Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cumartesi, Aralık 6, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Nazlı ÖZBURUN

Tavşan Kaç Tazı Tut: Medya ve Aile

Nazlı ÖZBURUN Yazar Nazlı ÖZBURUN
22 Mayıs 2012
Nazlı ÖZBURUN
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Geçen hafta katıldığım ulusal aile sempozyumunda sunduğum tebliğin bir kısmını bugün burada paylaşmak istedim yani bu hafta yazı olarak bir bildiri okumak durumundasınız. Ama ben tam anlamıyla bir akademisyen

olmadığımdan bildiri de gündelik dilden nasibini alarak yazıldı. En azından burada paylaştıklarım ilgiyle okuyacağınızı ve düşüneceğinize inandıklarımdan oluşuyor. Umarım yanılmıyorumdur.

Aile, bugün itibarıyla çoğumuzun bazı yönleriyle eleştirdiği, diğer bazı yönleriyle de sığındığı en önemli alandır. Aile, tüm değer sisteminin yoğrulduğu yerdir. Bireyi kaygıdan ve gelecek endişesinden bir yere kadar korur. Aileyi yıkmaya çalışanlarla, onu en değerli kurum olarak gören ve yüceltenler arasında bitmeyen bir çatışma malumdur.

Bugün evlenmelerin artması kadar boşanmaların da artması olgusuyla karşı karşıyayız. Boşanma oranları önceki dönemlere göre tüm dünyada ve Türkiye’de artmaya devam etmektedir. Evlilik süreleri giderek kısalırken, boşanmak daha kolay dillendirilir olmaya başladı.
Babanın merkezde olduğu eskinin geniş ailesinin yerini, modern zamanlarda çocuğun merkez olduğu çekirdek aile almıştı.

Peki ya şimdi? Şimdilerde, medyanın ve özellikle televizyonun merkezde olduğu ve internet üzerinden iletişimin kurulduğu, fiziksel olarak yakın ama samimiyet ve haberdarlık olarak birbirlerinden uzak, adını henüz bulamadığımız “dijital aileler” almaya başladı.

Aynı evde yaşayan ve fakat herkesin kendi merkezi etrafında döndüğü, adeta paralel yaşamların söz konusu olduğu, birlikteliğin kurulamadığı aileler söz konusu.

Medya (televizyonu, interneti, gazete ve dergiyi (yani görsel, dijital ve yazılı/basılı araçları) sayabiliriz. Hayal gücüne yön veren, algıyı kodlayan bir faaliyet alanı olarak medya, bireylerin kendi kendilerini manipüle etmelerine İngilizce media), “aracı” anlamına gelen medyum kelimesinin çoğuludur ve günlük kullanımda kitle iletişim araçlarının tamamını kastederek kullanılmaktadır. Bunlar arasında en sık kullanılan olarak de hizmet ediyor.

Öncelikle, medyanın etkileme alanı (arkasına teknolojiyi de aldığından) çok geniştir. Bir düşünce biçimi, bir rol model, kısa sürede sempatik veya antipatik olarak gösterilebilir ve kitleye sirayet edebilir.
Örneğin, yakın zamana kadar gösterimde olan “Avrupa Yakası” dizisindeki “Gaffur” rolünün ne denli hızla yayıldığı ve “Gaffur Pijamaları”nın kısa sürede pazarlarda kapış kapış satıldığı bir vakıadır. “Sıla Tokası”, “Sibel Can Diyeti” gibi örnekler bu sirayetin derecesini göstermektedir.

Medya, görsellik üzerine kurulu bir gerçekliktir. Kurgusal olması, toplumların ve özelde ailenin manipülasyonunu kolaylaştırmaktadır. Özellikle diziler, sabah programları, haber ve magazin programları, kitlelerin kavrayışını ciddi şekilde etkilemektedir.

Yeni bir popüler kültür üreten medya, estetik, derinlik ve empatiden yoksun, yüzeysel bir ilişki modeli de üretmektedir. Dışarıdan olduğu gibi alınarak alt yazıyla yayınlanan pek çok dizi ve filmler, aile değerlerini, cinsel tercihleri, evliliği ve yaşamı algı şemalarını değişime uğratmaktadır.

Örneğin, evlenmek amacıyla gelmiş insanların özel yaşamlarının mahremiyetin ayaklar altına alınmasıyla sergilendiği reality şovlar reyting rekorları kırarken; nispeten değerlerle örtüşen yapımlar reyting gerekçesiyle ekranda tutunamamaktadır.

Futbol programları önceden haftada bir yayınlanırken, artık neredeyse her güne, her saate kadar yayılmış durumdadır. Evin erkeklerini “futbolla yatar, futbolla kalkar” hale getiren yayıncılar, evin kadınlarını da “Bugün ne giysem, ne yesem, nerelere gitsem?” programlarına kurban etmiş durumdadır.

Diyet doktorları “Ne yemeliyiz, ne yememeliyiz?”konularını her gün kafamızı biraz daha karıştırarak, sözüm ona bizi aydınlatmak için anlatmaktalar. Yediklerimizi lezzetle ve paylaşarak yiyemez, yediremez olduk. Bir dönem tavuktan, bir dönem ekmekten, bir dönem yoğurttan korkuttular. Evde sağlıklı beslenmeye kafayı takmış anne-babalar, çocuklarıyla her an didişen ebeveynlere dönüştü.

Bir elin parmaklarıyla sınırlı sayıda insanın yaşadığı mutlu ve sefih hayatları izlerken buluyoruz kendimizi… Tekrar tekrar evlenmek marifetmiş gibi gösteriliyor yeni nesillere… Tecavüz eden de dizinin bir kaç bölüm sonrasında bir başkasının kurbanı olarak gösterilerek masum oluyor…

Medya neyi isterse, istediğine kamuoyunu inandırmakta hiç zorluk çekmiyor. Çünkü insanlar daima kandırılmak istiyorlar.‘‘Eğlence alkolsüz olamayacak’’ gibi kazınıyor beyinlere. Kadınsan güzel ve zayıf olmalısın. Sunulan standartların dışında, biraz topluca veya şişman olmak, bir utanç sebebi olarak sunuluyor.

Neyi seveceğimizi, nasıl seveceğimizi belirleme çabası içinde olan bir medya düzeniyle karşı karşıyayız. İnsanın televizyon denilen sihirli kutu karşısında izleyici olarak kalması, internet karşısında sadece parmağıyla hareket edebilen bir canlıya dönüşmesi, insanı eşya ve hadiselere karşı edilgen hale getirmektedir.

Yüz yüze görüşmenin yerini internet sohbet odalarının almış olması, gerçek arkadaşlıkların yerini hiçbir sorumluluk almadan “ekle” butonuyla eklenen, “engelle” butonuyla silinen arkadaşlıklara dönüştürdü. Gerçek duyguların yerine hayal ürünü, gerçek olmayan kimliklerin yönlendirilmiş konuşmalarıyla en gerçek duygu olan yalnızlık duygusunun doyurulmaya çalışılması acıklı trajediler üretmeye devam etmektedir.

Parmak ucuna dokunarak dünyaya açılmayı sağlayan internetin ve dijital dünyanın aynı evde yaşayan aile bireyleri arasındaki uçurumu arttırması paradoksuna sıkışmış bir topluma dönüşüyoruz.İçedönüklük, yalnızlaşma ve fiziksel yakınlıklara rağmen duygusal izolasyona uğramanın sonuçları olan psikolojik sorunlar, bugün terapistleri en fazla uğraştıracak sorunlara aday olmaya hazırlanıyor.

Medya ürünlerinde bazı programlarda en lezzetli yemek tarifleri verilerek iştahlar kabartılırken, diğer tarafta iştahları kabarmış ve yaşamı haz olarak algılamaya ayarlanmış insanlara kendilerini tutmaları, sınırlamaları söyleniyor.

Bazı haber programlarında şiddet kötülenir ve her türlü yaptırım için kamuoyu bilgilendirilirken, diğer taraftan bazı dizilerde kahramanlığın bir numunesi olarak şiddet uygulamak özendirilir. (Racon kesen, kafa koparan Polat figürünü hatırlatmak isterim.) “Tavşan kaç, tazı tut” türünden bir kandırmacaya gönüllü olmuş, razı edilmiş halk kitlelerinin çelişkisi her yönüyle ortadadır. Tam bir sosyal şizofreni yaşanıyor, desek yeridir.

Sonuç olarak şunları söylemek mümkündür:

Aile, bugün en fazla ihmal ettiğimiz ve en fazla ihtiyaç hissettiğimiz ve alternatifi olmayan tek yapıdır. Ne kadar karşı konulursa konulsun, nevrozların tohumlarının ailede atıldığı ne kadar iddia edilirse edilsin; aile bireyin hayatta en çok ihtiyaç duyduğu, değerlerin öğrenildiği, bireyin gerçek anlamda tamamen doğal ve kendisi olabildiği tek ortamdır.

Giderek medyanın ve internetin zararlarının daha az sorgulanmasına ve yararlarının ön plana çıkarılmasına şahit oluyoruz. Medya okuryazarlığının halka indirilememesi, medya kullanımı bilinci ve etiğinin halk düzeyinde inşa edilememesi büyük bir sorundur.

En fazla dikkat ettiğiniz, en fazla zaman geçirdiğiniz şey, sizi etkiler ve yönlendirir. Bugün fiziksel ihtiyaçları için bir araya gelmiş donuk varlıklardan oluşan bir yapıya aile demeye başladık. Birlikte geçirilen kaliteli zaman azalırken, ekranla kurulan romansın süresi gittikçe artmaktadır. Medyayla ve onun ürettiği sanal dünyayla bir aidiyet ilişkisi kurmaya başladık.

Bugün insanların iki şeye ihtiyaçları var: Kendilerini samimiyetle, itham etmeden dinleyen aile bireyleri ve varoluşlarını onaylayarak gülümseyen gerçek yüzler. Eğer bu konudaki farkındalık artarsa, ortaya çıkan keyfiyetlerin televizyon veya internette dolaşım ihtiyacını azaltacağı muhakkaktır.

Bildirinin tamamı önümüzdeki günlerde basılacak ve oradan okunması mümkün olacak sanıyorum. Şimdilik bu kadarını bile dünyamıza alsak ve sorgulasak sanırım hayatımızdaki pek çok şey değişir.
 

Paylaş
Etiketler: boşanmaların da artmasıEvlilik süreleri giderek kısalırkengörsellik üzerine kurulu bir gerçekliktirmedya
Önceki Yazı

Hastalara Manevi Tedavi

Sonraki Yazı

Sezar ve Brutus!

Nazlı ÖZBURUN

Nazlı ÖZBURUN

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

İlişkili Yazılar

Nazlı ÖZBURUN

Dokunduğun Ruhları Harabeye Çeviriyorsun

26 Ocak 2015
5k
Nazlı ÖZBURUN

Boşanmak Asla Kolay Olmadı…

25 Kasım 2014
5k
Nazlı ÖZBURUN

Güvenli izolasyon

14 Ekim 2013
5k
Nazlı ÖZBURUN

Farkederek Yaşama Becerisi

29 Eylül 2013
5k
Sonraki Yazı

Yasaklı Kelimeler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Bebeğim

Bebeğim

06 Aralık 2025
Güvenlik Görevlisi

Güvenlik Görevlisi

06 Aralık 2025
Aklımda Bir Ses Var

Aklımda Bir Ses Var

06 Aralık 2025
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap