İktidarın ''İmam hatip ve 28 Şubat'tan rövanşı almak hırsıyla'' uygulamak istediği 14 yıl kesintisiz eğitim, Meclis tarihinde görülmemiş bir kavga ve gürültüyle komisyondan geçti. Başbakanın ''28 Şubat'ın öcünü aldık'' diye yaptığı açıklamayı, ben daha önceki yazımda da eleştirmiştim. AKP'nin 9 yıllık iktidarında cumhuriyet tarihinde silinmeyecek kara bir leke olarak kalacağını anılacağını biliyorum. Şimdi kavgayla topla tüfekle adeta darbeyle kazanılmış bir zafer olarak görülen ''yeni Türk eğitim Sistemi'' cumhuriyete karşı bir darbedir. İktidara mensup vekillerin, Güney Kore Meclisi'ni de gerilerde bırakıp sevinç naraları atmaları haklarıdır. Zira çok büyük bir zafer kazandılar kutlamalar başlamalı. İktidar vekillerinin davranışlarının meclis tarihine düşecek bir kara leke olarak kalacağını her fırsatta söylemekten çekinmeyeceğim. Başbakan ''Meclis hür iradeyle karar verdi'' diyor. Hür iradenin adı çağdaş düşünceye yumruk atmaksa ben gelecekten korkarım.
İNANCI SİYASET ADINA KULLANMAK…
Akıl ve bilimin karşısına dini getirmek isteyenler, bu çatışmanın sonunda dinle kazanılmış bir zaferden cumhuriyete karşı bir başka zafer kazandıklarını görmek istiyorlar.14 yıllık kesintisiz eğitim tamamen imam hatiplerin orta kısmını açmaya yönelik bir dinci girişim… İlkokulu 4'e indirip, ortaokulu da bir yıl öne alarak, çocukların daha da küçük yaşta imam hatiplere başlamasını sağlayacak… Meslek liseleri filan masal!… Amaç ''dindar nesil'' takıntısı!… Sistem kesintili fakat 12 yıl mecburi olacakmış… Kız çocuklarına okuma-yazma öğretemiyorsun, çocuğunu okula isteyen gönderiyor, istemeyen göndermiyor,12 yıl mecburi olarak uygulanacak demek bana göre bir masal olarak kalacaktır. Milletin meclisi darbeye tanık olmuştur, sokak kavgasıyla yasa yapmak, çoğunluğun azınlığı ezmekle hiçbir tereddüt göstermediğinin bir kanıtı değil midir? Bu adeta İktidar faşizminin bir gösterisidir. Aynı meclis kadına karşı şiddete yasa çıkarıyor, âmâ asıl şiddetin nasıl olması gerektiğini burada tüm toplum önünde sergiliyor. Ayıptır, bu ülkeye yazıktır!…
MİLLETİN MECLİSİNİN İTİBARINI ZEDELEDİLER…
Milletin vekilleri kendilerini Meclise yollayan halka saygısızlık ettiler, Meclisin saygınlığını zedelediler, Meclis Başkanı Cemil Çiçek AKP'li vekil Hakan Şükür'ün futbol yorumculuğu yapmasını etik (ahlaki) bulmadığını açıklıyor, hem de bu konuda yapılan eleştirilerin Meclis'in itibarını zedelediğinden yakınıyordu. Şükür'ün fedaisinin CHP'li vekili Meclis çatısı altında yumruklamasını ''itibar'' zedelenmesini adına Sayın Meclis başkanı nasıl yorumlayacak acaba?… Karambole getirilerek kaba kuvvetle muhalefeti susturmaya çalışmak Meclis tarihine düşen kara bir lekedir!… İnsanlık anıtına ucube dediler, şimdi kendilerinin kavgayla zorla yumrukla yarattıkları ucubenin başka bir adı var mı acaba?… Ben bu yazıyı yazdığım sırada, adına ucube dediğim yasa teklifi belki de Meclisten geçmiş olacak. Meclis çatısı altında sokak kavgasıyla yasa yapmak, çoğunluğun azınlığı ezmekle hiçbir tereddüt göstermediğinin kanıtı değil midir?… Toplumun inanç duygularının siyasete getirisinde şimdiden küçücük beyinlere yerleştirilmesinin başka bir açıklaması olabilir mi?… Akıl ve bilimin neden dinden ayrı kalmasının önemini vurgulamak istediğimde, hala kendimizi güdülmüş toplum olmaktan ayıramıyoruz. Elbette Türkiye bir Müslüman ülke, her Türk gibi inançlara elbette sadakat gösteren bir toplum Türk halkı, kimse kimsenin inançlarını sorgulama yetkisini kendisinde görmemeli, inançlara saygı anlayışını farklı noktalara çekmek yerine keşke inançların akıl ve bilim anlayışıyla saygınlığını sağlayabilseydik. Başbakanın ''dindar gençlik istiyorum'' sözlerindeki gizli kalmış tehlikenin sorgulanmasını yapamayanların kendilerini yargıç yerine koymalarının bedelini bu ülke yaşamamalı. Dilerim yarın akıl ve bilim anlayışıyla çağdaş düşüncenin karşısına, dini öfke ve kin duygularıyla birleştirerek iki ayrı düşman bir toplum yaratmanın tehlikelerini, bu sisteme hakim olanlar şimdiden görerek yanlıştan dönerler.
