Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Cihan HAYIRSEVENER

Vur Deyince Öldürdüler!..

Cihan HAYIRSEVENER Yazar Cihan HAYIRSEVENER
04 Mayıs 2008
Cihan HAYIRSEVENER
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Televizyondaki görüntüleri büyük bir şaşkınlık içerisinde izliyorum.

Adeta kanım donmuş, şoke olmuş bir haldeyim.

Böylesine bir karşı müdahale olabilir mi diye gördüklerimin doğru olup olmadığını anlayabilmek için gözlerimi oğuşturuyorum.

Belki göz yanılması yaşıyor olabilirim diye…

Polis, sanki düşmana saldırıyordu!..

Tam teçhizatlı, gaz maskeli, ellerinde haydar denilen tahta coplar ve Allah Allah nidalarıyla olanca güçleri ile karşılarındaki işçi grubuna saldırıp, hedef gözetmeksizin vuruyor, vurduğunu indiriyor, yerdekini ise tekmelere boğuyor.

Yani düşmüşe bir tekme de Türk polisi vuruyor.

Düşen de Türk insanı oysa ki…

Vay be!.. Böylesine gaddarca bir tutumu, acaba Irak’ı işgal eden Amerikalılar, Iraklılar’a yapmış mıydı?

Belki de, 1 Mayıs öncesi, oradaki görüntüler polise izlettirilerek, neler yapması beyinlere kazındı.

Tabii, Başbakan “Ayak takımı” olarak nitelendirince, emrindeki polis de “Başbakan öldürün” diye emir verdi olarak algıladı.

Tamam, sendikalar da günler öncesi ortamı gerdi. Devletle resmen inatlaştı, hatta devlet otoritesini yok etmeye yönelik girişimleri kabul edilemezdi.

Ama polisin de, kendi halkına, kendi vatandaşına karşı böyle zalimane girişimi de kabul edilemezdi.

Karşısında elinde pankarttan başka hiçbir şeyi olmayan topluma, kalkanlarla, coplarla, yetmedi gaz bombaları ile saldırıldı.

Tüm bu saldırılar da yetmedi, polis gaz bombaları ile hastaneye saldırdı. Hem de acil servise!..

Savaş durumunda bile hastaneler, saldırı dışı tutulur, uluslararası anlaşmalara göre…

Birinci Dünya Savaşında da, İkinci Dünya Savaşında da, son yaşanan savaşlarda da bu hassasiyet dikkatle göz önünde bulundurulmuştur.

Fakat ne yazık ki, böylesine hassasiyet bizim önceki gün yaşadığımız 1 Mayıs’ta hiç mi hiç dikkate dahi alınmadı. Çünkü, polis gaz bombaları ile hastaneye dahi saldırmakta hiçbir sakınca görmedi.

Gencinden yaşlısına, bebeğinden çocuğuna kadar hastaneye şifa aramaya gelen herkesi gözyaşına boğup, nefes darlığının içerisine soktu.

Böyle bir saldırıya karşı insanın kanının donmaması mümkün değil.

Türban gösterilerine, Ermeni yanlısı gösterilere böylesine hoşgörü gösteren bir devlet ya da devletin polisinin işçi yürüyüşüne bu kadar katı bir tutumla yaklaşması da son derece anlamlı!..

Allah’tan ellerinde makineli tüfek falan da yoktu yani!.. Yoksa olabilecekleri düşünebiliyor musunuz?

Üstüne üstlük, devletin valisi de televizyon kameralarının karşısına çıkıp resmen yalan konuştu…

Diyor ki; “Hastane bahçesine gaz bombası atılma gibi yalan bir haber uyduruyorlar!.. Güya polis hastane bahçesine gaz bombası atmış!.. Böyle bir şey olabilir mi? Bu tamamen yalan bir haberdir… Sadece hastaneye bir yaralı götüren polisin arabasındaki gaz bombası kazayla yere düşmüştür… Böylesine masumane bir durumu polis hastaneye gaz bombası attı diye haber yapıyorlar. Yalandır” diyor.

Ve, devletin valisi televizyon ekranlarından, resmen ve alenen bu milleti salak yerine koyuyor.

Helal olsun kendisine.

Demek ki, o görüntüleri çeken kameraların her biri öylesine güzel montaj yapmışlar ki, hem de kare kare birbirlerine benzetmişler ve resmen hastanenin acil servisine bilinçli bir şekilde atılan gaz bombasını, bizlerin gözleri önüne yalan haber olarak getirmiş.

Bir de yine polisin şiddetin kaçan işçilerin sığındığı bina da gaz bombalarından nasibini aldı.

Çok merak ettiğim bir şey var!..

Polislerin büyük çoğunluğunun İstanbul dışından getirildiği belirtiliyor. Kimi polis de Rize’den gelmiş.

Merak ettiğim ne biliyor musunuz?

Eğer Yunanistan’dan, ya da Ermenistan’dan takviye polis gücü getirilseydi, onlar da acaba bizim kendi polisimiz kadar böylesine vahşi bir saldırı sergileyebilir miydi?

Hiç sanmıyorum!.

En azından belki iteler kakalardı ama böylesine ağır bir şiddet uygulayabileceğini hiç mi hiç düşünmüyorum.

Türk polisinin, 1 Mayıs’ta Türk milletine karşı sergilediği tutum, tamamen insanlık dışıydı.

Olayı provoke etmek isteyen gruplar tabii ki vardı.

Polisin asıl görevi bu provokatörleri bulup çıkartmak değil mi?

Bir de AB’ye girmeye çalıştığımız bir ortamda, böylesine bir vahşeti nasıl izah edeceğiz, onu da çok merak ediyorum.

Eee, normaldir. Devletin valisi ve emniyet müdürü “vur” deyip orantılı gücün tarifini yapmayınca, polis de “öldür” emri aldıklarını düşünerek, kendi milletine saldırmanın ötesinde, hızını alamayıp, turist dahil herkese saldırmayı kendine görev edindi.

Kafa-kol yarmacasına, yerde yatan bir kadının kafasını tekme darbeleri ile parçalarcasına, yere düşenlerin üzerinden postalları ile basa basa geçercesine üstelik.

1977 yılındaki 1 Mayıs, ne kadar tarihimize kara bir leke olarak geçtiyse, ne yazık ki 2008 yılındaki 1 Mayıs olayları da aynı karalıkta geçti bana göre.

Ve bu da tamamen polisin uyguladığı vahşi şiddet nedeniyle.

Millet olarak bir kez daha utanca boğulduk.

Ne kadersiz milletmişiz biz yahu!..

Bugün Dünya Basın Özgürlüğü Günü!..

Bugün 3 Mayıs ve Dünya Basın Özgürlüğü Günü, biliyor musunuz?

Yani basının özgür olduğunun öne çıktığı bir günün kutlaması!..

Vatana, millete hayırlı uğurlu olsun!..

Öncelikle özgür bir basının olabilmesi için demokrasinin tüm kurum ve kuralları ile işlerlik içerisinde olması gerekir.

Demokrasinin olduğu bir ülkede de hukukun üstünlüğü tartışma götürmez bir gerçek olarak ortaya çıkar.

Kimse kusura bakmasın ama de-mokrasinin olmadığı, hukukun tanınmadığı bir ülkede de, üstünlüğünden bahsetmek, ancak abesle iştigal etmekten öte bir anlam taşımıyor.

İşin doğrusu hukukun içinde yer alıp da hukukun doğru dürüst işlemediğini bizzat içindeki kişiler vurguluyor, yani bu sadece benim düşüncem de değil.

Baksanıza, önceki gün 1 Mayıs olaylarını görüntülemek isteyen kameramanından muhabirine kadar ne kadar gazeteci varsa, neredeyse sıra dayağından geçirildi polis tarafından!.

Kiminin kolu kırıldı, kimisinin kafası!..

Zaten, böylesine durumlarda polisin basına yönelik şiddet eylemi içerisinde bulunması da garip değil mi? Adeta bir hınç alır gibi…

Böyle bir öfke nöbetinin anlamını da anlamak mümkün değil!..

Böylesine bir ortamda, hangi basın özgürlüğünden bahsedilebilinir ki?

AB uyum yasalarından esinlenerek çıkarılan basın kanununda, basında işlenen suçlara para cezası getirilirken, daha sonra 2005 yılında çıkarılan Türk Ceza Kanunu’nda ise hapis cezaları getirilerek, Türkiye’deki özgür basın(!) terbiye altına alındı.

Her dakika tepesinde Demoklesin Kılıcı’nı hissederek yayın yapan özgür basın(!) da, böylesine alabildiğine bir özgürlük denizinde boğuldu kaldı.

Öte yandan basın özgürlüğünü medya patronlarının alabildiğine yatırım yapma hakkı olarak algılayan yok mu? Tabii ki var…

Onlar gani gani büyürken, asıl özgür basını savunanlar da her geçen gün yok olmaya başladı.

İşte öylesine bir basın özgürlüğü!..

Paylaş
Etiketler: Düşen de Türk insanıTelevizyondaki görüntüleriTürk polisi vuruyor.
Önceki Yazı

Trajik Trafik İşaretleri, İşaretçileri ve Sürücüleri

Sonraki Yazı

Lohusalık Halleri (I)

Cihan HAYIRSEVENER

Cihan HAYIRSEVENER

Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

İlişkili Yazılar

Cihan HAYIRSEVENER

Başkan Adaylarını Açıklayın

30 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

ATV’nin Nasıl Bir Ayrıcalığı Var?..

29 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

Fırsatçılara Fırsat Tanıyanlar!..

28 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

Kim Durduracak Bunları?

27 Ağustos 2008
5k
Sonraki Yazı

Lohusalık Halleri (I)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap