Hangi işi yapacak olursanız olun, size gerekli olan şey kuvvettir. Kuvvetlerin analizini yapmadan, ne doğru bir siyaset yapabilirsiniz, ne de bir iş.
Strateji demek, kuvvetlerin analizi demektir.
Televizyonlardaki tartışmaları izliyorsunuzdur. Hizbullah örgütünün elebaşları salıverilince, bir vaveyladır koptu. Çünkü birazdan anlatacağım kuvvetler arasında yeni bir denge kurulacak.
O denge kurulana dek, bağırtı devam eder.
Muhalefet (CHP ve MHP) konuya toptancı baktığı için konu tam açıklığa kavuşmadı. Zaten CHP konunun nedenleri, niçinler üzerinde tartıştığını veya bir çözüm önerisi getirdiğini görmedik.
Bu cenahtan bir kuvvet analizi bulmak pek mümkün olmuyor.
Güneydoğuda hangi silahlı veya silahsız kuvvetler var? İkinci soru bu kuvvetlere kimler kumanda ediyor?
Önce onlara bakalım.
1- PKK ve onun siyasi uzantısı olan Demokratik Toplum Kongresi, KCK, BDP,
2- Türk devletinin güneydoğuda var olan gücünü, kendi siyasi iktidarına dönüştürmeye çalışan Gülen’in dini harekatı,
3-Silahlı ve silahsız Hizbullah örgütlenmesi(bu Hizbullah’ın Lübnan’daki Hizbullah ile hiçbir ilişkisi yok, Lübnan Hizbullah’ı ABD ile savaş halinde)
4-Amerika ile bütünleşmiş Barzani etkinliği,
5- Etkinliği elinden alınmış, zaman zaman PKK’nın saldırısına maruz ve kendini savunmaya çalışan Türk Silahlı Kuvvetleri,
6-Bunların tamamını denetleyen, koordine eden, denetimi altındaki kuvvetler arsında çatışma çıktığında, Türk devletinin siyasi ve askeri gücünü kullanan Amerika Birleşik Devletleri var.
Amerika’nın denetim ve koordinatörlüğünde, Güneydoğu halkı üzerinde, iktidar olma kavgası da bir taraftan, taraflar arasında devam ediyor.
Zaman zaman Gülen Harekatı ile PKK uzlaşıyor. Zaman zaman Gülen adına, Türk Devletinin yetkilileri görüşüyor.
Güneydoğudaki taraflar PKK, Gülen, Hizbullah, Barzani aralarında çatışmalar ve uzlaşmalar olmasına rağmen, kendileri adına yol alabilmeleri için asıl güç olan ABD tarafından yönetilmeyi hepsi kabul ediyor.
Maalesef Türkiye de dahil.
Açılım açılım diye, iki senedir bağıra bağıra söylenen ve fakat bir türlü kendinin ne olduğu söylenmeyen şey, bu kuvvetlerin kendi aralarındaki çatışmanın, Amerikan menfaatleri ve direktifleri doğrultusunda sonlanmasıdır.
Hizbullah ile Gülen Harekâtı arasında bir uzlaşma sağlanabilmesi ve dini etkinliğin bütünleştirilmesi için, Hizbullah liderleri salıverildi.
Tabi ki, ABD’nin koordinatörlüğünde, Hizbullah ile PKK ‘da uzlaştırılacaktır. Bunu da, Gladyo daha önce tatbikatlarını yaptığı için bilir.
Amerika’nın ana planında, hem güneydoğudaki dengesizliklerin, hem de Irak’ın kuzeyinde kurulan kukla devlet içindeki dengelerin(PKK Barzani çelişkileri) oluşması için iki tarafın ekonomik olarak bütünleşmesini istenmektedir.
Bu dengelerin oluşması ve nihayetinde “Büyük Kürdistan’ın kurulması” Amerika’nın asıl çıkarı olan enerji meselsinin hallinde olmazsa olmazdır.
Onun için önce sizi büyütelim(Yeni Osmanlı yapalım) sonra federatif yapar küçültürüz planının işletilmesidir.
Bu anlattıklarımın içinde, ne Kürt halkı vardır, ne de Türk halkı vardır.
Türk halkı bölünme derdine düşmüş, Kürt halkı ise, Amerikan kuklalarının çatışmalarının ortasında kalmıştır.
Güneydoğu halkının desteğini almaya çalışan, daha doğrusu Kürt halkının üstünde iktidar olmak isteyen birçok kuvvet vardır.
Ama bu kuvvetleri denetleyen ve koordine eden Amerika’dır.
Peki, koskoca Türk Ulusunun bir çıkarı, çaresi yok mudur?
–Amerikan destekli bölücü gerici ittifakına dur diyecek, bir milli iradenin oluşturulması birinci iştir.
Yani MİLLİ HÜKÜMET
– NATO’dan, ABD ile yapılmış olan tüm anlaşmalardan derhal çıkmak.
-Devlet otoritesini yeniden tesis etmek.
-Güneydoğuda feodalite elindeki toprakları Kürt halkına dağıtarak, Kürt halkını devletin yanına çekmek. (20 Kürt toprak ağasını kazanmak yerine tüm Kürt halkını kazanmak)
Aksi takdirde, ABD koordinatörlüğünde yürüyen süreç, bölünmeden başka bir sonuç getirmeyecektir. Çünkü yürüyen sürecin içinde bizim irademiz yoktur.
