Çıkmaz Sokağı

05 Mayıs 2020
5k
Sonraki Yazı

Human Benchmarking

Yorumlar 5

  1. Halil DAĞ says:
    16 yıl önce

    Bugün kadınlarımız doğuramıyor. Resmen doğuramıyor kim ne derse desin, sağlıktaki yeni yasaların da etkisiyle azıcık sancısı gelen kadınımız kendini kestiriyor biçtiriyor adına da sezeryan diyorlar.
    Ondan sonra ise zaten sezeryan olmuş kadının normal doğum yapması teknik olarak mümkün değil.
    Çocukluğumda bir aşı kampanyası vardı, 1980’lerdi işte. Nerde kız çocuğu var toplayıp aşıladılar, hele köylerde durum facia gibi birşeydi,
    İnsanlar bunun ne aşısı olduğunu bile sormakta acizdi. Ancak yıllar sonra bu aşıların kısırlaştırıcı ve genetik formülasyonu bozucu aşılar olduğu iddia edildi. Ne kadar doğruydu bilemem. Ancak o günlerin yaşıtım kız çocuklarının daha birinci çocuğu doğurma aşamasında hastane kapılarında beklediğini görünce birşeylerin olduğuna imanım kesinleşiyor.

    Bu çerçevede Domuz Gribi Aşısı, senaryonun en büyük halkalarından birisidir.
    Başlangıçta sessiz kalmasına karşın son anda aşı konusunda yan çizmiş olan başbakanımıza her ne kadar siyasetini sevmesem de gelecek nesiller adına ben kendim bir şükran borçluyum.

    Sayın yazar, bu önemli konuyu ele almanız gerçekten isabetli, dilerim savlarınızı bilimsel temellerle destekleyecek başka yazılara da şahit oluruz.
    Selam ve Saygı ile…

  2. Ahmet AY says:
    16 yıl önce

    Yazı oldukça ilginç, dikkat edilmesi gereken konularla akıcı. Bence de daha bilimsel dayanaklarla yeni konular gerek.
    Saygılar.

  3. Emre ÇAKIR says:
    16 yıl önce

    Bu yazıya katılmamak elde değil…

  4. Uğur ÖZALTIN says:
    16 yıl önce

    Çok güzel bir yazı ve çok güzel bir konu kutlarım.

    Bir taraftan insanları kısırlaştırma yolunda uğraşırlarken diğer taraftan kopyalama yöntemini geliştiriyorlar. Bu tezat gibi görünse de aslında bu adamların niyetleri çok bozuk. bu belli

    Kısırlaşmış insanlara zamanla istedikleri özelliklerde sperm ve yumurtalardan döllenmiş çocukları GDO tarzında satacaklar

    İnsanlığın üremesini ele geçirecek planlar yapıyor bu soysuzlar

    İnsanları tamamen makineleştirecekler

  5. Halil DAĞ says:
    16 yıl önce

    İddialar ve izahlar doğrusu bizim için oldukça mantıklı. Ama kendi adıma bilimsel dayanaklara da bu alanda sahip olabilmeyi isterim.
    O yüzden konuya hakim ya da bu alanda araştırması olanlardan yeni yazılar beklediğimizi dile getirmek isterim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap