Her canlı türü yaşadığı ortamın koşullarına ayak uydurmayı öğrenmiştir, yuvasını çevre şartlarına göre yapmıştır ve böylece asıl gücün kimde olduğunu bilir ve ona göre hareket eder.
Ama tüm bu türlerin arasında bencilliğiyle ve kendini üstün görmesiyle hareket eden bir kısım vardır ki biz onlara insan diyoruz.
Ve insanoğlu anlamsız bir biçimde kazanamayacığı bir savaş vermekte doğaya karşı. Marmarada yaşananlar,birkaç ay öncesi Karadenizdeki olaylar, depremlerde yaşananlar bize hiçbir şey öğretmiyor.
İnsanoğlunun doğayla olan bu inatlaşması maalesef kendi türüne çok pahalıya mal oluyor.
**
Oysa anlaşılması gerekiyor artık.
Bu gezegende ki en gelişmiş canlı olabiliriz ancak bu bizi herşeyi kontrol edebileceğimiz saflığına götürmesin.
Çevresel koşullara ayak uydurarak yaşamayı bildiği için insanoğlu binlerce yıldır varlığını sürdürebilmektedir.
Oysa bugün, gezegenin tüm kurallarını hiçe sayıp kendimize uydurmaya çalıştığımızda yaşadıklarımız ortadadır.
Tabi ki tüm bunları gözardı etmeyerek yaşamayı bilen ülkelerde yok değil ama biz onlardan biri değiliz ve görünen o ki olamayacağızda.
Kendi ellerimizle yarattığımız gündemlerle o kadar meşguluz ki esas tehlikenin nereden geldiğini göremiyoruz.
Haftalardır her haberde her sitede uyardı meteroloji “yağmur geliyor dedi”, “sel olacak dedi” hangimiz ciddiye aldık. Hadi sıradan halkı boş verin onların derdi zaten başından aşkın; peki yöneticiler belediyelere ait ne işe yaradığı belli olmayan onlarca bilmem ne müdürlüğüde mi ciddiye almadı?
Ve sonuç.
İskambil kulesi gibi evlerde insanlarımızı kaybediyoruz.
Dere yataklarını hiçe sayıp yağmur yağdımı aciz kalıyoruz.
**
Bir ülkede insan hayatı ne kadar değerliyse o ülke o kadar gelişmiştir.
İşte bizim gelişmişliğimizde bu kadar.
Pahalı yaşam, ucuz ölüm.
İşini doğru düzgün yapmayanlar yüzünden şimdi hepinizi yağmursuzluk duasına çağırıyorum çünkü başka çaremiz yok…
