Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Anibal GÜLEROĞLU

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a Kızmak

Anibal GÜLEROĞLU Yazar Anibal GÜLEROĞLU
02 Ekim 2011
Anibal GÜLEROĞLU
0
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a kızmak…

İnsanları eleştirmek kolaydır. Hele bir de koltuklara oturup hiçbir karşı fikir üretmeden, yapıcılık adına farklı projeler ortaya koymadan ahkâm kesmek çok daha kolaydır. Şu an ülkemizde yapılan da bu! Hoş, geçmişteki tablo da şimdikinden farklı değil.
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet Devrimleri’ni yarattığında bunların kendi çıkarlarıyla bağdaşmayacağını düşünenler muhalefet yapmamış mı? Tarihe geçen kayıtlardan da görülebileceği gibi Devrimlerin kabulü hiç de kolay olmamış. Saraçoğlu Hükümeti’nin ‘Toprak Kanunu’na muhalefetinden dolayı CHP’den ihraç edildikten sonra halka, oyunun gücünü ilk kez tattıran rahmetli Adnan Menderes’in akıbetine ne demeli? Ülkeye getirdiği yeniliklere rağmen tartışmaya fazlaca açık suçlamalarla idam sehpasına çıkartılmasının izahını yapmak mümkün değil. Sorgulanması yasak olan ve dahi ‘bayram’ ilan edilen darbelerle gölgelenen siyasi tarihte, Boğaz Köprüsü’nü ‘İstemezük’ nidalarıyla karşılayıp Süleyman Demirel’i eleştiri yağmuruna tutanları da gördü bu millet… İkinci köprü, döviz serbestîsi, Avrupa’ya açılım gibi yeniliklerin yanı sıra ‘Benim memurum işini bilir’, ‘Anayasa’yı bir defa da biz delsek ne çıkar?’ sözleriyle tarihe geçen Turgut Özal misyonunu da! Kısacası Türkiye’de her yenilik peşinde koşan, artısıyla eksisiyle çağı yakalamaya çalışan, üretken olmayan muhalefetin yumruğuyla ezilmeye çalışılmış. Seçim sandıklarında elenemeyenler, darbelerin balyozuyla alaşağı edilip sindirilmiş. Halkın oylarıyla iktidara taşınanlar, halkın oyları hiçe sayılarak, yönetim oyunundan azledilmiş. Velhasıl bu ülkede iktidar olup da muhalefete yaranmak imkânsız!
Geçmişten günümüze…
1960 darbesini bilmem ama 1980’i hatırlarım. 12 Eylül sabahı, radyodan gelen gür sesle uyanmıştım. ‘Bu askerin türküsüdür. Artık onlar yönetimde’ diyerek, durumu izah etmişti önceki darbeden duruma aşina olan babam. Beni ilk etkileyen sokağa çıkamamak olmuştu. En çok düşündürense, bir gün önce annemin kuyruklara girerek aldığı yağın birden bire bollaşması! O dönemden aklıma takılan ve çocukluktan bugüne hala cevaplayamadığım soruysa, her tarafta boy gösteren anarşinin nasıl olup da 12 Eylül itibariyle bıçak gibi kesildiği… Neyse bunlar derin konular. Darbe devrinin artık kapandığını düşünüp bir daha açılmaması dileğiyle gelelim Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı beğenmeyenlere…
Neymiş efendim, hükümetin yarattığı ortam Atatürk İlke ve İnkılâpları’na aykırı bir düzene geçişin başlangıcıymış! Burada soluklanıp sorgulamak gerek. Bir ülkedeki yerleşik düzeni yıkmak bu kadar kolay mı? Cevap, ‘Evet’ ise o zaman hiç düşünmeye değmez. Çünkü o hararetle savunulan kavramlar zaten asla tam olarak benimsenmemiş demektir. Ayrıca Kurtuluş Savaşı yıllarının uzantısındaki yaptırımların günümüzde hala bir bütün olarak kalması da, değişen dünya konjonktürleriyle bağdaşamayacağını unutmamak lazım. Üstelik büyük çoğunlukla iktidara gelen ve oylarını artırarak bunu sürdüren bir Genel Başkan var bugün iktidarda. Yani yaptığı her şey halkın büyük kısmının iradesiyle örtüşmekte… Bu da gösteriyor ki, başta CHP olmak üzere muhalefetteki partiler halka inmekte yetersiz! Cumhuriyet Devrimleri’nin, halkın dışarıda kaldığı balolarla ya da bir takım hamasi söylemlerle ayakta tutulamayacağı ne yazık ki hiç görülememiş. Halk, anlayacağı dilden konuşan; inancını dilediği gibi yaşayıp gönlünce giyinmesine olanak tanıyan; Marmaray, Çılgın Proje gibi icraatlarla göz dolduran lider istiyor. Tarihin kahramanlıklarına çakılı ezber söylemler, özellikle yeni nesillere artık cazip gelmiyor. Globalleşen dünya düzeninde Türkiye’de klişe muhalefeti sürdürmekte ısrarcı olanlar da, Başbakan’ın ve partisinin itibar hanesini kabartmaktan ve seçim pusulalarında ‘tabela partisi’ olarak yer işgal etmekten öte bir işe yaramıyor.
Darbelere alkış tutanlar demokrasiyi nasıl sağlar?
Bugünün kısır döngüsüne nasıl gelindiğini anlamak için siyaset seyir defterinin ilk sayfalarına göz atmak gerek. ‘Ebedi Şef’ Atatürk’ün vefatının hemen ardından, ‘Değişmez Başkan’ seçilerek ‘Milli Şef’ unvanını alan ve bunu 1946’ya kadar taşıyan İnönü iktidarı yokluklar dönemi! ‘Köy Enstitüleri’nin olumluluğu dışında, fiyatları artan tüketim malları, Aşkale sürgününe sebep olan Varlık Vergileri… Tüm bunlar 2. Dünya Savaşı’nın getirdiği vesikalı yaşamla birleşince ortaya çıkan manzara hiç de iç açıcı değil! 1945’e doğru daha da kötüleşen gidişatla umut kapısı olmaktan iyice uzaklaşan CHP, halkın Menderes’e yönelmesindeki başlıca sebep… DP’nin kurulmasıyla telaşa kapılıp, sendikalaşma vs. gibi göstermelik demokratikleşme hamleleri yapan CHP, bunlara rağmen halkla bütünleşmekten çok uzak. İktidar gücünü korumak için seçim tarihini bir yıl erkene alıp rakibine koltuk şansı tanımamaya yeltenen ancak başarılı olamayan partinin sonraki yıllarda sergilediği tablo aynı yetersizlikte. Halkı kucaklama yönü, seçim meydanlarındaki nutuklardan ibaret kalan bugünün ana muhalefetinin geçmişteki ‘Şartlar tamam olduğunda milletler için ihtilal, meşru bir haktır’ sözü demokrasiye bakış açısına bir karine! Seçilmişe karşı ihtilalı, demokrasiyle aynı kefeye koyan zihniyetin asıl dışa vurumu, darbe sonrası İnönü’den Cemal Gürsel’e giden tebrikte görülmekte… ‘Memleket ve millet için hayırlı bir iş yaptınız. Başarınız için emrinizdeyim Paşa Hazretleri’ sözlerinin demokrasiyi gerçek anlamda isteyen zihniyetlerle bağdaşamayacağı aşikâr! Bu da ülkemizde, gelişmişlik düzeyinde özgür bir yönetimin asla ve asla tesis edilemediğinin göstergesi! Nitekim rahmetli Adnan Menderes, idam edilmeden önceki son mektubunda durumu çok güzel izah ediyor…
‘‘ Sizlere dargın değilim. Sizin ve diğer zevatın iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Onlara da dargın değilim. Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki, Adnan Menderes hürriyet uğruna koyduğu başını 17 sene evvel almadığınız için sizlere müteşekkirdir. İdam edilmek için ortada hiçbir sebep yok. Ölüme kadar metanetle gittiğimi, silahların gölgesinde yaşayan kahraman efendilerinize acaba söyleyebilecek misiniz? Şunu da söyleyeyim ki, milletçe kazanılacak hürriyet mücadelesinde sizi ve efendinizi yine de 1950’de olduğu gibi kurtarabilirdim. Dirimden korkmayacaktınız. Ama şimdi milletle el ele vererek Adnan Menderes’in ölüsü ebediyete kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir. Ama buna rağmen duam (bu kelimenin üzeri çizilip merhametim yapılmıştır) sizlerle beraberdir.’’
Çözümsüzlükten nemalananlar çözüm üreteni sever mi?
Bu tablonun ışığında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yaptıklarından dolayı kızanlara soruyorum… O ve ekibi, beğenin ya da beğenmeyin, projeler üretiyor. Darbelerin bir daha olmaması için gayret gösteriyor… Duble yol, diyor… ‘One minute’ sloganıyla, prim yapıyor… Orta Doğu gezileriyle, liderliğini konuşturuyor… Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun ve benzeri ilginç kazaların üstüne gidiyor… Komşularla iyi ilişkiler kurup ‘kavgacı ülke’ imajından kurtulmak için atılımlar gerçekleştiriyor… Bunları halka sunmayı ve reklamını yapmayı çok güzel beceriyor. Vatandaş da bu coşku seline kapılıp, tüm zamları ve olumsuzlukları unutup oylarıyla kendisini destekliyor. O ve ekibi bunları bir şekilde başarıyorsa suçlayıp taşlamak mı lazım? ‘Ödenen bedel’ diyenlere cevap: Bedelsiz yapabilene bu milletin kolları açık!
Hükümet’e yöneltilen eleştirilerin başında, dış güçlerin kuklası olması yani daha açık ifadeyle vatan satışçılığı gelmesi de yadırganacak bir durum aslında. Cumhuriyet, AKP iktidarıyla mı kuruldu da gelinen noktanın tüm sorumluluğu onlara yıkılıyor? Yakın tarihe bir göz atanlar bağımsızlığımızın Atatürk’le birlikte rahmetli olduğunu ve bu sürecin, 2. Dünya Savaşı sonrası Boğazlar için bastıran Sovyetler Birliği’ne karşı Amerika ve Nato’ya yanaşıldığında başlatıldığını görecektir.
Kore nere, biz nere… O topraklarda yabancıların keyfi uğruna pek çok Türk erkeği şehit düşmedi mi? Biz Kore’de Amerikan kapitalizminin daha iyi yerleşmesi için savaş vermedik mi? Göz boyamacı Marshall yardımıyla bu ülkenin ekonomisi dışa bağımlı hale getirilmedi mi? Avrupa Birliği’ne girmeden imzalanan Gümrük Birliği ya da ‘bir koyup üç almayı’ beklerken uç uç böceği haline geldiğimiz Irak günleri ne çabuk unutuldu? Balkan Savaşı’nda Bulgaristan’a karşı Alman Subayların taktiğiyle hareket eden Osmanlı Sarayı’nın, Bulgarları bize karşı kışkırtanların başında Almanların geldiğini umursamaması gibi, bunlar da balık hafızalarına yollandı herhalde. Yoksa tüm bunlardan da mı AKP iktidarı sorumlu?
Bu basit sorularla bile ortaya çıkan durum, AKP iktidarına dek kimsenin gidişatı düzeltmeye yeltenmediği! Şu hep kınanan ama nedense iktidara gelindiğinde birden unutulan ‘seçim barajı’ gibi konulara diğerlerini engellemek adına sıcak bakmayan Meclis partileri, ülkemizi gerileten ve birilerinin işine yarayan terör konusunda da yıllardır ortak bir çözüm arayışına girmemekte. Sürekli iktidarı eleştiren ve fiiliyatta boşluğun ötesine geçemeyenlere soruyorum… İktidarı bastırmak için ne gibi hamleler sergilediniz? Ucu eldeyken çekilemeyen ipi atmak ya da Madımak’taki insanların yanışını seyrederken suskun kalmak mı icraat? Yoksa isimler üstünden söz dalaşı yaratmak mı? Olmadı, üniversite gençlerini birbirine kışkırtmak mı?
Anayasa’nın hangi maddesinin değişeceği veya yer altı kaynaklarımızın kimler tarafından ele geçirildiği bir zamanlar hastane kuyruklarında inlediği günleri unutmayan… Ya da Resmi Dairelerden ‘bugün git, yarın gel’ zihniyetiyle yollanan vatandaşın umurunda mı? Halk, daha iyi yaşamak adına icraat istiyor! Bunu görün ve Başbakan’a başarısından dolayı kızacağınıza, kendinize hala eski teranelere takılı kaldığınızdan dolayı kızın. Boşa şehit olan evlatların ardından üç beş sözle ağıt yakacağınıza akan kanı durduracak köklü tedbirlerle çıkın ortaya. Kargaşa fırsatçılarına meydan bırakmayacak, bütünleştirici girişimlerle iktidara alternatif olun. Yıllarca kaderine terk edilmiş bölgelerde bugün dökülen kanlar ve yaşanan acılarda, tüm sorumluluğu iktidara yükleyeceğinize biraz da öz eleştiriye ve geçmişle muhasebeye yönelin. İşte bunları yürekten ve samimiyetle yapabildiğiniz an, hem gerçek muhalif hem de iktidara alternatif olabilirsiniz.
Son söz…
Bu satırlar herhangi bir partiyi kayırmak ya da aşağılamak için değil, herkesin insanca ve demokratik bir düzende yaşamasına inanan sade vatandaş bilinciyle yazılmıştır. Kendini bildi bileli kısır çekişmelerle yönetilen Türkiye’de akan kanların durmasını ve birlik-beraberlik refahının yaşanmasını gönülden arzu eden her bireyin, görünen gerçekleri dile getirme yükümlülüğüyle aktarılmıştır.
Üretilen ve önüne konan malı beğenmeyen, daha iyisini ve orijinalini üretip tüketiciye arz eder! Bu bilinç toplumda yerleştiği gün, ne Atatürk İlkelerinin yok olacağı korkusu ne de dış güçlere karşı boynu bükük duruştan eser kalmaz. Siyaset, karalamak ve yandaşlarını iktidara taşımak ya da ‘Ya sev ya terk et’ sloganını yerleştirmek için değil milletin kalkınması, ülkenin dünya nezdinde saygınlık kazanması için yapılırsa anlamlıdır. Gerçek vatanseverlik de budur! Var mı, halkçı-milliyetçi nutuklar atıp iktidarı kınayanların arasında bunu yapacak olan?
Anibal Güleroğlu

Paylaş
Etiketler: Adnan Menderesanibal güleroğluBAŞBAKANbilgiaği.netinönümuhalefetRecep Tayyip ErdoğanSiyaset
Önceki Yazı

Başbakan’a Çağrı: Ya BM’den Çekilin ya da…

Sonraki Yazı

Hainlik ve kahramanlık

Anibal GÜLEROĞLU

Anibal GÜLEROĞLU

İlişkili Yazılar

Kıvanç ve Serenay’ın Aile’si Asla The Sopranos Ayarında Bir Dizi Değil
Anibal GÜLEROĞLU

Kıvanç ve Serenay’ın Aile’si Asla The Sopranos Ayarında Bir Dizi Değil

29 Mart 2023
5k
Anibal GÜLEROĞLU

En Derin Deri Dönüş

26 Ekim 2022
5k
Anibal GÜLEROĞLU

‘Hayat Bugün’ Yüz Güldürür mü?

14 Ekim 2022
5k
Anibal GÜLEROĞLU

‘Gecenin Ucunda’ Işık Var!

19 Eylül 2022
5k
Sonraki Yazı

Hainlik ve kahramanlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap