Ya Herro ya Merro!

Ya herro ya merro.. Evet bu seçimin durumu budur.. Belki de çok partili düzene geçtiğimizden 1946’dan bu yana 12 Haziran 2011 de yapılacak olan seçim ülkemiz için en büyük önemi taşımaktadır..
Eğer bu seçimde demokrasi, özgürlük, istikrar kazanamazsa, önümüzdeki 50 yıl içinde vesayetten, rap rapçı zihniyetten, “beyaz Türk”lerin üstünlüğünden, faili meçhullerden, akan kandan kurtulmamız mümkün değil.
Belirsizlikler ve krizlerle dolu yılları ne çabuk unuttuk öyle değil mi?

Ahmet Necdet Sezer’in Rahmetli Ecevit’e fırlattığı, şimdilerde değiştirmek için göbeğimizi çatlattığımız meşhuur anayasa kitapçığı bir aylık zararının 51 trilyon olduğunu ne çabuk unuttuk…
% iki binleri aşan faizlerin yaşandığı, hortumcuların zayıf kriz-koalisyon hükümetlerini fırsat bilip halkın milyar dolarlarını nasıl hortumladığını ne çabuk unuttuk…
“Anadil karın doyurmaz” diyenlerin içinde bulunduğu koalisyon hükümetleri zamanında enflasyon oranlarının %77’ye vardığını ne çabuk unuttuk…
Yüzde 70 zam taahhüdünün yer aldığı kira kontratlarını ne çabuk unuttuk…
Gözümüzün önünde “kağıt parçası” denilen, ıslaklığı, gerçekliği kriminal olarak ispatlanmış darbe planlarını, harp akademileri yıl sonu gösterisindeki piyesmiş gibi, bizi aptal yerine koyarcasına, sunanları ne çabuk unuttuk….
Referandumda demiyorlar mıydı: AKP sizi kandırıyor, darbeciler yargılanamaz, geriye dönük yargılama hukuken olamaz, zaman aşımı var vs. boşuna EVET diyorsunuz… İşte Evren, işte Şahinkaya… Ne çabuk unuttuk…
2011 birinci yarısında %6,8 olan büyüme oranının 2001 de % – 5,7 olduğunu,

2011 de 760,5 TL olan Brüt asgari ücretin 2001 de 139,9 TL olduğunu,

2011 de % 8,9 büyüyen ekonominin 2001 de % 68 küçüldüğünü,

114 Milyar dolar olan ihracatın 2001 de 25 Milyar dolar olduğunu ne çabuk unuttuk?
Çalışmayanlara 600 TL verilip bu paranın alış verişte kullanılarak devlete geri döneceği şeklinde yapılan planlarla ekonomi yönetilirse vay Türkiye’nin geleceğine!

Boş vaadlerle Türkiye yıllarca oyalandı. Kimi çift anahtar verdi, kimi “kim ne veriyorsa beş lira daha fazlasını” verdi. Kimisi ekonomiyi 500 günde düze çıkarıyordu ama sekiz gelip dokuz kere gitmesine rağmen kendisini ve ailesini düze çıkarmaktan başka bir işe yaramadı ve işin kötüsü hala partiler arası satranç oynamaya devam ediyor…
Boş seçim vaatleri istemiyoruz; gerçekçi projeler hayata geçirilsin istiyoruz..
Kürt, Alevi, Ermeni asimilasyonlarının planlı yapıldığının, kanlı 1 Mayıs olayları, Kahramanmaraş ve Sivas katliamları ve son olarak da Danıştay cinayetinin inançlı halkı suçlamak ve sindirmek gibi amaçlar taşıdığının farkındayız ve faili meçhullerle anılmayan bir Türkiye istiyoruz…

Uluslararası her platformda inisiyatif alan “dört yanımız düşmanlarla sarılı” paranoyasını terk eden, ihtiyatlı dostluk sloganıyla ilerleyen bir Türkiye istiyoruz…
Gönlümüzü çalan güzelin boş vaadlerine kanmaktan kendimizi -en azından- bu seçimde kurtarmalıyız… Onu sevmeye devam etmenizde bir sakınca yok ama oyunuzu geleceğin Türkiye’si için kullanın!
12 Haziran 2011 Pazar günü oyumu Türkiye’nin geleceğine inandığım için Ak Partiye kullanacağım. Ama bu demek değildir ki her yaptıklarını onaylayacağım… Gözüm üzerlerinde olacak…