Ben, PKK‘nın durumunu, bazen bizim PKK yanlısı kalemşörlerin nabızlarını tutarak anlamaya çalışırım. Bunlar barış çığlıkları koparmaya başladılar mı, biliniz ki PKK köşeye sıkışmıştır ve uydurma ‘eylemsizlik‘ dönemlerinden birini tutturmaya çalışmaktadır.
Başbakan Erdoğan‘ın terörle mücadele konusundaki kararlı tutumu neticesinde başlatılan ‘sınır ötesi harekât‘ta sıkışan terör örgütü, TBMM‘den yetki alınarak başlatılacak olan ‘sınır ötesi kara harekâtı‘nda, bu defa ‘güvenlik bölgesi‘ oluşturması da muhtemel ve Kuzey Irak‘ı temizlemeden dönmeyi düşünmediği anlaşılan TSK‘nın operasyonları konusunda endişelidir.
Bu endişe sonucunda PKK, bir taraftan kendi yönlendirdiği unsurlara ve BDP‘yebolca ‘barış edebiyatı‘ yaptırırken, diğer taraftan şuursuzca önüne çıkan hedeflere terör saldırıları düzenlemektedir.
***
PKK tarafından gerçekleştirilen terör saldırıları amacına ulaşmamış ve terör örgütü psikolojik harekât bakımından yaptığı hatâlarla Güneydoğu kamuoyu da dahil olmak üzere son bir haftada büyük ölçüde yıpranmıştır.
Ankara‘daki patlamada halktan üç kişinin hayatını kaybetmesi, Siirt‘te dört genç kızın öldürülmesi ve son olarak Batman‘da hâmile bir kadınla dört yaşındaki kızının katledilmesi, Güneydoğu‘daki STK temsilcilerine bile ‘Artık insanlığımdan utanıyorum‘ dedirtebilmiştir.
Bu arada, bu memleketin ekmeğini yemiş, suyunu içmiş bir takım hainlerin, terör saldırılarında hayatını kaybedenlerin sivil halk yerine gencecik asker ve polislerin olması hâlinde buna aldırmayacakları -hattâ sevinecekleri- de ortaya çıkmıştır.
***
Türkiye‘de terör meselesi önemlidir. Lâkin bu mesele, kökleri derinde olan, sosyolojik temele dayanan, bilinmeyenlerle dolu ve çözülmesi güç bir mesele değildir.
Hep tekrarlıyoruz: Türkiye‘nin son yıllarda gelişmesini ve güçlenmesini endişeyle seyreden ve her zaman bir ‘Küçük Türkiye‘ istemiş olan bazı dış odaklar, PKK terörünü Türkiye aleyhinde kullanmaktadır. PKK ise, aslında dış irtibatları ve menfaatleri olan bir mafya örgütüdür.
Bu mafya örgütü, Öcalan ve Kandil‘deki hempaları tarafından yönetilmekte; BDP gibi siyasî frontlar da örgüte tâbi olarak davranmaktadır. Hedef, özerklik, federasyon gibi çeşitli aşamalardan geçildikten sonra Türkiye‘yi parçalamaktır.
Bu basit gerçeği, ‘İmralı-Kandil- BDP’ gibi güya karmaşık ilişkiler yumağı olarak gören medya mensupları meslekdaşlarıma şaşırıyorum. Şu hakikatı altını çizerek belirteyim ki, hangi tâvizi verirseniz veriniz, Türkiye‘yi parçalamak isteyen mahfilleri ve uşaklarını tatmin edemezsiniz.
***
Yapılacak iş, Kürt kardeşlerimizin sorunları ve haklı talepleriyle terörle mücadeleyi ayırt edebilmek; kardeşlerimizi kucaklarken eli kanlı teröristin üzerine hiç tâviz vermeden gidebilmektir.
Ekim’de başlatılacak ‘sınır ötesi kara harekâtı‘, bütün terör yuvaları temizleninceye kadar devam etmeli ve Irak Devleti, kendi topraklarında hâkimiyeti ve asayişi sağlayıncaya kadar bir ‘güvenlik bölgesi‘ oluşturulmalıdır.
Ayrıca, polis ve asker özel harekât birlikleri de süratle devreye sokularak PKKKCK yuvaları ortadan kaldırılmalıdır.
PKK terör örgütünün şirazesi bozulmuştur. Örgütü etkisiz hâle getirmek için bundan daha uygun zamanı bulmak kolay olmayacaktır.
