Ordu Elden Gidiyor!

Osmanlı döneminde bile, “Ey Müslümanlar, kalkın ayağa, din elden gidiyor! Şeriat isteriz!” diye isyanlar olmuş.
Din elden gidiyor demek, kimi Müslümanlarca müthiş bir tahrik duygusu (saçmalığı) yarattığı içindir ki, Osmanlı da bile bir isyanın sloganı olabiliyor. Ve o slogan, kitleleri harekete geçirebiliyor. Bunu çok iyi bilen derin güçler, yobazlarla ittifak halinde, daha yakın zamanda bile Alevileri kesmediler mi?

Şimdi de birileri, ‘ordu elden gidiyor’ diye bağırıyor.
Genelkurmay Başkanı ve ordu komutanları dediklerini yaptıramayınca bırakıp gittiler ya; neymiş efendim: Ordu, AKP’lileştiriliyormuş!
Peh! Şu ferasete bak, siyasi tahlildeki şu derinliğe bak!

Siyasi dünyasını tamamıyla AKP’ye muhalefet olmaya endeksleyenler, hayatı ak ve kara olarak görürler.
AKP’nin her yaptığı kötüdür ve AKP’ye karşı her yapılan da iyidir!
CHP’nin, MHP’nin ve bir kesim solcuların dünyası, işte böylesi bir ilkelliğin içerisinde yuvarlanıp durmakta.
Ordu, hükümete karşı darbe yapsa, zil takıp oynayacaklar. Öyle ya; AKP’ye karşı olan herkes iyidir!
Darbelerin altında hayatları karartılmış, müthiş işkenceler görmüş, sakat bırakılmış solcular; bir musibet bin nasihatten iyidir derler, teorileriniz sığ ama yaşadığınız bu pratiği ne çabuk unuttunuz.

TSK’daki atamalar sürecinde CHP’nin hukukçu hanımının yaptığı açıklama, evlere şenlikti! Bırak orduyu kendi haline, kendi içerisinde teamüllere uygun atamaları yapsın demek isteyen CHP, hükümetin bu konuda gösterdiği iradeyi eleştiriyor.
Hâlbuki ilk defa bir Cumhuriyet hükümeti TSK karşısında bir siyasi irade koyuyor ki, bu durum, demokrasi açısından bir zaferdir!

Bir kısım solcular ve postal takipçisi medyanın kalem erbapları ne diyor?
Efendim ordu, AKP’lileştiriliyor!
Orgeneral düzeyindekiler, bağımsızlıkçıymış, anti Amerikancıymış vs.
Daha alt rütbeler de AKP eğilimli öyle mi?
Peki bu alt rütbeler, örneğin tümgeneraller, tuğgeneraller vs., AKP hükümetleri döneminde mi yetiştirildiler ki, bunlar ordu komutanları olunca, ordu AKP’lileşmiş oluyor.

Efendim ordunun epeyi sayıda muvazzaf subayı tutukluymuş!
Geride kalanlar da, çekindikleri için hükümete biat edebilecek tiplermiş.
Ne var bunda; ordu, hükümetin memuru değil mi?
Elbette yürütmeye bağlı olarak, onun emrinde olacak.

50 yıldır bu ordu, parlamentoyu, sivil hükümetleri, toplumu hiçe saymadı mı?
Şimdi iki kutuplu dünya yıkılınca da, eli boşa çıkmadı mı?
20 yıldır hayal kırıklığı yaşayan subaylara sabırlar diliyorum!
Tutuklu subaylara gelince, adaletin tesis edilmesi kaydıyla, darbecilerin hak ettikleri cezayı almaları en büyük dileğimdir!

Şu bağımsızlıkçılık edebiyatı yapan solcuların Marksizmden aldıkları hiçbir ders yok. Onların solculuğu, Üçüncü Dünya ve Kemalizm ‘solculuğuyla’ sınırlı. Darbelere karşı olduklarını söylerler ve için için de, BAAS’çı bir darbe beklentisini taşırlar.
Ama ne yazık ki, o darbelerin aşağılık uygulamalarına onlar da maruz kaldılar. O arkadaşlara da en acımasız işkenceler yapıldı; yakıldılar, asıldılar, katledildiler!
Toplumuna zulmeden bir kurumdaki atamalarda hükümetin dediği oluyorsa, bu durum, ordudaki topluma zulmetme iradesinin yenildiğinin işaretidir.

Bunun adı demokratikleşme değildir de, nedir?

AKP’ye mutlak muhalefet, bu kesimlerde öyle bir körlük yaratmış ki, işkencecisiyle kol kola yürüyebilecek noktalara gelmişler!
Her ağustos ayında YAŞ toplantılarını general köpürtme üzerine kuran medya; hükümetin iradesi karşısında niye köpürüyorsunuz ki!
Bakın bu olanlar boru değil (hani tanksavar silahı boruydu ya), atamalarda bir kâğıt parçası değil (hani Albay Dursun Çiçek’in ıslak imzalı belgesi), belgedir belge!

Ordu elden gidiyormuş!
Elden gitmiş olan ordu, asıl şimdi ele geliyor: Yani demokratik bir sistemde ordunun yeri nereyse, oraya oturtulma sürecine girildi.
Bunun neresi kötü?