Bildiğiniz gibi emperyalist ülkelerde, iç ve dış siyasetler, egemen zenginlerin çıkarlarına göre belirlenir.
Çıkarlara ulaşmak denilince, akla hemen, en az riskle tanımlanan çıkarlara nasıl ulaşılır sorusu gelir.
Yani hangi strateji en uygundur.
Amerikan egemen çevrelerinin strateji uzmanı da, Brzezinski’dir.
Brzezinski İran ve Türkiye’yi karşılaştırmalı olarak değerlendirmiş, Türkiye’yi Batının bir parçası olarak tanımlamış, İran’ı ise yola getirilmesi gerekenler sınıfına koymuştur.
Gelin bu değerlendirmeyi, bir de, biz değerlendirelim.
Öncelikle şunu söylemeliyiz ki, bu cümleyi kurmak için uzman olmaya gerek yoktur.
Rastgele Batılı bir siyasetçi de bunlara benzer sözler zaten söylüyor.
Cümlenin içinde gizli olan şudur; Biz emperyalistler, kurum ve kuruluşlarımızla, Türkiye’nin içinde varız. Ama İran, Türkiye gibi, emperyalistleri ülke pazarlarına sokmuyor. Siyasetlerine müdahale ettirtmiyor.
Brzezinski’nin söylemek istediğinin özeti; Türkiye siyasetini istediğimiz gibi yönlendirebiliyoruz. İran bağımsızlığına sahip çıktığı için bunu yapamıyoruz.
Gelin size İran ile Türkiye karşılaştırmasını bir de biz yapalım.
İran’da NATO gibi Batı emperyalizminin terör kuruluşu yoktur.
Avrupa Birliği gibi bir safsatanın içinde olup, Türk devletini Avrupa kapılarında süründürmek gibi bir durum yoktur.
İran’ın, Gümrük Birliği gibi bir garabet anlaşması yoktur.(Gümrükler ile ilgili kararlar Avrupa’da alınır. Karar organlarında Türkiye yoktur. Sadece alınan kararları uygular)
IMF yoktur. Dünya Bankası yoktur.
Velhasıl Batı emperyalizminin, sömürü kurallarını oluşturan kuruluşlar yoktur.
Brzezinski bir şey daha yumurtlamış.
“Eğer Türkiye’nin yerinde İran olsaydı, Batı bu kadar güvende olmazdı.”
Demek ki, Batı geldi, geldi İran’dan ileri gidemiyor.
Sıkıntı da bu ya, İran Batının finans sistemine bir dâhil olsa da, bastıkları Dolar ve Euro’ları İran gibi çok büyük bir pazara satsalar, İran’ın işini bitirip, asıl işleri olan Çin’e baksalar.
Artık Doğu halkları uyandı.
Üretimin merkezi artık Asya’dır.
Artık Doğu, teknolojinin de merkezi olma yolundadır.
Artık biliyoruz.
Batı kendi çıkarlarını savunacak soytarıları önce çok büyük bilim insanı, çok büyük strateji uzmanı diye pazarlar. Onlar da gelir bizim gibi yarı sömürge ülkelerde bilim kisvesinde propaganda yaparlar.
Sabancı Üniversitesi de, bunu bize bir matahmış gibi satar.
