Eylül…
Aylar içinde farklı bir yere sahip.
Yazın bittiğini ilan eden ay. En az iki aylık sıcakların yavaş yavaş yerini serin havaya bırakmaya başladığı ay. Eskilerin tabiriyle güzün başlangıcı.
Peki eylülde Akkuş nasıldır?
İki açıdan bakmak gerekiyor. Akkuşlu olanlar, Akkuşlu olmayanlar. Bu kaide her yer için geçerli aslında.
Tatile gelip dost ve arkadaşlarıyla hasret gideren yerliler; en geç eylülde işbaşı yapmak için çalıştıkları yerlere hareket ederler. Hemen hemen okulla bir yakını olması dolayısı ile veliler öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak için tatlı bir telaş içine girerler.
Havalar biraz daha soğur. Artık kışa az bir zaman kalmıştır.
Asıl hareketlenme öğretmenlerin ilçeye dönmeleriyle başlar. Bazıları yenidir. İlk defa gelmenin heyecanını yaşarken, daha öncekiler nasıl bir yer olduğunu bilmenin rahatlığı ile döneler görev yerlerine.
Öğretmenlerin dönüşlerinde seçtikleri günler de bellidir aslında. Genelde cumartesi günü yola çıkarlar baba ocağında. Pazar günü varacakları yere ulaşırlar. Pazar günü seyahate başlayıp mesainin başladığı gün gelenler de olur. Bir gün daha fazla kalmak için bulundukları yerde.
Eylül ve Akkuş…
Coğrafi özelliğinden dolayı iklim olarak serin bir yer Akkuş’a eylülle birlikte daha da serinlik düşer. Akkuş’ dışarıdan gelenler son olarak ya Niksar ya da Ünye üzerinden gelirler. Niksar karasal iklime sahip olmasından dolayı iklim özellikleri bakımından Ünye’ye göre benzer yanları daha fazladır.
Asıl değişikliği Ünye üzerinden gelenler fark eder. İnkur denilen yere kadar iklim ve bitki örtüsünde fazla bir değişme yoktur. Akasya ve kavak ağaçları bazı ipuçları verseler de böyledir. Coğrafi özelliğin zorlamasıyla açılmış olan Akkuş-Ünye karayolu biraz kıvrımlıdır. Belki yapılacak çok şey yoktur. Varsa da biraz ertelenmiş veya ihmal edilmiştir.
Tekkiraz size sahilden uzaklaşmış olduğunuzu hissettirir. Yenikent ise Akkuş’a yaklaştığınızın belirtisidir. İlk geçen için çok farklı gelecektir. Yol uzadıkça uzayacaktır. Gözdeki büyüklük aslından daha fazladır ilk gelene göre.
Ve Akkuş…
İlk indiğinizde aldığınız her nefesteki oksijen miktarının sahile göre daha fazla olduğunu o an için anlayamazsınız belki ama öyledir…
Yerim dar demiş oynamasını bilmeyen gelin. Ben de yazmasını beceremediğimden yerimin bittiğini ileri süreyim bari.
Şu bilinmeli ki bir yerin güzelliği birazda kişiden geçer.
Akkuş güzeldir. Hele de eylülde…
Gönlünüzün güzellikleri eksilmesin hiç…
Zeki ORDU
