Saygıdeğer okurlar, birlikte yaşadığımız memleketimiz Ünye de kamu görevi yapmak üzere içinizden çıkmış, sayıları bir elin beş parmağını geçmeyen gazetecilerden biri olarak görevini Allah’ın rızasını kazanmak adına insanımıza ve Ünye’mize dolayısıyla ülkemize olan insanlık borcumuzu doğruya doğru, yanlışa yanlış diyerek adam gibi yerine getirmek için 1979 yılından buyana başta Ünye, Fatsa ve son 13 yıldır Pazartesi günleri Fatsa’da basılıp Ordu bölgede dağıtımı yapılan haftalık “Karadeniz Haber Postası” gazetemizde dile getirerek aklımız sıra halkımızı devlet adına insanlarımıza yapılan ve yapılması gerektiği halde yapılmayan ya da yapılamayan hizmetler konusunda haberden haberdar etmeye gayret ediyoruz. Daha doğrusu biz ve bizim gibi doğru bildiği yoldan asla şaşmayanlar, öyle yaptığımızı zannediyoruz.
Halkın bizim gibi düşünmediğini bile-bile aynı yoldan yürüyerek ne kadar zor şartlar altında kurulduğunu bilenler aradan 90 yıl geçmiş olmasına karşın hala bilirler ve biliyorlar da bilmeyenlere, Türkiye Cumhuriyeti Devletimize ve aziz milletimize olan insanlık borcumuzu insanlığımızdan ödün vermeden doğruluğundan emin olduğumuz her konuda gözümüzü budaktan esirgemeden sözle söyleyerek ve kalemle yazarak, çizerek dile getirmek suretiyle ödemek için çalışıyoruz. Göreve başladıktan sonra geçen 35 yılda bir arpa boyu yol alamadığımızı özellikle son yıllarda daha iyi gördük.
Biz görmesek bedava yaşamaya alışan ve işgal ettikleri koltuklarda ebediyen kalabilmek adına hakkı olan olmayan diye ayırt edilmeden yatmaya ve aylak-aylak gezmeye alıştırılarak yaşayan halkın belli bir kesimi bu bedava yaşama işi ömür boyu sürecekmiş gibi kendisine önerilen emeksiz yoldan giderek bizim sizin aklınıza ihtiyacımız yok dercesine nasıl olsa kendi bildiğini yazmıştır yanlış düşüncesiyle yazılarımıza lütfen göz atmadan bize gösteriyor.
Tabii uğruna her türlü olumsuzluğa katlanarak doğru bilgiye ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz insanlarımızın kendinden başkasını düşünmeyenler yüzünden yanlış yola sürüklendiklerini bazen sözle, genellikle yazdığımız için onca sıkıntı çekmemize rağmen özellikle olaydan bihaber olan mazlum insanlarımız tarafından bile –bile galeye alınmadığımıza canlı tanık olmamız içimizi acıtmıyor değil. Biz yine de aç, açık kar kış demeden, kazma kürekle atalarımızın şehit ve gazilerimizin akıttığı kan üzerine kurduğu aziz vatanımız T.C.
Devleti ve üzerinde birlikte yaşadığımız insanlarımıza bizi anlamıyorlar, galaya almadan kendi bildikleri yanlış yoldan yürümeye devam ediyorlar diye kızmadan, darılmadan, gücenmeden Allah’ın akıl vererek yarattığı insan oluşumuzun hakkını vermek için inandığımız yolda canla başla çalışarak doruya doğru, yanlışa inatla yanlış diyerek yazmak ve çizmek suretiyle olağanüstü siyasi güce rağmen Ünye ve bölgesinde şimdiye dek öncelikle alt yapı sorunları başta olmak üzere bütün hizmetler çoktan bitirilmiş olması gerekirken hala çözüm bekleyen eksiklilikleri ve aksaklıkları saymakla bitiremeyeceğimize göre, sorumluluk sahibi insanların dediği gibi bizde önce insan ve sağlık diyerek son 10 yıldır ve halen yanlı ve yanlış idare yönünden yerlerde sürünen Ünye Devlet Hastanesini her türlü olumsuzluğa rağmen halkın gözünde dimdik ayakta tutmak için mesai mefhumu gözetmeksizin çalışan onlarca sağlık çalışanı ve hekimden Beyin Cerrahı Op.
Dr. İsmail Berksoy, Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Nurdoğan Karadağlı, Dâhiliye uzmanı Dr. Adnan Büyük yazıcı, Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Uzmanı Dr. Ebru Çelik, Nöroloji Uzmanı Erdoğan Ünsal, Kimya ve Biyokimya Uzmanı Dr. Ali Coşkun’la hastanenin ve hekimlerin gözü kulağı olan ebe ve hemşirelere halkımız adına teşekkür ediyor, Allah sağlıklarını sıhhatlerini korusun, aile bütünlüklerini daim eylesin diye dua ediyoruz.
Yine de onlarca sağlık çalışanı uzman ve pratisyen hekim içinde biz yatıyor muyuz diye düşünenlerden Allah rızası için çalıştıkları halde göremediğimiz fakat muhakkak surete yüce Allahın gördüğü bir iki istisna çalışkan hekim, idareci ve yardımcı sağlık çalışanı kardeşlerimizden özür diler, onlara da hassaten teşekkür ederiz.
Çünkü sorumlu gazetecilik kamu görevidir saygıdeğer okurlar. Eğer birlikte yaşadığınız herhangi bir yerde bir olay varsa, ya da olay yaşanması ihtimali dahi varsa gazetecinin, muhabirin öncelikli, yani asıl görevi o olayın önlenmesine yönelik haber yaparak ya da olayı yorumlamayarak olası bir olumsuzluğun önüne geçmektir. Eğer olay vuku bulmuşsa olayın vuku buluş şeklini araştırarak olayın haberleştirilmesini sağlamak, bunun için de olayı, tehlikeyi göze alarak yakından izlemek durumundadır. Çünkü doğruluğun ve dürüstlüğün yolu taşlıdır, dikenlidir, sarp kayalıklar çevrili, hatta mayın döşelidir.
Doğruluk dürüstlük adına herkes ve her görev erbabı için durum aynıdır ve aynı olmak zorundadır. Ülkemizde malum olduğu gibi dürüstlüğü anlatmak kolay, ama yaşamak hiçte öyle değil. İşte bu noktada halkın haber alma hakkını adam gibi yerine getirme görevi, kuşkusuz kamu adına görev yapan yürekli gazetecilere ve muhabirlere düşmektedir diyor, saygılar sunuyorum.
Ahmet Yenin
Kırılmak, Darılmak, Kin Gütmek Olmaz
