Bakan da, Başbakanda da olsanız, nihayetinde seçtiğimiz vekilsiniz. Bu nedenle asil olan millet ne derse onu yerine getirmekle mükellefsiniz. Asil olan millet size ne derse onu eksiksiz yerine getireceksiniz. Bunun daha ötesi berisi yok. Geçmişten günümüze kadar ve halen vekil olduğunuzu unutup asil olan millete ahkâm kesmekten asla geri duramadınız.
Milletten aldığınız güç ve desteği, milletin ve memleketin hayrına kullanmak yerine, kendi hayrınıza kullanmaya acımasızca devam etiniz. Oy talep ederken
Melek, oyu alıp güç sahibi olduktan sonrasını söylemeye edebimiz müsaade etmiyor.
Ama her zaman öyle yağma yok.!İşte 07 Haziran 2015 Pazar günü yapılan genel seçimde millet olarak size sandıkta diyeceğimizi dedik.Bundan böyle vekil olan sizlerin değil,asil olan milletin dediği geçerli.Millet ne derse,bundan böyle milletin dediği harfiyen yerine gelecek.
Geçmişten günümüze ve halen bir kaç ay süren seçim süresinde milletin karşısında esas duruşta bekleyip tabiri caiz ise ”dereyi geçene kadar eşeğe dayı deyip” dereyi geçtikten yani oyu aldıktan sonra beş yıl boyunca milleti esas duruşta bekletme dönemi geride kaldı.
Şimdi boş boş laf üretme zamanı değil. Günü saati ve dakikası geldiğinde işe dört elle sıkı sıkıya sarılıp, hükümeti zamanı içinde kurarak icraata başlama ve bekleme odasına alınmış olan hukuku adaleti, huzuru ve güveni yeniden tesis etme zamanıdır.
Milli irade 07 Haziran 2015 Pazar günü sandıkta verdiği % 40.83 oranındaki oyla çok çalışarak yorulanı dinlenme odasına gönderirken,% 25.00+16.33+13.16 oranında toplam 54.49 oy vererek hükümeti kurup bekleme odasına gönderilen anayasayı, hukuku, adaleti, insan haklarını, huzuru ve güveni yeniden tesis ederek cennet vatan ülkemizin dünya ülkeleri nezdinde yerle yeksan edilen itibarını yeniden kazanmasına katkı sağlayın dedi.
Mili iradenin seçtiği vekillerine verdiği tartışma kaldırmaz mesajı ortada. Artık top siz vekillerde. İsterseniz, şimdiye kadar olduğu gibi bundan böylede kendi çıkarlarını düşünenlerin ortaya attıkları kirli senaryolara uyup, memleket ve millet adına risk almak yerine işin kolayını seçerek topu taca atmak suretiyle tarihten silinerek milleti ve devleti ateşe atarsınız.
İsterseniz sandıkta bir araya gelen milli iradenin isteği doğrultusunda milletimiz barış ve huzurun sağlanması için böyle yapmamızı ve davranmamızı emretti diyerek hükümeti kurup, her üçünüzün de ortak talebi olan ülkedeki kutuplaşmayı ortadan kaldırarak bozulan huzur ve güven ortamını sağlayarak bekleme odasında tutulan anayasayı ve hukuku yeniden tesis ederek milli iradeye bağlılığını ispat etmiş olursunuz.
Bütün bu saydıklarımızı kolaylıkla söyler ve yazarken, ülkeyi hak arama bahanesiyle kan gölüne çevirenlerin, ülkenin ve insanların huzuruna sükununa kast edenlerin salıverilerek özgürlüklerine kavuşturulmalarını kast etmediğimizin bilinmesini isteriz. Bu ve benzeri olumsuzluklara karışmış hereksin cezasını gerektiği kadar çekmesini talep ederken,bugüne kadar yaşanan olumsuzlukların bundan böyle yerini huzura ve sükuna bırakmasını anlatmaya çalışıyoruz.
Bu söylediklerimizin anlatıldığı kadar kolay olamayacağı da kaçınılmaz bir gerçek gibi karşımızda dursa da, ama asla olmaz ya da olamaz değil.
Hak arıyorum diye hiçbir insan can almak zorunda değil. Allah’ın yarattığı canlının canını yarattığı kul yada kullar değil,yine Allah alır.Öyleyse yüce Allah’ın indirdiği Kuran-ı Kerimde alenen beyan edildiği üzere “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulun!”
Hucurât suresi (49), 10’cu ayette, Müslümanlar arasında selâmı sabahı kesmeyi, küsmeyi, konuşmamayı gerektiren küçük veya büyük olaylar olabilir. Bunu bir anlamda normal karşılamak gerekir. Ancak normal olmayan, Müslümanların bu tür olaylar sebebiyle birbirleriyle alâkayı uzun süre kesmeleridir.
Mademki Müslümanlar din kardeşidir, o halde uzun süre birbirlerinden kopuk kalamazlar, kalmamalıdırlar. Gerek fert olarak gerekse toplum olarak Müslümanlar arasındaki küskünlüklerin, kırgınlıkların ve düşmanlıkların ortadan kaldırılması, aralarının bulunması öteki Müslümanların görevidir. Kardeşlik bunu gerektirir.
Kardeşler toplumunda kardeşliğin devamından kardeşlerin tamamı sorumludur.
Yüce Allah’ın yarattığı kâinat üzerinde hiç bir şey insandan değerli değildir ve olamaz. İnsan olmadan devlet olmak mümkün olmadığına ve olmayacağına göre Dinde dahil, her şey insan içindir. Yüce Allah insanlar mutlu olsun, barışık olsunlar diye vahiy indirmiştir.
Yüce Allah’ın yarattığı bütün canlılar içerisinde Eşref-i mahlûk olan insan, nimetlerin de en büyüğüne layık görülmüş, aklı, hisleri, yetenekleri ve iradesi ile diğer bütün varlıklardan ayrı tutulmuştur.
Bu şekilde sayısız ihsan ve nimetler bahşedilerek bu aleme gönderilen insanın yani milli iradenin seçtiği vekillerin düşünmesi gerekir: Acaba neden böyledir, kendisinden ne istenmekte, nasıl olması ve ne yapması gerekmektedir. Bunca nimetlere karşılık Rabbinin ondan beklediği nedir?
Bu sorular, akl-ı selim olan her insanın, özellikle Müslüman’ın düşünmesi, cevap araması, bulduğu cevaba göre hayatını şekillendirmesi gereken sorulardır. İşte bütün bu soruların tek cevabı % 54.49 oranında oy alan üç partinin Yüce Allah’ın yarattığı kâinat üzerindeki hiç bir şey insandan değerli değildir ve olamaz şiarıyla bir araya gelerek kuracağınız ve kurmak zorunda olduğunuz güçlü bir hükümetle ülkeyi ve bütün insanları birbiriyle barıştırarak, huzur ve güven içinde yaşamalarına imkân sağlamanızdır.
İşte bu yüzden diyoruz ki,her iki lafın birinde önce insan diyenlere,mademki her şey,her hizmet önemli olan insan içinse, gerisi teferruattır diyor, saygılar sunuyorum.
Ahmet Yenin
Hükümet Ya Kurulacak, Ya da Kurulacak!
