Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Hasan TÜLÜCEOĞLU

Sultan II. Abdülhamit Neden Bıraktı?

Hasan TÜLÜCEOĞLU Yazar Hasan TÜLÜCEOĞLU
21 Nisan 2014
Hasan TÜLÜCEOĞLU
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

‘Öykünme, onun gibi olma’ anlamında Osmanlı, Lale Devriyle batılılaşma sürecine girmişti. Osmanlı entelijensiası kendisinin masumca karşıladığı bu taklitçiliği, halkın kabullenmediği, geniş halk yığınlarının henüz buna hazır olmadığı gerçeğini üst düzey birçok devlet adamının hayatına mal olan ‘Patrona Halil’ isyanıyla nihayetinde algılayabildi. Bunun için halk tabanına dayalı yeniçeriliği kaldırmak zor ve güç oldu.

Patrona Halil isyanından sonra Osmanlı devlet yönetimi, batılılaşma yolunda atılacak tüm adımlarda halk tabanını ve onun dini duyarlılıklarını hesaba katmak zorunda kaldılar.

Aslında baştan beri Osmanlıyı yöneten irade, her şeye rağmen batılılaşma, Batı gibi olma kararındaydı. Ancak karşılarında kendilerinden veya dışardan küçük bir yönlendirmeyle din hassasiyetli halk tepkisini çok rahat görebiliyorlardı.

Sultan ikinci Abdülhamit dönemine bu perspektiften baktığımızda batılılaşma yolunda büyük adımlar atılırken din hassasiyetli halk yığınlarını da tabir caizse ürkütmemek adına temkinli davranıldığı görülür. Örneğin Abdülhamit tüm Osmanlı ülkesini Batı eğitim sistemli okullarla donatırken geleneksel eğitim kurumlarının da devam etmesini sağlamıştır.

Jön Türklerle başlayan din-diyanet hassasiyeti gözetmeksizin aşırı ve ateşli batılılaşma hareketi, belli bir aşamadan sonra gizli bir yapılanma ile ‘İttihat ve Terakki’ adıyla devlet yönetimine hakim konuma gelecekti.

İlanıyla kapanması bir olan birinci meşrutiyetten yıllar sonra ateşli batılılaşma gayretleri,  onların zannettiklerinin aksine aslında kendilerinden daha batılılaşmacı olan Sultan Abdülhamit’e rağmen ikinci meşrutiyeti ilan ettirmişti. Estirdikleri hürriyet rüzgarları, iddialarına göre meşrutiyetle Osmanlı ülkesine gelecek ve hürriyete kavuşan Osmanlılar kurtuluşa ulaşacaklardı.

Meşrutiyet ilan edilmiş, meclis ikinci defa açılmış ve ‘İttihat ve Terakki’ hakim olarak meclise girmişti. İddia ettikleri hatta vaad ettikleri, hürriyet çiçekleriyle donatılacak toz pembe ülke hala dünyaya gelmemişti. Üstelik yapılan yanlış uygulamalar, kanuni düzenlemeler halkın tepkisini çekmişti. Kanun nazarında askerler arasında alaylı-mektepli ayrımlarının yapılması, orduda suiistimale neden oluyor diye namaz saatlerinin kaldırılması, medrese talebelerinin askere alınmak istenmesi gibi gelişmeler kitlelere yayılacak hoşnutsuzlukların başlangıcıydı.

Yetkileri elinde bulunan Padişah, meclis çalışmalarına müdahale etmeyip adeta bir köşeye çekilmiş izlenimi verirken meclise hakim İttihat ve Terakki yine de istediği kontrolü ele geçirememişti. Kendilerinden daha batılılaşmacı Abdülhamit halkın geleneksel yapısını gözetmesi açısından onların önünde en büyük engeldi. Aslında farkında olunmayarak Jön Türklerin siyasi yansıması İttihat Terakkide, muhafazakarlarda, M. Akif’in temsil ettiği hassas dindarlarda Abdülhamit’e aşırı denebilecek ölçüde karşıydılar. İttihatçılara meşrutiyet yetmemiş; dindarlar ve muhafazakarlar aşırı baskıdan ve birazda diyanet gözetmeyen Batıcı uygulamalardan rahatsızdılar. İttihatçılara karşıt olan liberal diyebileceğimiz kesim hem Abdülhamit’i hem de İttihat-Terakkiyi devirme terennümlerini dillendirirken derin devleti arkasına alan İttihatçıların hedefi ve planı daha ciddi ve gerçekçiydi.

Bu süreçte tarihimizin dönüm noktalarından 31 Mart olayı gerçekleşmişti. Batılılaşmacı devletin din hassasiyetinden bizar maluliyeti, 31 Mart olayıyla çok uzun sürecek bir dini kontrolü ona sağlayacaktı. Sebep ve nedenleri hala net olarak çözümlenememiş 31 Mart olayı İttihatçı cenaha yakın olanlarca Dindar ve Muhafazakarların batılılaşma karşıtı olarak gerçekleştirdikleri bir tertiptir. İsyanın sonuçları açısından bakıldığında hak verilebilecek, dindar ve muhafazakarlara göre ise dine ve dindarlara yönelik, toplum mühendisliği içeren tüm ayrıntılarıyla önceden planlanmış İttihat Terakki öncülüğünde bir devlet tertibidir.

Bunlardan daha çok üzerinde durulması gereken 31 Mart olayında devletin tüm güçlerini elinde tutan Padişahın konum, durum ve tavrıdır.

Otuz üç yıldır her şeye rağmen devlet yönetimini tek elden elinde ve kontrolünde bulunduran Sultan Abdülhamit, bilinçli bir tertiple ortaya çıkartılan isyan sonrası Selanik’ten gelen toplama ‘Hareket Ordusuna’ karşı koymadan neden ve nasıl teslim oldu? Bugünkü genelkurmay başkanı konumunda olan Nazım Paşa’nın ısrarlarına rağmen Abdülhamit, çok rahat dağıtabileceği hareket ordusuna müdahale izni vermemiştir. Şimdilerde paralel yapılanmayla anılan Fethullah Gülen Hocaefendi bir vaazında bu olayı anlatırken Abdülhamit’in adeta teslim olmasını ‘otuz üç yıldır artık yorulmuştu’ diye açıklar. Abdülhamit’in kendisi bu olayı anılarında kardeş kanı dökülmesin şeklinde açıkladığı bilinir.

İsyanın kontrol altına alındığı aşamada, isyan bahanesiyle Selanik’ten ‘Hareket Ordusunun’ getirilmesi yersiz ve gereksiz iken Padişah şahsında devlet irade ve gücünün bu harekete kolayca boyun eğmesi gerçekten düşünülmesi gereken bir durum. Otuz üç yıldır her türlü kontrol elindeyken devlete tamamen hakim ve güçlü Sultan’ın sebepsiz yere havlu atıp teslim olması gerçekten ilginç!

Yukarda ifade edildiği gibi Osmanlı derin gücünün iradesi baştan beri dini hassasiyet gözetmeden Batılılaşmaktı. Abdülhamit aynı iradenin sürdürücüsü olarak ayrıyeten bu(din) hassasiyeti de gözetiyordu.

Muhtemelen 31 Mart olayıyla, o günden sonra ‘irtica’ diye isimlendirilecek dini yapının devlet adına masum uygulamalara bile engel olacağı konusunda Sultan ikna edilmişe benzemektedir.
31 Mart olayıyla 2002 Ak Parti iktidarına kadar devlet kendine karşı en büyük tehlikeyi irtica olarak resmen açıklamıştır.

‘Şeriat isteriz’ sloganlarıyla başlayan isyan sonrası İttihat ve Terakki devlet yönetimini tamamen kontrolüne almıştı.

Jön Türkler adıyla birkaç Osmanlı aydınının başlattığı hareket, ‘31 Mart mürteci hareketi’ isimli mükemmel tertip bir isyanla devlet yönetimine hakim olmuştu.

Paylaş
Etiketler: dini hassasiyetİsyanın kontrolJön TürklerlerMeşrutiyet ilanSultan II. Abdülhamit
Önceki Yazı

Düzenli Egzersiz KOAH’ta İlaçlardan Daha Faydalı

Sonraki Yazı

Türkiye’deki Afganistan ve Kimliğimiz!

Hasan TÜLÜCEOĞLU

Hasan TÜLÜCEOĞLU

İlişkili Yazılar

Göbeklitepe’de Hz. İbrahim Silüeti
Eğitim & Kültür

Göbeklitepe’de Hz. İbrahim Silüeti

09 Haziran 2025
5k
Medyada Dindar Görünümler
Film & Sinema Eleştirisi

Medyada Dindar Görünümler

30 Ocak 2025
5k
Hükme Akıl Erdirmek
Edebiyat

Hükme Akıl Erdirmek

07 Ocak 2024
5k
Alternatif Bilim Farklı Teknoloji
Bilim & Teknoloji

Alternatif Bilim Farklı Teknoloji

06 Şubat 2023
5k
Sonraki Yazı

Türkiye’deki Afganistan ve Kimliğimiz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap