Liberal Demokratlar, Genel Başkan Cem Toker aracılığıyla "Madem kimseden tık yok, başta Can Ataklı olmak üzere, susturulan sansürlenen her görüşten tüm köşe yazarlarına yapılan baskıları, halkın haber alma hürriyeti olan basın özgürlüğü ihlallerini protesto amacı ile Cumartesi 11.00’de Vatan Gazetesi’ne siyah çelenk koyuyoruz." açıklamasını yaptıktan sonra Vatan Gazetesi’nden geri adım geldi..
Bu açıklamadan kısa bir süre sonra Vatan Gazetesi Can Ataklı’ya ’Dön" çağrısı yaptı..
Can Ataklı da Vatan’da ne zaman başlayacağını twitter adresinden attığı bir mesajla duyurdu.. Ataklı "16 Ekim’den itibaren yeniden Vatan’da yazmaya başlıyorum" yazdı.
13 Ekim Cumartesi günü saat 11:00 de Liberal Demokrat partililer Vatan Gazetesi önünde toplanarak basın özgürlüklerine yapılan ihlalleri protesto ettiler. Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Cem Toker'in basın özgürlüğü ihlalleri hakkındaki yazılı açıklama metni şöyle;
''Seçim yapılan ülkelerde oy kullanacak seçmen kime oy verecegini bilmek ister.
Pusuladaki partilerin görüşlerini bilmek, iktidar partisinin dogrularını yanlışlarını öğrenmek ister.
Bu yüzden adam gibi demokratik ülkelerde BİLGİYE ERİŞİM ve BİLGİYİ YAYMA hürriyeti kutsaldır.
Bu iki temel hakkını toplum hür bir basın vasıtası ile kullanır.
Hür basının olmadığı yerde hür seçim olamaz.
Bugün bu protesto eylemini sadece tek bir siyasi görüşü savunmaya yönelik yapmıyoruz.
Sadece son bir aydır okuyucalarına hitap edemeyen, susturulmuş Can Ataklı için yapmıyoruz. Yeni Şafak’tan atılan Ali Akel için de yapıyoruz. Cüneyt Ülsever için de yapıyoruz. Yarın bir gün gerekir ise Abdurrahman Dilipak için de yaparız.
Zira bizim açımızda köşe yazarına baskı, sansür kabul edilemez. Köşe yazarı toplum adına analitik düşünebilen bir fikir lideridir. Köşe yazarını susturmak gaflettir.
Muhalif de olsa fikirleri degerlidir. Zira muhalefet sadece demokratik toplumlarda olur ve olmalıdır.
Hükümetlerin dağıttığı ekonomik rantın medya patronları dahil tüm iş adamları üzerinde baskı yarattığını da çok iyi farkındayız.
Oysa bir ülkede basın özgürlüğü olup olmayacagına hükümetlerden önce, tehdit ve şantajlara dik durabilen ilkeli medya patronları karar verirler.
Türkiye'nin basın özgürlüğü sıralamasında 5 sene içinde dünyada rezil 98.likten yüz karası 148.liğe, Afrika diktatörlüleri seviyesine düşmesinin vebali sadece hükümette degil, hükümet ile ekonomik ilişkileri olan medya patronlarındadır.
Türk milletinin her mensubunu, hangi görüşten olur ise olsun hangi partiye oy vermiş olur ise olsun demokratik bir toplumda basın özgürlüğünün kutsallığını ve önemini anlamaya davet ediyoruz.''
