Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Cuma, Aralık 5, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Cihan HAYIRSEVENER

Ne Kadar Gerçekçi Bir Milletiz?

Cihan HAYIRSEVENER Yazar Cihan HAYIRSEVENER
16 Ocak 2008
Cihan HAYIRSEVENER
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Türkiye’nin tekli rakamlarda enflasyon yaşadığı neredeyse davul zurna ile ilan edildi…

2007’deki enflasyon artışı üretici fiyatlarında 6,31, tüketici fiyatlarında ise yüzde 8,76 olarak açıklandı.

Bu rakamlara göre, ülkede herşeyin güllük gülistanlık olduğunu anlayabilirsiniz. Hayat toz pembe bir şekilde devam ediyor.

Yalnız, ATO’nun açıkladığı rakamlara bakarsanız da, enflasyonun yüzde 40-50 seviyelerinde olduğu iddiasını da görebilirsiniz.

Gelin şimdi hangisine inanalım.

Zaten, oldum olası rakamları inandırıcı bulmamışımdır. En son örneği de enflasyon rakamları. Biri devletin açıkladığı rakamlar, diğeri de Türkiye’nin en ciddi sivil toplum örgütlerinden birinin akademisyenlere yaptırdığı bir araştırmanın sonucu!..

Acaba hangisi doğru?

Rakamlarla oynayarak halkı kandırmak ne kadar kolay değil mi bizim ülkemizde?

Bakın, yıllardan beri Türkiye’nin ne dış, ne iç ne de toplam borcu ile ilgili kesin bir rakam bulmak mümkün değil!..

Her kurum ve kuruluş farklı bir rakam ortaya atıyor. Kimine göre 350 milyar dolar, kimine göre 400 milyar dolar, kimine göre de 485 milyar dolar.

Arada da uçurumlar var!.

Öyle ki, 80’li yılların başında rahmetli Turgut Özal’ın 1 milyar dolar borç bulmak için dünyayı dolaştığını düşünürsek ve o 1 milyar doların Türkiye için ne kadar önemli olduğunu kabul edersek, aradaki yaklaşık 150 milyar dolarlık uçurumu daha iyi kavrayabiliriz.

Dünya’da gelişmişlik düzeyine ve güçlü ülke imajına baktığımızda, nüfusun mu daha çok olduğu, yoksa sanayinin mi daha geliştiği ülkelerin en güçlü olduğunun ayrımına da varıyoruz.

Öyle ya, nüfusa baktığımızda en güçlü ülkenin Çin, ardından Hindistan, sonra Rusya, tek bir ülke kabul ederseniz AB’nin gelmesi gerekir. Bu arada Pakistan ve Bangladeş gibi ülkeler ile Brezilya’nın da başı çekecek nüfus yoğunluğuna sahip olduğunu dikkatlerden kaçırmamak gerekir.

Fakat, hepimiz biliyoruz ki, bugün ABD geçmişten gelen bir güçle, dünyanın tek hakimi. Bu gücünü, hem sanayisinden, hem teknolojisinden, hem de 50 küsur devlet yapısı olmasına karşın, ilk önce “Amerikalıyım” deme içgüdüsünden aldığı kuşkusuz.

Biz Türkler de, bir kolaycılığa kaçış anlayışımız var ki, bundan bir türlü kendimizi sıyırıp da kurtaramıyoruz.

Yıllar yılı, “Bizi bölmeye uğraşıyorlar… Bizi parçalamaya uğraşıyorlar… Bizi çekemiyorlar… Bizden korkuyorlar…” hamaset edebiyatı ile birlik-beraberlik sergileyeceğimize sanki, için için bizi bölmeye, parçalamaya, yok etmeye çalışanlara da gizliden gizliye destek veriyoruz.

Bir at kadar bile olamıyoruz!..

Şimdi ne ilgisi var diye bir bakış attığınızı görür gibiyim.

Öyle ya, bir at bile istemediği, sevmediği birini sırtında taşımıyor, üstünden silkeleyip atıyor.

Geçtiğimiz günlerde ölen bu atın, istemediği için üzerinden attığı şahsı da tüm dünya tanıyor, biliyorsunuz…

Şimdi bir de bizi düşünelim.

Yıllar yılı, bırakın yıllar yılını, neredeyse yüzyıllardır Fransızını, İngilizini, Almanını, Amerikalısını sırtımızda taşımıyor muyuz?

İşte bu yüzden, bir at kadar bile olamadık.

At sırtından atıyor da, biz millet olarak bir silkinip de bu sırtımıza at sineği gibi yapışanları atamıyoruz, onlardan kurtulamıyoruz…

Kurtulamadığımız gibi, üstüne üstlük ülkeyi de her geçen gün, onların isteği doğrultusunda yönetiyoruz, onların istediği gibi şekillendiriyoruz.

Bakın, Merkez Bankası’nı İstanbul’a taşıma fikri, sanırım bizim hükümetin aklına gelen bir eylem biçimi olmasa gerek… Merkez Bankası ile başlayıp, sanıyorum ki, devamı da gelecektir…

Korkum, bu kamu kurumlarının yavaş yavaş İstanbul’a taşınmasının ardından, İstanbul’un başkent ilan edilip, ardından da Türkiye’nin hani hiç sevmediğimiz o haritalardaki görüntülerde gösterildiği gibi Kürdistan, Ermenistan şeklinde bölünmesine mi geçileceğidir.

Bu korkumu da, daha fazla besleyen diğer korkum ise, Türk insanının ne kadar duyarsız ve olaylara karşı ilgisiz olduğunu bilen dış güçlerin, bizim bu özelliğimizi de kullanarak, bu düşüncelerini daha kısa süre içerisinde gerçekleştirmek için hazırlıklarını sürdürmesidir.

…………………………….

Bir başka üzerinde anlaşamadığımız nokta ise yeraltı zenginliklerimiz ile yer üstü zenginliklerimizin farkına varamayan bir toplum olmamız, sanırım.

İsrail, uzun yıllar uğraşarak, kendisine çölde bir vaha yaratarak, burada her türlü organik meyve ve sebzeyi yetiştirip, 11 ay yaptıkları çiftçilik ile çöl toprağında ürettikleri ürünleri dünyaya pazarlarken, biz her geçen gün, başta tahıl olmak üzere dışa bağımlılığımızı gittikçe arttırmanın sakıncalarına kör gözle bakmayı da sürdürüyoruz.

Gülmeli miyiz, ağlamalı mıyız, üzülmeli miyiz, sevinmeli miyiz, farkında bile değiliz böylesine ucube bir duruma!..

Bakın, dünyanın oksijen bakımından en zengin ikinci bölgesi olan Kaz Dağlarını bile üç-beş ton altın uğruna katletmeyi bile marifet sayıyoruz, kendimize.

Acaba, zenginlik yer altında altın mı, yoksa insan yaşamı için vazgeçilmeyen oksijen mi? Bunu bile göremiyoruz.

Yer altından çıkarılacak altının parasal değeri, yer üstünde katledilecek ağaçların, doğa güzelliğinin, çevre yokoluşunun karşılığı mı kalacak? Oralarda, binlerce yıldır doğanın, insana sunduğu bol oksijen, üç-beş ton altınla bundan sonra sona mı erdirilecek?

Böylesine bir çevre ve doğa katliamı, herhangi bir gelişmiş Avrupa ülkesinde meydana gelseydi, bırakın üç-beş sivil toplum örgütünü, tüm ülke ayağa kalkar, dünyayı dar ederlerdi.

Peki bizde öyle mi? Üç beş cılız ses çıktı, onlar da çok çabuk susturuldu. Çünkü, karşılarında uluslararası güçte şirketler vardı ve onlar zaten çoktan işi bağlamışlardı. Eğer millet olarak karşılarına dikilebilseydik, bırakın sadece Kaz dağlarını kurtarmayı, ülkeyi bile kurtarabilirdik!..

Dedim ya, bizi bizden daha iyi tanıyan ve bizim de umursamazlığımızı alabildiğine kullanan dış güçler, nasıl olsa bizlerin herhangi bir eylemde bulunmayacağımızı öylesine iyi biliyorlar ki, ülkemizdeki her işlerini de tereyağından kıl çeker gibi gerçekleştiriyorlar…

Dilim varmıyor, ama şu söz bizi gerçekten çok iyi anlatıyor; “Su akar, Türk bakar!..”

Sanırım başka söze hacet yok…

Haa bir de, toplumun bu duyarsızlıklarını dile getirdiğimizde, bizi eleştirenler, bir nebze olsun, toplumu harekete geçirmeyi kendilerine görev edinseler, aslında çok daha iyi bir iş başaracaklar yaaa…

Paylaş
Etiketler: atoErmenistankürdistanörgütlersivil toplum
Önceki Yazı

AİDS Virüsünden Daha Öldürücü Bir Mikrop

Sonraki Yazı

Üşütme mi, Soğuk Algınlığı mı, Nezle Mİ, Ya da Ne?

Cihan HAYIRSEVENER

Cihan HAYIRSEVENER

Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

İlişkili Yazılar

Cihan HAYIRSEVENER

Başkan Adaylarını Açıklayın

30 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

ATV’nin Nasıl Bir Ayrıcalığı Var?..

29 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

Fırsatçılara Fırsat Tanıyanlar!..

28 Ağustos 2008
5k
Cihan HAYIRSEVENER

Kim Durduracak Bunları?

27 Ağustos 2008
5k
Sonraki Yazı

Üşütme mi, Soğuk Algınlığı mı, Nezle Mİ, Ya da Ne?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

Türkiye’nin Ortak Geleceği: Birlik, Kimlik ve Toplumsal Dayanıklılık Üzerine Kapsamlı Bir Düşünüş

05 Aralık 2025
Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

Nasıl Bir Toplum Olduk. Birinin Ak Dediğine Diğeri Kara Diyor

05 Aralık 2025
Ve Bilirsin

Ve Bilirsin

05 Aralık 2025
Yaşlı Adam Yanıyor

Yaşlı Adam Yanıyor

05 Aralık 2025
Yörüklerin Harika Öğütleri

Yörüklerin Harika Öğütleri

05 Aralık 2025
Sen veya Sizlere

Sen veya Sizlere

04 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,

Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap