CHP’nin sert bakışlı Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin İzmir’e geldi.
Amaç; büyükşehir ile ilçe belediyeler arasındaki cilveleşmeyi bitirmek.
Ayağının tozuyla soruldu:
“İzmir’e neden geldiniz?”
Kızdığını kaşlarını çatarak gösterdi, “ Böyle sorulmaz… Bunun haber değeri yok…” diye çıkıştı.
Belli ki sıkıştırılmak istemiyor, tamamladı:
“ Bize göre sıkıntı yok… Bunları kriz gibi yansıtmanız doğru değil”
Anlayacağınız…
Suçlu basın. Gazeteciler… Yazar-çizer gezinen senaryocular!
*
Her şey bu gazetecilerin başının altından çıktı.
İzmir’de hiç dert yokken, canları sıkıldı.
İlçe Belediye başkanlarına dedi ki;
“ Gizli gizli toplanın… Heyecan olsun. Büyükşehir’e karşı planlar yapın”
Sağ olsunlar, başkanlar kırmadı. Ormanda, özel bürolarda bir araya geldiler.
Fesat gazeteciler, sonra CHP’nin il başkanına gittiler, tüyo verdiler:
“ Mangal partisine beni niye çağırmadınız diye kafa yap, dalganı geç…”
İl Başkanı zaten hazır, lafları aynı gün patlattı.
*
İzmir güllük gülistanlık ya…
Yazacak tek konu olmadığından “Hınzır mı, muzır mı ” desek bu gazeteciler, yine isyancı küçük başkanlara gitti.
“ Randevu isteyin, toplu gidin… Birlikten güç doğar, ağabeyinizi sıkıştırın, süngüsünü düşürün…”
Aynı anda bir başka grup Büyük Başkan’a koştu:
“ Aman tuzak kuruyorlar… Sakın oyuna gelme” dediler, direncini artırdılar.
Aziz Kocaoğlu’nu işlediler:
“ Toplu olmaz, tek tek gelsinler. O zaman korkarlar…”
*
Gündem zayıf kaldı. Kaşınan, huysuz gazeteciler CHP İl Başkanı Tacettin Bayır’a gitti.
“ Nasıl başkansın? Sahipsiz mi burası? Adam biraz sert çıkar…” aklını verdi.
Vakitsiz konuşmaya alışık bayır, ültimatomu çaktı:
“ O başkanlar çenelerini tutsunlar… Ayağını denk alsınlar”
Tabii bu çıkış tek taraflı kalmamalı. Malzeme azalıyor.
Kavurucu sıcakta en uzaktaki ilçenin başkanına gittiler, tahrik ettiler.
O da gaza geldi, il başkanına patladı:
“ Sen niye gazetelere konuşuyorsun?”
*
Gazetecilerin keyfi gıcır. Hava iyice ısındı.
Biraz daha tırmandırmak gerekiyor.
İzmirliler de ramazanda biraz şenlik beklentisinde.
Tek taraflı bilinen CHP Genel başkan Yardımcısı Alattin Yüksel’e gittiler:
“ Abiiiim, büyüksün… Bitir işi, Kemal Bey’in gözdesi ol…”
Zaman müsait, fikir müspet.
Yüksel tura başlarken, gazeteciler isyancı başkanların kulağına üfledi:
“ Teslim olmayın… Püskürtün!”
Yaptılar da… Yüksel, neden bu işe girdiğini bir türlü anlamadı.
*
Gazetecilerin kaşarlanmış büyükleri, Ankara’ya mesaj gönderdi.
“ İş çığırından çıktı. Genel Merkez el koysun”
İyi de…
Kim yapsın? Örgütten sorumlu Gürsel Tekin, “Geliyorum” dedi, diğer başkan yardımcısı Volkan Canalioğlu’nu yanına aldı.
Uçaktan iner inmez, gazetecilere püskürdü.
Basın da mutlu oldu.
“Dakika bir, gol bir” misali güzel haber çıktı!
*
Bir kısım gazeteci, Aziz Kocaoğlu’na “ Uzaklara git, meclisi falan bırak, tatsızlık çıkacak, görünme” talimatını verdi.
O da, en uzağa Çin’e havalandı.
Bir oraya, bir buraya giden Gürsel Tekin olayı çözemedi.
Çözemeyince de “ Evde sıkıntılar olabilir. Ama kriz değildir, yaptığını da doğru değildir” dedi.
*
Gazeteciler son hamle, ilçe başkanlarına istek listesi hazırlattı.
“Para, makine iste… Bürokratlar emir kulu olsun, plan projeye karışmasın ” yazılı listeyi Gürsel’in eline verdi.
Çözümcü Gürsel Tekin, şimdi derin derin düşünüyor:
“ Acaba bunun arkasında ne var?”
*
Bulmasına bulacak da…
O zamana kadar bu gazeteciler…
İzmir’e el değiştirtip, şıkır şıkır göbek atacak!
********************