Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Nurullah AYDIN

Hukuk Düzeni Sarsılıyor mu?

Öğr.Gör. Nurullah AYDIN Yazar Öğr.Gör. Nurullah AYDIN
17 Aralık 2012
Nurullah AYDIN
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Adalet adına adaletsizlik yapıldığı, keyfi kararlar verildiği, siyasi iktidar gücünün yargı yerine geçtiği algısı, toplumu sarmış durumda.

Devlet denen yapı, insanların bir düzen içinde yaşamak, herkesin belirlenmiş kurallara uymasını sağlamak için oluşmuş kurumlar bütünüdür.

Bu kurum; bütün kuralların herkes için eşit adil bir şekilde uygulanmasını, ihlal edilmesi halinde ise yaptırım uygulanmasını sağlamakla görevlendirilmiş ve yetkilendirilmiştir. Her ne şekilde olursa olsun tarihsel süreç içinde devlet, dönüşümler geçirmiş ve kurumlar oluşmuş ve kurallarla işler hale gelmiştir.

Oluşumunun geldiği nokta ise kuvvetler ayrılığı denen yapı ile iktidarın kurallar içinde belli süreler içinde halkın oyu ile değiştirmesi sistemi ile bütünleşmiştir.

Sonuçta iktidarın keyfiliğine ve hukuk dışılığına karşı yargı denen yapı, ayrı bir mekanizma olarak şekillenmiştir.

Yargı'nın tarafsız, bağımsız olması var olan hukuk düzenini korumak kollamak, kuralların uygulanmasını denetlemek, ihlal halinde gereğini yapmak asli sorumluluğu kabul edilmiştir.

Hakim ve savcılar; bu mekanizmanın kamu görevlisi olarak işlevleri, yasalarla düzenlemiştir.

Şimdi bu genel durum açısından baktığımızda son gelişmeleri nasıl değerlendirmek gerekir?

Her kafadan bir ses çıkıyor. Hakimler ve savcılar benden yana karşı ikilemesi içine bırakılıyor. Artık hoşuna giden karar veren yargı mensubu övülürken, hoşa gitmeyen karar veren yargı mensubu suçlanıyor.

Böyle bir ülke, bu yaklaşıma; daha ne zaman kadar dayanır. Sonu nereye varacak?

Ne amaçlanıyor, ne elde edilmek isteniyor sorularını herkes soruyor ama cevabını ne yazık ki kimse veremiyor.

Herkes uzmanlık alanı olsun olmasın, işini gücünü görev alanını bırakmış yargı'ya ilişkin konuşuyor. Dava dosyalarından haberleri yok, suçlamaları ve delilleri bilmiyorlar ama yine de yazıyor çiziyor konuşuyorlar.

Evet bugün ülkenin geldiği durum bu!

Savcı-hakim işine geldiği gibi hareket ediyorsa o yargı ve yargıçlar iyi tarafsız ve bağımsız! Tersi yapılıyorsa yargı ideolojik-siyasi!

Görmüyor musunuz herkes işi gücü bırakmış istisnasız her gün Yargı'yı dövüyorlar, hakim ve savcıları övüyor veya eleştiriyorlar.

Yolsuzluk, soygun talan, işsizlik, yoksulluk, açılım saçılım fiyaskoları, dış politika açmazları şu bu umurlarında değil! Varsa yoksa, yargı da yargı, asker de asker, çete, darbe!

İnsanlar ve toplum; bilimden ve teknolojiden uzak duygu düşünce inançla eğitim ve yaşam ortaçağ Arap yaşam biçimine odaklatılıyor. İnsanlar sürü haline dönüşüyor.

Bu anlayış ve uygulamalardan herkes zarar görürmüş algısı, belli kesimlerin umurunda değil!

Onların tek gündemi yeni bir düşmanı hedefe oturtabilmek! İnsanı, toplumu, bürokrasiyi, orduyu ve yargıyı olabildiğince biat eder hale getirmek. Toplum ikiye ayrılıyormuş, hukuk düzeni bozuluyormuş, devlet mekanizması dağılıyormuş hiç ama hiç umurlarında değil. Kin ve nefret beyinlerini kanser virüsü gibi sarmalamış durumda.

Yani Yargı gücü, farklı kesimlerce kullanılmaya çalışılıyor.

Münferit gibi görünen bu çirkin komplolar, şu anda Türkiye'de bütün devlet kadrolarında ağır bir hastalık durumuna ulaşmıştır.

Hakim ve savcılar da bu toplumun mensubu. Görevlerini hatırlatalım.

Unutmayalım ki; yargı mekanizması sarsılırsa herkes zarar görür. Başta da hukuk düzeni bozulur.

Hukuk düzeni bozulunca toplum düzeni de bozulur. Kaos kargaşa gelir. Bozulan bu düzeni ne siyasi partiler, ne dernekler, ne vakıflar, ne de gazeteciler kuramaz.

Devlet işleyişinin bozulması; yargının işlevinin bozulması ile adalet kavramının zedelenmesi ile başlar.

GüNüN SöZü: Doğru sadece kendinin doğruları değildir. Başkasının da doğruları olabileceğini göz ardı etme.

 

Adalet adına adaletsizlik yapıldığı, keyfi kararlar verildiği, siyasi iktidar gücünün yargı yerine geçtiği algısı, toplumu sarmış durumda.

Devlet denen yapı, insanların bir düzen içinde yaşamak, herkesin belirlenmiş kurallara uymasını sağlamak için oluşmuş kurumlar bütünüdür.

Bu kurum; bütün kuralların herkes için eşit adil bir şekilde uygulanmasını, ihlal edilmesi halinde ise yaptırım uygulanmasını sağlamakla görevlendirilmiş ve yetkilendirilmiştir. Her ne şekilde olursa olsun tarihsel süreç içinde devlet, dönüşümler geçirmiş ve kurumlar oluşmuş ve kurallarla işler hale gelmiştir.

Oluşumunun geldiği nokta ise kuvvetler ayrılığı denen yapı ile iktidarın kurallar içinde belli süreler içinde halkın oyu ile değiştirmesi sistemi ile bütünleşmiştir.

Sonuçta iktidarın keyfiliğine ve hukuk dışılığına karşı yargı denen yapı, ayrı bir mekanizma olarak şekillenmiştir.

Yargı'nın tarafsız, bağımsız olması var olan hukuk düzenini korumak kollamak, kuralların uygulanmasını denetlemek, ihlal halinde gereğini yapmak asli sorumluluğu kabul edilmiştir.

Hakim ve savcılar; bu mekanizmanın kamu görevlisi olarak işlevleri, yasalarla düzenlemiştir.

Şimdi bu genel durum açısından baktığımızda son gelişmeleri nasıl değerlendirmek gerekir?

Her kafadan bir ses çıkıyor. Hakimler ve savcılar benden yana karşı ikilemesi içine bırakılıyor. Artık hoşuna giden karar veren yargı mensubu övülürken, hoşa gitmeyen karar veren yargı mensubu suçlanıyor.

Böyle bir ülke, bu yaklaşıma; daha ne zaman kadar dayanır. Sonu nereye varacak?

Ne amaçlanıyor, ne elde edilmek isteniyor sorularını herkes soruyor ama cevabını ne yazık ki kimse veremiyor.

Herkes uzmanlık alanı olsun olmasın, işini gücünü görev alanını bırakmış yargı'ya ilişkin konuşuyor. Dava dosyalarından haberleri yok, suçlamaları ve delilleri bilmiyorlar ama yine de yazıyor çiziyor konuşuyorlar.

Evet bugün ülkenin geldiği durum bu!

Savcı-hakim işine geldiği gibi hareket ediyorsa o yargı ve yargıçlar iyi tarafsız ve bağımsız! Tersi yapılıyorsa yargı ideolojik-siyasi!

Görmüyor musunuz herkes işi gücü bırakmış istisnasız her gün Yargı'yı dövüyorlar, hakim ve savcıları övüyor veya eleştiriyorlar.

Yolsuzluk, soygun talan, işsizlik, yoksulluk, açılım saçılım fiyaskoları, dış politika açmazları şu bu umurlarında değil! Varsa yoksa, yargı da yargı, asker de asker, çete, darbe!

İnsanlar ve toplum; bilimden ve teknolojiden uzak duygu düşünce inançla eğitim ve yaşam ortaçağ Arap yaşam biçimine odaklatılıyor. İnsanlar sürü haline dönüşüyor.

Bu anlayış ve uygulamalardan herkes zarar görürmüş algısı, belli kesimlerin umurunda değil!

Onların tek gündemi yeni bir düşmanı hedefe oturtabilmek! İnsanı, toplumu, bürokrasiyi, orduyu ve yargıyı olabildiğince biat eder hale getirmek. Toplum ikiye ayrılıyormuş, hukuk düzeni bozuluyormuş, devlet mekanizması dağılıyormuş hiç ama hiç umurlarında değil. Kin ve nefret beyinlerini kanser virüsü gibi sarmalamış durumda.

Yani Yargı gücü, farklı kesimlerce kullanılmaya çalışılıyor.

Münferit gibi görünen bu çirkin komplolar, şu anda Türkiye'de bütün devlet kadrolarında ağır bir hastalık durumuna ulaşmıştır.

Hakim ve savcılar da bu toplumun mensubu. Görevlerini hatırlatalım.

Unutmayalım ki; yargı mekanizması sarsılırsa herkes zarar görür. Başta da hukuk düzeni bozulur.

Hukuk düzeni bozulunca toplum düzeni de bozulur. Kaos kargaşa gelir. Bozulan bu düzeni ne siyasi partiler, ne dernekler, ne vakıflar, ne de gazeteciler kuramaz.

Devlet işleyişinin bozulması; yargının işlevinin bozulması ile adalet kavramının zedelenmesi ile başlar.

GüNüN SöZü: Doğru sadece kendinin doğruları değildir. Başkasının da doğruları olabileceğini göz ardı etme.

 

Adalet adına adaletsizlik yapıldığı, keyfi kararlar verildiği, siyasi iktidar gücünün yargı yerine geçtiği algısı, toplumu sarmış durumda.

Devlet denen yapı, insanların bir düzen içinde yaşamak, herkesin belirlenmiş kurallara uymasını sağlamak için oluşmuş kurumlar bütünüdür.

Bu kurum; bütün kuralların herkes için eşit adil bir şekilde uygulanmasını, ihlal edilmesi halinde ise yaptırım uygulanmasını sağlamakla görevlendirilmiş ve yetkilendirilmiştir. Her ne şekilde olursa olsun tarihsel süreç içinde devlet, dönüşümler geçirmiş ve kurumlar oluşmuş ve kurallarla işler hale gelmiştir.

Oluşumunun geldiği nokta ise kuvvetler ayrılığı denen yapı ile iktidarın kurallar içinde belli süreler içinde halkın oyu ile değiştirmesi sistemi ile bütünleşmiştir.

Sonuçta iktidarın keyfiliğine ve hukuk dışılığına karşı yargı denen yapı, ayrı bir mekanizma olarak şekillenmiştir.

Yargı'nın tarafsız, bağımsız olması var olan hukuk düzenini korumak kollamak, kuralların uygulanmasını denetlemek, ihlal halinde gereğini yapmak asli sorumluluğu kabul edilmiştir.

Hakim ve savcılar; bu mekanizmanın kamu görevlisi olarak işlevleri, yasalarla düzenlemiştir.

Şimdi bu genel durum açısından baktığımızda son gelişmeleri nasıl değerlendirmek gerekir?

Her kafadan bir ses çıkıyor. Hakimler ve savcılar benden yana karşı ikilemesi içine bırakılıyor. Artık hoşuna giden karar veren yargı mensubu övülürken, hoşa gitmeyen karar veren yargı mensubu suçlanıyor.

Böyle bir ülke, bu yaklaşıma; daha ne zaman kadar dayanır. Sonu nereye varacak?

Ne amaçlanıyor, ne elde edilmek isteniyor sorularını herkes soruyor ama cevabını ne yazık ki kimse veremiyor.

Herkes uzmanlık alanı olsun olmasın, işini gücünü görev alanını bırakmış yargı'ya ilişkin konuşuyor. Dava dosyalarından haberleri yok, suçlamaları ve delilleri bilmiyorlar ama yine de yazıyor çiziyor konuşuyorlar.

Evet bugün ülkenin geldiği durum bu!

Savcı-hakim işine geldiği gibi hareket ediyorsa o yargı ve yargıçlar iyi tarafsız ve bağımsız! Tersi yapılıyorsa yargı ideolojik-siyasi!

Görmüyor musunuz herkes işi gücü bırakmış istisnasız her gün Yargı'yı dövüyorlar, hakim ve savcıları övüyor veya eleştiriyorlar.

Yolsuzluk, soygun talan, işsizlik, yoksulluk, açılım saçılım fiyaskoları, dış politika açmazları şu bu umurlarında değil! Varsa yoksa, yargı da yargı, asker de asker, çete, darbe!

İnsanlar ve toplum; bilimden ve teknolojiden uzak duygu düşünce inançla eğitim ve yaşam ortaçağ Arap yaşam biçimine odaklatılıyor. İnsanlar sürü haline dönüşüyor.

Bu anlayış ve uygulamalardan herkes zarar görürmüş algısı, belli kesimlerin umurunda değil!

Onların tek gündemi yeni bir düşmanı hedefe oturtabilmek! İnsanı, toplumu, bürokrasiyi, orduyu ve yargıyı olabildiğince biat eder hale getirmek. Toplum ikiye ayrılıyormuş, hukuk düzeni bozuluyormuş, devlet mekanizması dağılıyormuş hiç ama hiç umurlarında değil. Kin ve nefret beyinlerini kanser virüsü gibi sarmalamış durumda.

Yani Yargı gücü, farklı kesimlerce kullanılmaya çalışılıyor.

Münferit gibi görünen bu çirkin komplolar, şu anda Türkiye'de bütün devlet kadrolarında ağır bir hastalık durumuna ulaşmıştır.

Hakim ve savcılar da bu toplumun mensubu. Görevlerini hatırlatalım.

Unutmayalım ki; yargı mekanizması sarsılırsa herkes zarar görür. Başta da hukuk düzeni bozulur.

Hukuk düzeni bozulunca toplum düzeni de bozulur. Kaos kargaşa gelir. Bozulan bu düzeni ne siyasi partiler, ne dernekler, ne vakıflar, ne de gazeteciler kuramaz.

Devlet işleyişinin bozulması; yargının işlevinin bozulması ile adalet kavramının zedelenmesi ile başlar.

GüNüN SöZü: Doğru sadece kendinin doğruları değildir. Başkasının da doğruları olabileceğini göz ardı etme.

 

Adalet adına adaletsizlik yapıldığı, keyfi kararlar verildiği, siyasi iktidar gücünün yargı yerine geçtiği algısı, toplumu sarmış durumda.

Devlet denen yapı, insanların bir düzen içinde yaşamak, herkesin belirlenmiş kurallara uymasını sağlamak için oluşmuş kurumlar bütünüdür.

Bu kurum; bütün kuralların herkes için eşit adil bir şekilde uygulanmasını, ihlal edilmesi halinde ise yaptırım uygulanmasını sağlamakla görevlendirilmiş ve yetkilendirilmiştir. Her ne şekilde olursa olsun tarihsel süreç içinde devlet, dönüşümler geçirmiş ve kurumlar oluşmuş ve kurallarla işler hale gelmiştir.

Oluşumunun geldiği nokta ise kuvvetler ayrılığı denen yapı ile iktidarın kurallar içinde belli süreler içinde halkın oyu ile değiştirmesi sistemi ile bütünleşmiştir.

Sonuçta iktidarın keyfiliğine ve hukuk dışılığına karşı yargı denen yapı, ayrı bir mekanizma olarak şekillenmiştir.

Yargı'nın tarafsız, bağımsız olması var olan hukuk düzenini korumak kollamak, kuralların uygulanmasını denetlemek, ihlal halinde gereğini yapmak asli sorumluluğu kabul edilmiştir.

Hakim ve savcılar; bu mekanizmanın kamu görevlisi olarak işlevleri, yasalarla düzenlemiştir.

Şimdi bu genel durum açısından baktığımızda son gelişmeleri nasıl değerlendirmek gerekir?

Her kafadan bir ses çıkıyor. Hakimler ve savcılar benden yana karşı ikilemesi içine bırakılıyor. Artık hoşuna giden karar veren yargı mensubu övülürken, hoşa gitmeyen karar veren yargı mensubu suçlanıyor.

Böyle bir ülke, bu yaklaşıma; daha ne zaman kadar dayanır. Sonu nereye varacak?

Ne amaçlanıyor, ne elde edilmek isteniyor sorularını herkes soruyor ama cevabını ne yazık ki kimse veremiyor.

Herkes uzmanlık alanı olsun olmasın, işini gücünü görev alanını bırakmış yargı'ya ilişkin konuşuyor. Dava dosyalarından haberleri yok, suçlamaları ve delilleri bilmiyorlar ama yine de yazıyor çiziyor konuşuyorlar.

Evet bugün ülkenin geldiği durum bu!

Savcı-hakim işine geldiği gibi hareket ediyorsa o yargı ve yargıçlar iyi tarafsız ve bağımsız! Tersi yapılıyorsa yargı ideolojik-siyasi!

Görmüyor musunuz herkes işi gücü bırakmış istisnasız her gün Yargı'yı dövüyorlar, hakim ve savcıları övüyor veya eleştiriyorlar.

Yolsuzluk, soygun talan, işsizlik, yoksulluk, açılım saçılım fiyaskoları, dış politika açmazları şu bu umurlarında değil! Varsa yoksa, yargı da yargı, asker de asker, çete, darbe!

İnsanlar ve toplum; bilimden ve teknolojiden uzak duygu düşünce inançla eğitim ve yaşam ortaçağ Arap yaşam biçimine odaklatılıyor. İnsanlar sürü haline dönüşüyor.

Bu anlayış ve uygulamalardan herkes zarar görürmüş algısı, belli kesimlerin umurunda değil!

Onların tek gündemi yeni bir düşmanı hedefe oturtabilmek! İnsanı, toplumu, bürokrasiyi, orduyu ve yargıyı olabildiğince biat eder hale getirmek. Toplum ikiye ayrılıyormuş, hukuk düzeni bozuluyormuş, devlet mekanizması dağılıyormuş hiç ama hiç umurlarında değil. Kin ve nefret beyinlerini kanser virüsü gibi sarmalamış durumda.

Yani Yargı gücü, farklı kesimlerce kullanılmaya çalışılıyor.

Münferit gibi görünen bu çirkin komplolar, şu anda Türkiye'de bütün devlet kadrolarında ağır bir hastalık durumuna ulaşmıştır.

Hakim ve savcılar da bu toplumun mensubu. Görevlerini hatırlatalım.

Unutmayalım ki; yargı mekanizması sarsılırsa herkes zarar görür. Başta da hukuk düzeni bozulur.

Hukuk düzeni bozulunca toplum düzeni de bozulur. Kaos kargaşa gelir. Bozulan bu düzeni ne siyasi partiler, ne dernekler, ne vakıflar, ne de gazeteciler kuramaz.

Devlet işleyişinin bozulması; yargının işlevinin bozulması ile adalet kavramının zedelenmesi ile başlar.

GüNüN SöZü: Doğru sadece kendinin doğruları değildir. Başkasının da doğruları olabileceğini göz ardı etme.

 

Paylaş
Etiketler: hukukideolojiinsanlarişsizlikSOYGUNtalantoplumyargıyoksuluk
Önceki Yazı

Barolar Püfür Püfür..!

Sonraki Yazı

Ne Olacak Bu Amerika’nın Hali?

Öğr.Gör. Nurullah AYDIN

Öğr.Gör. Nurullah AYDIN

İlişkili Yazılar

Nurullah AYDIN

İktidar Savaşı ve Propaganda

19 Kasım 2018
5.1k
Nurullah AYDIN

İktidar Savaşı ve Propaganda

19 Ekim 2018
5k
Nurullah AYDIN

Siyasal/Ekonomik Şekillendirme

10 Ekim 2018
5k
Nurullah AYDIN

ABD-NATO ve Türkiye

04 Ekim 2018
5k
Sonraki Yazı

Ne Olacak Bu Amerika’nın Hali?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap