Erdoğan ve Gül Suriye’ye karşı sert açıklamalar yapıyor. Suriye’ye karşı azgınlaşan medya, Suriye’yi iki saatte işgal ederiz açıklamaları yapmaya başladı.
Batı basınında,
Amerikan seçimlerinden sonra, Amerika İngiltere ve İsrail, İran’a saldıracak, aynı gün Türkiye Suriye’ye girecek haberleri yapılıyor.
Bu haberleri ve yorumları yapanlar, savaş görmemiş, Amerika’nın kuyruğuna takılırsak her şey iyi olur diyen güruhtur.
Bunlar AB’ye tam üyelik sırasında ve Irak Teskeresi sırasında da aynı yaygaraları yapmışlardı.
Gelin bir akılcı hesap yapalım.
Suriye’ye girdik diyelim. Suriye’nin de bize hiçbir direnç göstermediğini varsayalım.(S-300’ler ve beş bin tankına rağmen)
Batının Suriye’yi paylaşmasına Rusya ve Çin’in seyirci kalmayacağı aşikârdır.
Diyelim, Rusya ve Çin savaşa dâhil olmadı ama Türkiye’ye müeyyide uyguladılar.
Türkiye Rusya’dan aldığı 30 milyar metreküp doğal gazı elektrik üretiminde kullanmaktadır. Türkiye de üretilen elektrik enerjisinin %50’si doğal gazdan üretilir.
On milyar metre küp doğal gaz da İran’dan almaktayız.
İran resmi ajansı bu gün, Larijani’nin azından bir açıklama yaptı.(16.11.2011) Gül ve Erdoğan’ın açıklamalarından sonra, bu açıklamanın yapılmış olması da, ayrıca bir anlam kazanıyor. “ Suriye’ye saldırı İran’a saldırıdır” dedi.
Eğer Rusya gazı keser, İran da gazı keserse kışın ortasında, o savaş çığırtkanlarının da, bizim de kıçımız donar.
Ne bankalar çalışabilir, ne bir tek uçak kalkabilir, ne de bir bakkal açık kalabilir.
Kaldı ki, Rusya ile 30 milyar dolarlık alış verişimiz var.
Amerika’nın taşeronu olmak kolay da, müteahhidin verdiği işi yapmak öyle pek kolay değildir.
Dönelim savaş eğik-düzlemine girdiğimiz atmosferin nasıl olacağına.
Bu durum, Bir Mart teskeresine benzer bir teskerenin Meclise gelmesini gerektirecektir.
Savaşa girelim, girmeyelim tartışmasının yapıldığı durumu gözümüzün önüne getirirsek; bugün AKP’yi destekleyen %50’nin bile savaş karşıtı olduğunu göreceğiz.
Sadece Amerikan işbirliğinden çıkar sağlayan ufak bir azınlık kalacaktır. Bunlarda medyalarından bağırmaya devam edebilecekler mi, kestiremiyorum.
Ortaya çıkacak ret cephesi, İran’ın, Rusya’nın doğal gazı kesmesinde de beter olur.
Tüm saldırı savaşlarında saldırıyı yapan ülkelerin başındakiler, savaşlardan sonra, şanslılarsa giderler, şansları o kadar yüksek değilse de asılırlar.
Hitler Avrupa’ya saldırdı, gitti.
Bush Irak’a saldırdı, gitti.
Venizelos, emperyalistlerin kışkırtması ile Türkiye’ye saldırdı, o da gitti.
Vatanını savunan liderler, Mustafa Kemal gibi, ülkelerinde yüceldiler.
Sakin olun beyler, sakin olun…
16.11.2011, bulentesinoglu@gmail.com
Tamtamları Erken Çaldınız
Bülent ESİNOĞLU
Erdoğan ve Gül Suriye’ye karşı sert açıklamalar yapıyor. Suriye’ye karşı azgınlaşan medya, Suriye’yi iki saatte işgal ederiz açıklamaları yapmaya başladı.
Batı basınında, Amerikan seçimlerinden sonra, Amerika İngiltere ve İsrail, İran’a saldıracak, aynı gün Türkiye Suriye’ye girecek haberleri yapılıyor.
Bu haberleri ve yorumları yapanlar, savaş görmemiş, Amerika’nın kuyruğuna takılırsak her şey iyi olur diyen güruhtur.
Bunlar AB’ye tam üyelik sırasında ve Irak Teskeresi sırasında da aynı yaygaraları yapmışlardı.
Gelin bir akılcı hesap yapalım.
Suriye’ye girdik diyelim. Suriye’nin de bize hiçbir direnç göstermediğini varsayalım.(S-300’ler ve beş bin tankına rağmen)
Batının Suriye’yi paylaşmasına Rusya ve Çin’in seyirci kalmayacağı aşikârdır.
Diyelim, Rusya ve Çin savaşa dâhil olmadı ama Türkiye’ye müeyyide uyguladılar.
Türkiye Rusya’dan aldığı 30 milyar metreküp doğal gazı elektrik üretiminde kullanmaktadır. Türkiye de üretilen elektrik enerjisinin %50’si doğal gazdan üretilir.
On milyar metre küp doğal gaz da İran’dan almaktayız.
İran resmi ajansı bu gün, Larijani’nin azından bir açıklama yaptı.(16.11.2011) Gül ve Erdoğan’ın açıklamalarından sonra, bu açıklamanın yapılmış olması da, ayrıca bir anlam kazanıyor. “ Suriye’ye saldırı İran’a saldırıdır” dedi.
Eğer Rusya gazı keser, İran da gazı keserse kışın ortasında, o savaş çığırtkanlarının da, bizim de kıçımız donar.
Ne bankalar çalışabilir, ne bir tek uçak kalkabilir, ne de bir bakkal açık kalabilir.
Kaldı ki, Rusya ile 30 milyar dolarlık alış verişimiz var.
Amerika’nın taşeronu olmak kolay da, müteahhidin verdiği işi yapmak öyle pek kolay değildir.
Dönelim savaş eğik-düzlemine girdiğimiz atmosferin nasıl olacağına.
Bu durum, Bir Mart teskeresine benzer bir teskerenin Meclise gelmesini gerektirecektir.
Savaşa girelim, girmeyelim tartışmasının yapıldığı durumu gözümüzün önüne getirirsek; bugün AKP’yi destekleyen %50’nin bile savaş karşıtı olduğunu göreceğiz.
Sadece Amerikan işbirliğinden çıkar sağlayan ufak bir azınlık kalacaktır. Bunlarda medyalarından bağırmaya devam edebilecekler mi, kestiremiyorum.
Ortaya çıkacak ret cephesi, İran’ın, Rusya’nın doğal gazı kesmesinde de beter olur.
Tüm saldırı savaşlarında saldırıyı yapan ülkelerin başındakiler, savaşlardan sonra, şanslılarsa giderler, şansları o kadar yüksek değilse de asılırlar.
Hitler Avrupa’ya saldırdı, gitti.
Bush Irak’a saldırdı, gitti.
Venizelos, emperyalistlerin kışkırtması ile Türkiye’ye saldırdı, o da gitti.
Vatanını savunan liderler, Mustafa Kemal gibi, ülkelerinde yüceldiler.
Sakin olun beyler, sakin olun…
16.11.2011, bulentesinoglu@gmail.com
